Zonguldak Belediyesi Kültür Merkezi (BKM) resim öğretmenlerinden Cengiz Alabaş, BKM'de 9 yıldır Türkiye'de birçok üniversiteye resim bölümüne öğrenci kazandırdı. Doğuştan engelli olan resim öğretmeni Alabaş, bunun asla engel olmadığını, işine fazla hakim olduğunu ve öğrencilerine sevgiyle yaklaştığını belirterek şunları söyledi:
ÇALIŞMALARINI BEĞENMEZSEM KURSU BIRAKMALARINI İSTİYORUM
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Resim Bölümü'nden 2004 yılında mezun oldum. Fakat BKM'de 2002'den beri eğitmenlik yapıyorum. Çünkü üniversite 2'nci sınıfta başladım, daha 21 yaşındaydım. Hatta o sene üniversiteye kazandırdığım öğrenciler şu anda öğretmen çıktılar.
Geçen sene 27 öğrenci üniversite kazandı, zaten 30 kişi sınava girmişti. Her sene bizim ortalama iki ya da üç öğrencimizin kazanamama durumu oluyor. Tabi ki bu bir tesadüf değil, öğrencilerimin içinde kendi başına yetenekli olup da kısa sürede kazanan öğrenciler de olabiliyor. Biraz bizim disiplinli olmamız buna etken oluyor. Öğretmen yüzde 100 enerjisini verse de öğrencinin de aynı enerjiyi alması ve onda da olması gerekir. Yoksa bu başarı olmaz. Öğrencilerime hep söylerim; yüzde 50'lik kısmını ben yapıyorum, geri kalan yüzde 50'yi de onlardan istiyorum. Hatta bazen onların kısmına girip, 20'lik kısmıyla da ben uğraşmak zorunda kalıyorum. Öğrencilerin bazen kişisel problemleri olabiliyor, bir nevi psikologluk da yapabiliyorsunuz. Öğrencilerime dediğim önemli bir şey de şu:
Eğer ben onların çalışmalarını beğenmezsem, kursu bırakmalarını istiyorum. Öğrenciyle iletişim çok önemli, öyle zannediyorum ben öğrencilerimle iyi anlaşıyorum. Yoksa zorla insanlara bir takım kurallarınızı kabul ettiremezsiniz. Sonuçta bu özel, öğrencilerin kendi istekleriyle geldikleri ve başarı umdukları bir yer… Demek iyi iletişim kurabiliyorum ki, öğrencileri buraya çekebiliyorum. Biraz bunun bu mesleğe erken başlamayla da ilgisi var.
ARAŞTIRMALARIMLA
BURAYA GELDİM
Mesleki anlamda alanınıza sahip olmanız gerekiyor, sevgi ve disiplin başarıyı getiren şeyler, alanında da iyi olduğumu düşünüyorum. Liseyi de Güzel Sanatlar Lisesi'nde okudum, zaten okula başlamadan resme başlamıştım. Bize gelen öğrencilerin hepsi aynı yetenekte değil, öğrenciye göre program çizmeniz gerekiyor. Sabır göstermeniz gerekiyor. Öğrenciyi teşvik etmeniz için sevdiği yerden yakalamanız gerekiyor. Zonguldak'ta şu anlayış var, resim bölümü denildiği zaman sanki çok basit kazanılıyormuş gibi lanse ediliyor. Veliler de resim, müzik, tiyatro gibi bölümlere pek sıcak bakmıyorlar, daha çok çocuklarının öğretmen, doktor, hemşire v.s olmasını istiyor. Sevdiğiniz işte muhakkak para kazanırsınız, para kazanmama şansınız yok. İnsanlarda mutluktan çok, zengin olma kavramı var. Ben okuduğum okullarda kaliteli öğretmenlerden eğitim gördüm. Ama okulda gördüğüm eğitimden çok kendi araştırmalarımla buraya geldim. Öğrencilerim gerçekten çok şanslı, onlara anlattığım kadar bana bilgi anlatılmadı. Araştırdım, denedim ve yanıldım, ama sonra doğruyu buldum. Bir kere resim yapmayı çok istemelisiniz, ne kadar yetenekliyseniz, bir işe yaramaz. İnsanlar sanatın mutlaka bir dalıyla ilgilenmeli, bir şeyleri anlayabilmek ve bakış açısını değiştirebilmek için bu gerekli