Zonguldak Karaelmas Üniversitesi'nde (ZKÜ) okuyan bir grup öğrencinin, Cumartesi günü üniversite güvenliği tarafından darp edilmesini protesto etmek için, dün ana kampus girişinde bir basın açıklaması düzenlendi.
ZKÜ Öğrenci Kolektifi'nin yaptığı, Genç-Sen'in destek verdiği basın açıklamasında, kimlik gösterme yüzünden çıkan tartışma sonucu öğrencileri darp eden güvenlik görevlisine tepki gösterilirken, üniversitede özel güvenlik birimlerinin göreve başlamasıyla bu tip olayların sıkça yaşandığı belirtildi.
Darp olayında mağdur olan ve ZKÜ Öğrenci Kolektifi adında basın açıklamasını okuyan Sinem Kaplan, arkadaşlarının darp raporu aldıktan sonra karakola gidip suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"DARP RAPORU ALDIK"
"Daha 4 Aralık 2010 Cumartesi günü Dolmabahçe ve Çamlıca gişelerinde öğrenci arkadaşlarımıza yapılan vahşice saldırının acısı dinmemişken, 11 Aralık 2010 Cumartesi akşamı saat 20.30 civarı kadın arkadaşımızı yurda bırakmaya giden arkadaşımıza yapılan saldırıyla karşı karşıya kaldık. Arkadaşlarımız üniversiteye girerken kimliklerini göstermelerine rağmen ikinci defa kimliklerini göstermeleri istenmiş, durdukları yerden kimliklerini tekrar göstermişlerdir. Bunun üzerine güvenlik görevlisi, kadın arkadaşımızın yanında sözlü küfür ve hakaret etmiştir. Güvenlik görevlisinden şeflerinin çağrılması istenmiş, fakat görevliden gelen cevap, 'buranın şefi de benim' olmuştur. Ve öğrenci arkadaşlarımıza şiddet uygulanmış, kafaları yerde sürüklenmiştir. Olayın ardından arkadaşlar tarafından doğrudan polis aranmıştır. Arkadaşlarımız hastanedeki kontrollerden sonra darp raporu alarak karakola geçmiş ve güvenlikler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur."
"SARI REKTÖR İLAN EDİYORUZ"
"Aslında bizler bu olaylara pek de yabancı değiliz! Daha bu sene içinde YTÜ'de, Hacettepe'de, Anadolu Üniversitesi'nde demokratik haklarını kullanmaya çalışan öğrenci arkadaşlarımıza yapılan saldırıları unutmuş değiliz. Ülkemizde piyasacı, gerici yapılanmanın temsilcisi olan AKP, artarak çoğalan gençlik muhalefetinden açıkça korkmaktadır. Bunu da meydanlarda polislerle, üniversitede içinde de Özel Güvenlik Birimleri (ÖGB) ile bastırmaya, susturmaya çalışmaktadır. Her alanda 'demokrat' olduklarını ifade eden rektörler de, öğrencilere yapılan saldırılar karşısında hiçbir ses çıkarmamışlardır. İstanbul Kolektif'ten arkadaşlarımızın da dediği gibi nasıl ki işçisini savunmayan sendikaya 'sarı sendika' deniyorsa, bizlerde bu saldırılar sonrası öğrencileri savunmayan rektörleri 'sarı rektör' ilan ediyoruz!"
"ÖZEL GÜVENLİK
BAŞLADIĞINDAN BERİ…"
"Bu olaydan sonra pek çok kişi çıkıp, 'Bu olayın siyasetle ne alakası var?' diyecektir. Bu olayın yaşanacağı bariz belliydi. Üniversitemize Özel Güvenlik Birimi (ÖGB) getirildiğinden beri öğrencilerle ÖGB'ler arasında sürekli tartışmalar çıkıyordu. Her türden sivil vatandaş elini-kolunu sallayarak sürücü ehliyetini uzaktan öğrenci kimliğiymiş gibi gösterip kampusa girerken, öğrenci kimliklerini unutan öğrenci arkadaşlarımız ise kampusa alınmamıştır. Türkiye'deki birçok üniversitede öğrenciler kampus içlerinde demokratik haklarını kullanabilirken, bizler bırakın kampus içinde, kampus dışında bile kullanamıyoruz. Dağıttığımız bildiriler kampus içine girerken öğrencilerin ellerinden toplatılıyor, öğrenciye okuma, yorumlama, siyaset bilinci oluşturma ve tercih etme haklarına bile verilmiyor. Geçtiğimiz günlerde gazetelere açıklama yapan üniversitemiz Rektörü Mahmut Özer, türbanı bir 'özgürlük' olarak nitelendirmiş, üniversitelerde farklı görüşlere tahammül edilmesi ve üniversitelerin özgürlük alanları olması gerektiğini ifade etmiştir. Bizler önümüzdeki süreçte bu sözlerin takipçisi olacağız ve 'özgürlük' anlayışlarının, tahammül sınırlarının ne kadar gerçekçi olup olmadığını hep birlikte göreceğiz."
"BOYUN EĞMEYECEĞİZ"
"Sonuç olarak üniversiteler, baskıların ve yasakların yerleri değildir. Üniversiteler, bilimin ve özgür düşüncenin üretildiği yerlerdir. Hafta sonu arkadaşlarımıza yapılan saldırı bizlere yapılmış bir saldırıdır. Üniversite yönetimine düşen görev suçluları cezalandırmaktır. Aynı zamanda bilinmelidir ki, biz öğrenciler, bu tür baskılara asla boyun eğmeyeceğiz ve parasız eğitim, demokratik üniversite mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz."