Türk Ocağı’nın “Ocakbaşı” sohbetinde İstanbul’da Açık Hava Tiyatrosu’nda düzenlenen bir konserde, Aynur isimli sanatçının dinleyiciler tarafından protesto edilmesi üzerine basın cephesinde yer alan haberlerle ilgili konuşan Zonguldak Şube Başkanı Erol Şeref, “Özellikle Türk, Türklük ve Türklerle ilgili kavramlara, ifadelere karşı kırmızı görmüş boğa gibi saldırıyorlar. Bu kafa yapısındakiler dünde böyleydiler, bugünde aynı, hiç değişmediler” dedi. Başkan Şeref, yazılı açıklamasında şunları söyledi;
“İstanbul’da Açık Hava Tiyatrosu’nda bir konserde sahne alan bir sanatçıyı protesto olayını basından öğrendik. Söz konusu olay PKK’lı teröristlerin kurduğu pusuda şehit düşen 13 askerimizin toprağa verildiği bir günde yaşanıyor. Şehitlerimizin o mübarek kanları henüz toprakta taze dururken, Aynur adını kullanan bir sanatçı konserde arka arkaya Kürtçe birkaç şarkı okuması üzerine dinleyicilerin bir kısmı tepki gösteriyor. Bu tepki, o andaki atmosferin yol açtığı doğal bir tepkidir. Hafiften başlayıp, Kürtçe şarkılar okunmaya devam ettikçe giderek yoğunlaşıyor. Bu ülkenin adının Türkiye, bu ülkede yaşayan halkın adının Türk olduğu, dilinin Türkçe olduğunu kabule yanaşmamaları bir yana, insanlarımızın duygularına ve hassasiyetlerine saygılı olma gereği bile duyulmamaktadır. Sahnedeki sanatçı bayan Aynur, dinleyicilerin itirazlarını anlayışla karşılayıp, insanların duygularına saygı gösterip, olgun bir sanatçı gibi davranacağına, Kürtçe şarkı söylemekte ısrar ediyor. Dinleyicilerden bir grupta ayağa kalkıyor, İstiklal Marşı söylüyor ve konseri terk ediyor. Bütün bunlar olurken sanatçı Aynur ise, PKK’lıların kullandıkları zafer işaretiyle cevap veriyor. Buradaki tepki Kürtçe şarkıdan ziyade, Aynur’daki izansızlığa, saygısızlığa, duygusuzluğa inadına örgüt elemanı gibi davranmasınadır. Olayın yaşandığı günün ertesinde bazı gazete ve yazarlar bütün bunlara rağmen, ‘faşistler konseri sabote etti’ şeklinde haberleştirdiler. Protestocuları yerden yere vurup suçladılar. Ne faşistlikleri kaldı, nede cahillikleri... O hassas günlerin duygu yüklü atmosferi hiç mi hiç değer görmedi. Nedense basınımızın bir bölümü kendi düşünce ve inanç dünyalarından, ideolojik gözlüklerinden bakma alışkanlıklarından bir türlü vazgeçemiyorlar. Dolayısıyla objektif olamıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyenlere en ufak bir hak bile tanımıyorlar. Bunlar milli, manevi, vatani hassasiyetler taşımadıklarından, bu duyguları anlamak istemiyorlar. Bunlara göre herkes yozlaşmalı, liberal ve kozmopolit potada olmalı. Özellikle Türk, Türklük ve Türklerle ilgili kavramlara, ifadelere karşı kırmızı görmüş boğa gibi saldırıyorlar. Bu kafa yapısındakiler dünde böyleydiler, bugünde aynı, hiç değişmediler. Bu protesto olayında da önemli olan, sanatçı bayan Aynur’un, Türk insanının duygularına saygılı olması gerektiğinin bir insanlık görevi olduğunun ifade edilmesidir. Ancak kalemleriyle yaygara kopararak, ‘mahalle baskısı’ kurmaya çalışanlara baktıkça ‘basın cephesinde değişen bir şey yok’ diyoruz. Ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, milletin birliği ve dirliği konusunda hassasiyet gösterenlere, teröre terör diyerek lanetleyenlere karşı yaklaşık 50 yıldır, ideolojik siperlerinde yerlerini almış olanlar, ne yazık ki bu milli duruşu faşistlik ve bağnazlık olarak görmektedirler. Bu grupta yer alanlar Kürt etnikçiliğini savunmaya ve her vesile ile varlığını duyurmaya çalışmaktadırlar. Bunlar gazeteleri ve TV ekranlarını Türk milleti’ne karşı bir silah olarak kullanmaktan da geri durmamaktadırlar.”