CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda görüşülen Türk Borçlar Kanunu Tasarısı'nın 37'nci maddesine yönelik değişiklik önergesi üzerine bir konuşma yaptı.
Köktürk, konuşması sırasında Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'na yapılan demokrasi dışı uygulamaları da eleştirdi.
"Tam bağımsızlık ilkeleri üzerinde şekillenen böyle bir vakfa yapılan bu emniyet sorgulamasının amacı ne olabilir? Bu mudur Türkiye'de sizin anladığınız demokrasi? Bu mudur sizin anladığınız insan hakları, barış?" diyen Köktürk, konuşmasında şunları söyledi;
"Türk Borçlar Kanunu Tasarısı'nın, dili oldukça eskiyen mevcut yürürlükteki Borçlar Kanunu Tasarısı'nın dilini Türkçeleştirmeyi, arılaştırmayı hedeflediğini ve bu iddiada bulunduğunu daha önce ifade etmiştik. Ancak Türk Borçlar Kanunu Tasarısı değişikliği, maalesef çoğu maddelerde bu iddiasını gerçekleştirememiştir. Çoğu maddelerde de maalesef anlatım bozuklukları bulunmaktadır. İşte, bu önergemiz, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı'nın iddiasına uygun olarak bazı kelimelerin Türkçe, öz Türkçe karşılıklarıyla değiştirilerek ve yine anlatım bozukluklarının da bazı kelimelerin yerlerinin değiştirilmesi suretiyle ortadan kaldırılmasına yönelik bir önergedir. Bu nedenle, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı'nın 37'nci maddesine yönelik önergemizin kabulünü arz ve teklif ediyoruz. Burada Türk Borçlar Kanunu Tasarısı'nı görüşürken hukuk devleti ilkelerine, hukuk sistemine katkı sağlamaya, katkıda bulunmaya çalışıyoruz."
"DEMOKRASİ SÖZCÜĞÜ
İLE BAĞDAŞMIYOR"
"Burada bir taraftan, Türk hukuk sistemine, hukuk devleti normlarına katkı sağlamaya çalışırken, maalesef, içinden geçtiğimiz süreçte hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayan, siyasal iktidarın hiç ağzından düşürmediği 'Demokrasi' sözcüğü ile bağdaşmayan gelişmelere de üzülerek tanıklık ediyoruz. Bu gelişmelerden bir tanesi dün akşam Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'na karşı gerçekleştirildi. Hepimiz Uğur Mumcu'yu tanıyoruz. Uğur Mumcu araştırmacı, gazeteci, yazar ama bu özelliklerinin yanında 'Kalpaksız Kuvayı Milliyeci' olarak anılan, ulusun tam bağımsızlığı için mücadele eden, ulusal çıkarları için, arabasına kalleşçe yerleştirilen bir bombayla yaşamını yitiren çok değerli bir aydın insan. İşte bu aydın insanın düşüncelerini, ilkelerini yaşatmak amacıyla ve aydın, ulus devletten yana, ulusun çıkarlarından yana genç gazeteciler yetiştirmek amacıyla kurulan Vakıf dün akşam maalesef hiç de hoş olmayan bir durumla karşı karşıya kaldı. Hepimiz biliyoruz, Uğur Mumcu 24 Ocak tarihinde öldürülmüştü. Yine 31 Ocak tarihinde Türk Hukuk Kurumu eski başkanlarımızdan Sayın Muammer Aksoy öldürülmüştü. İşte bu iki tarih arası Türkiye'de 'Demokrasi ve Adalet Haftası' olarak kutlanmaktaydı. Dün akşam Uğur Mumcu Vakfında bu haftanın hazırlıklarını yapmak üzere toplanan sivil toplum örgütlerinin görüşmeleri sırasında Ankara Emniyet Müdürlüğünün Araştırma ve Geliştirme dairesinden geldiklerini söyleyen 2 polis memuru orada bulunan sivil toplum örgütü temsilcilerine "Siz burada niye toplandınız, siz burada ne yapıyorsunuz?" diye sorgulama yapmışlar. Ve akabinde Sayın Güldal Mumcu İçişleri Bakanını aramış, Emniyet Müdürünü aramış, sabaha kadar da bu gelişmeler devam etmiş ancak tatmin edici, olayı aydınlatıcı bir bilgi alamamış. Şimdi, ben bu olayın neye karşı, kime karşı gerçekleştirildiğini daha iyi anlamamız için Sevgili Uğur Mumcu'nun Cumhuriyet gazetesi 25/8/1975 tarihli bir yazısından bir pasaj okumak istiyorum: 'Bağımsızlık Mustafa Kemal'den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler gizli emellerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, ancak sokak ortasında sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde, ey halkım unutma bizi. Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha dik tutabilmekti çabamız, bir kez dinlemediler bizi, bir kez anlamak istemediler. 'Vurulduk ey halkım, unutma bizi!' İşte Uğur Mumcu bu değerli milletvekilleri, Uğur Mumcu Vakfının amaçları da bu..."
"BU EMNİYET
SORGULAMASININ AMACI NE?"
"Ben size soruyorum şimdi: Böyle bir vakfa, bu amaçları güden, tam bağımsızlık ilkeleri üzerinde şekillenen böyle bir vakfa yapılan bu emniyet sorgulamasının amacı ne olabilir? Türkiye, birkaç aydan bu yana belli açılımlarla gündemi tutulan bir ülke. Bir taraftan Kürt açılımı, bir taraftan Ermeni açılımı, bir taraftan mayınlı arazilerdeki 540 kilometre uzunluğundaki toprak parçasının üçüncü bir dünya ülkesine peşkeş çekilmeye çalışılması; ama bir taraftan da, ulusun çıkarlarını savunan aydın, çağdaş, Atatürkçü yurtsever vakıflara polis tarafından baskın yapılması. Bu mudur Türkiye'de sizin anladığınız demokrasi? Bu mudur sizin anladığınız insan hakları, barış? Bu tür gelişmelere karşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onurunu korumak için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Ulusun bağımsızlığını, ulus devletinin çıkarlarını korumak sadece Uğur Mumcu Vakfının değil, hepimizin görevidir."