Kdz. Ereğli Müftüsü Mustafa Erkan, Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada haftanın çeşitli etkinliklerle kutlanacağını bildirdi.
Müftü Erkan, "Camilerimizde halkımıza hizmet veren din görevlimize büyük sorumluluklar düştüğünün, söz ve davranışlarıyla örnek, halkımızın aynı amaçlar doğrultusunda bir araya gelmelerinde bir harç vazifesi görmeleri gerektiği hususunun bilincindeyiz. Eğer din görevlileri üzerlerine düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirirlerse camilerin toplumsal barışı, uzlaşmayı ve dayanışmayı sağlayıcı fonksiyonu gerçekleşmiş olacaktır" dedi.
Açıklama şu şekilde:
"1986 yılında gereği toplu ibadet yerleri olan camilerimizin ve çevresinin yılda hiç olmazsa bir defa umumi bakım ve temizliğini yapmak vatandaşlarımız arasında birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının yaygınlaşmasını sağlamak. dini ve milli bütünlüğümüzü canlı tutmak amacıyla 1986 yılından itibaren 01-07 Ekim tarihleri arası sadece "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" olarak kutlanmaktadır.
İslâm birleştirici, bütünleştirici ve toplumsal dayanışmayı sağlayıcı bir dindir. Toplumların dayanışma içinde bulunmaları; birlik ve beraberliklerini sağlayabilmeleri, güçlü olabilmeleri ve dışarıdan gelecek, yıkıcı tehlikelere karşı kendilerini koruyabilmeleri açısından oldukça önem arz eder.
Parçaları bir araya toplayan, bir şeyin bir kısmını diğer kısmına katan, uzlaştıran ve barıştıran anlamlarına gelen cami toplumda ortak bir şuurun oluşmasına önemli katkılar sağlayan bir müessesedir. Cami, toplumun her kesiminden insanın herhangi bir ayırıma gitmeden bir araya geldikleri, kaynaştıkları, aynı heyecanları yaşadıkları, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularının doruk noktasına ulaştığı kutsal bir mekandır. Bu yüzden İslâm'da cami özel bir konuma sahiptir. Peygamberimizden günümüze kadar bu yönünü hep muhafaza etmiştir.
Camilerin etkinliğinden söz ederken, buralarda görev yapan din görevlilerini gözardı edemeyiz. Zira bu mekanların toplumsal dayanışmayı sağlamaları yönünde kendilerinden beklenen işlevleri en iyi şekilde gerçekleştirebilmeleri, ancak bilgili, kültürlü ve özverili din görevlilerinin özel çabalarıyla mümkün olabilecektir. Diyanet İşleri Başkanlığımız personelinin her yönüyle kalitesini artırmak için son yıllarda olumlu yönde büyük mesafeler kat etmiştir.
Camilerin birleştirici ve bütünleştirici yönüne değinirken, bu konuda cami din görevlilerini ne gibi sorumlulukların beklediği hususunda da daima özeleştiri yapmaktayız. Camilerin kuruluşundan beri üstlendikleri fonksiyonlardan söz ettikten sonra, günümüzdeki işlevlerine değinmek gerekirse;
Camiler, İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanların hayatında önemli bir yer tutmuştur. Peygamberimiz İslâm'ı müesseseleştirmeye  camiden başlamış ve ilk kurulan İslâmî müessese cami olmuştur. Cami ilk İslâm toplumunun teşekkülünde merkezi bir rol oynamıştır. Bu amaçla Peygamberimiz, hicretten sonra Medine'ye varır varmaz, hemen bir mescit (Mescid-i Nebevî) inşa ettirmiştir.   O, arkadaşlarıyla istişare toplantılarını burada yapmış ve gerçekleştirdikleri işlerin planlarını burada şekillendirmiştir.  Bu mescitte birbirinden ayrı üç mekan bulunmaktaydı:
1- Namaz kılmaya ayrılan bir bölüm,
2- Okul vazifesi görmek için Suffa yahut Zulla ( üstü örtülü yer, gölgelik) denen bir mekan,
3- Hz. Peygamber'in hanımlarına ayrılmış birkaç odadan oluşan ayrı bir kısım.
Mescidin Suffa adı verilen bölümünde, planlı ve programlı bir eğitim faaliyeti yürütülüyordu. Bu durum o dönemde mescidin ibadet yeri olmasının yanısıra, bir okul vazifesi de gördüğünü ortaya koymaktadır. İslâm'ın ilk dönemlerinde caminin görevi çok geniş tutulmuştur. Müslümanlar bu anlayışın sonucu olarak camiyi ibadet edilen, ilim öğrenilen, sosyal işlerin görüşülüp karara bağlandığı, ordu karargâhı, kaza dairesi, elçilerin kabul edilip diplomatik görüşmelerin yapıldığı bir makam ve bazen de  hapishane olarak kullanmışlardır.  Bu durum caminin o dönemde Müslümanların dinî ve dünyevî işlerinin yürütülmesinde ne derece bir önceliğe sahip olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.  Kurulduğu günden itibaren müslümanların yaşamında önemli bir yere sahip olan camiler, bugün de aynı konumlarını muhafaza etmektedirler. Günümüzde camiler, öncelikle ibadet yeri olma özelliğine sahiptirler. Milyonlarca insan beş vakit namaz, cuma namazı, bayram ve teravih namazlarında ibadet maksadıyla camilere gelmektedirler. Ayrıca mevlit programlarında ve ramazanlarda okunan mukabelelerde camiler dolup taşmaktadır.
Camiler ibadet yeri olma özelliğinin yanında, din eğitiminin temel bahisleri olan iman, ibadet, ahlâk gibi konularda eğitim yapılan birer yaygın eğitim kurumudur. Camilerde her yaş ve seviyedeki insanımız dinî konularda bilgilendirilmekte, aydınlatılmakta ve okullarda öğrendikleri dinî bilgiler pekiştirilmektedir. Akşam kursları ve yaz aylarında açılan yaz Kur'an kursları yaygın din eğitimi adı altında camilerde yürütülen din eğitimi etkinlikleridir.
Yaygın din eğitimi yetişkinlere ve okul dışındakilere dinî bilgiler kazandırmak ve dinî anlayışlarını geliştirerek hayatın dinî boyutunu yorumlamalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen, planlı, programlı ve örgütlü bir din eğitimi çabasıdır. Camiler birer yaygın din eğitimi kurumu olduğundan buralarda verilen hutbe ve vaazların, Kur'an-ı Kerim ve dinî bilgiler öğretiminin önemi bir kat daha artmaktadır.
İslâm birlik ve tevhid dinidir. Tevhid inancı en mükemmel ve ideal bir sosyal kaynaşma, kenetlenme, birleşme ve bütünleşme prensibidir. İşte camiler İslâm'ın özünde yer alan bu birlik ve beraberlik ruhunun insanlara kazandırıldığı, insanların birbirleriyle kaynaştığı ve toplumsal dayanışmanın temellerinin atıldığı kutsal mekanlardır. Camilerde cemaatle kılınan günlük namazlar ve toplu halde kılınan Cuma, teravih ve bayram namazları gibi öbür toplu ibadetler, imamın arkasında ve onun önderliğinde bir tek Allah'a kulluk için saflar halinde toplanmış bulunan ve her türlü mesleki, sosyal, kültürel statü farkları ve imtiyazları bir kenara bırakarak kenetlenen ve yek vücut olan bir toplumsal kaynaşma ve bütünleşmenin en canlı örnekleridirler.
Günümüzde camiler ibadet yeri olmasının yanında aynı zamanda eğitim öğretim yeri olarak da hizmet vermektedirler. Ülkemizin her tarafında bulunan camilere ibadet maksadıyla gelen milyonlarca insanımız dini konularda aydınlatılmakta ve okullarda öğrendikleri dini bilgileri pekiştirmektedirler. Beş vakit namaz, Cuma namazı, bayram namazı ve teravih namazı vb. dini içerikli  etkinlikler amacıyla camilere gelen milyonlarca insan aynı duyguları, aynı heyecanları yaşamakta ve tek amaç etrafında kenetlenmektedirler. Ancak camilerin uzlaştırıcı ve toplumsal dayanışmayı sağlayıcı işlevini en iyi şekilde gerçekleştirmesi, oralarda görev yapan imam-hatiplerimizin özel gayretleriyle mümkün olabilecektir. Camilerimizi din görevlilerimizden bağımsız olarak ele almak mümkün değildir.  Camilerimizde halkımıza hizmet veren din görevlimize büyük sorumluluklar düştüğünün, söz ve davranışlarıyla örnek, halkımızın aynı amaçlar doğrultusunda bir araya gelmelerinde bir harç vazifesi görmeleri gerektiği hususunun bilincindeyiz. Eğer din görevlileri üzerlerine düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirirlerse camilerin toplumsal barışı, uzlaşmayı ve dayanışmayı sağlayıcı fonksiyonu gerçekleşmiş olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle Camiler ve Din Görevlileri Haftasının hayırlı hizmetlere vesile olmasını dilerim.
NOT: Bugün Atatürk Kültür Merkezinde (AKM) saat:19.30'da "Cami ve Ezan" konulu konferans verilecektir. Bütün halkımız davetlidir."