* Enerji kaynaklarını elinde bulunduran ülkeler dünya ekonomisinde de yönlendirici konumdadırlar. Küreselleşme hareketlerinin 1980 ve özellikle 1990 sonrası dayattığı politikalardan ülkemiz önemli ölçüde etkilenmiş, Türkiye, ekonomik politikalarını küreselleşmenin etkisi altında şekillendirmiştir.

* Madencilik, özveri ve kültür işidir. Bu kültür sabahtan akşama kazanılmamıştır. Madencilik tecrübe ister. Maden işçileri bu kültürü, 1848 yılından bugüne 1,5 asrı aşan bir süreçte kazanmış, bu uğurda binlerce şehit vermiştir. TTK’nın üretiminin 5 milyona tona çıkartılması, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının sağlanması, madencilik tecrübesinin-kültürünün kaybolmaması için Türkiye’nin madencilik sektörünün en önemli kurumlarından biri olan Türkiye Taşkömürü Kurumu’na sahip çıkılmalıdır.

TMMOB Maden Mühendisleri Odasınca düzenlenen Türkiye 22. Uluslararası Madencilik Kongresi Ankara başladı. 13 Mayıs Cuma günü sona erecek kongre süresince 24 firmanın ürünleri de sergilenecek.
Kongrenin açılışında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ODTÜ Maden Mühendisliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Güyagüler, TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Mehmet Torun, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş birer konuşma yaptı.
Kongreye TTK Genel Müdürü Burhan İnan, GMİS Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Osman Tutkun ile GMİS teknik personel de katılıyor.
GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, “Madencilik, özveri ve kültür işidir. Bu kültür sabahtan akşama kazanılmamıştır. Madencilik tecrübe ister. Maden işçileri bu kültürü, 1848 yılından bugüne 1,5 asrı aşan bir süreçte kazanmış, bu uğurda binlerce şehit vermiştir. TTK’nın üretiminin 5 milyona tona çıkartılması, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının sağlanması, madencilik tecrübesinin-kültürünün kaybolmaması için Türkiye’nin madencilik sektörünün en önemli kurumlarından biri olan Türkiye Taşkömürü Kurumu’na sahip çıkılmalıdır” dedi.
Alabaş, konuşmasına şöyle devam etti:

SAVAŞLARIN NEDENİ ENERJİ
Bugün dünyada yaşanan savaşların, özellikle bölgemizde yaşanan çatışmaların ana nedeni enerjidir.
Enerji kaynaklarını elinde bulunduran ülkeler dünya ekonomisinde de yönlendirici konumdadırlar.
Küreselleşme hareketlerinin 1980 ve özellikle 1990 sonrası dayattığı politikalardan ülkemiz önemli ölçüde etkilenmiş, Türkiye, ekonomik politikalarını küreselleşmenin etkisi altında şekillendirmiştir.
Kamu kuruluşları özelleştirilerek, küçültülerek ekonomi uluslararası şirketlere açılmıştır. Türkiye bugün doğalgaz ihtiyacının yüzde 97’sini, petrol ihtiyacının yüzde 87’sini, ithalat yoluyla karşılamaktadır.
TTK İLE  ZONGULDAK’TA KÜÇÜLDÜ
KİT'lerde yaşadığımız, yeniden yapılandırma adı altında özelleştirme, daraltma, küçültme ve taşeronlaştırma politikaları madencilik sektöründe de yeni sorunlara neden olmuştur.
Bu olumsuz politikaların en ciddi etkileri Zonguldak Kömür Havzası’nda da yaşanmaktadır.
Özellikle 1990 sonrasında Zonguldak hızla küçülmüştür. Çünkü kamunun ekonomideki etkinliğinin kaldırmasına yönelik politikalar yürürlüğe konmuştur.
Bu politikaların sonucunda Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda çalışan işçi sayısı 40 binlerden 11 binlere gerilemiştir. Kömürle var olan Zonguldak kenti, kömür üretimin ve işçi sayısının azalmasıyla birlikte küçülmüştür. İşsizliği artan Zonguldak, Bartın, Karabük bölgesi, Türkiye’nin en fazla göç veren bölgelerinden biri olmuştur.
Bunun da ötesinde ülkemizin taşkömürüne olan ihtiyacı her geçen gün artarken TTK’nın üretimi düşmüştür.
Bugün Türkiye’nin yıllık 23 milyon ton taşkömürüne ihtiyacı var. TTK’nın üretimi ise 2 milyon tonun altında.  Yılda yaklaşık 2,5 milyar dolar taşkömürü ithalatı için dışarıya gidiyor.
TAŞKÖMÜRÜ, DEMİR-ÇELİĞİN GÜVENCESİ
Oysa Zonguldak kömür havzasının taşkömürü rezervi 1 milyar 300 milyon tondur. Koklaşabilme özelliği ile demir-çelik sanayisinin önemli bir girdisidir ve Zonguldak taşkömürü, ülkemizin demir-çelik sektörü açısından tek güvencesidir. Demir-çelik sektörü ve taşkömürüne ihtiyaç duyan diğer sanayi sektörleri taşkömüründe büyük ölçüde dışa bağımlı hale getirilmiştir.
Bu örnek, Türkiye’nin kendi öz kaynaklarını yeterince değerlendiremediğinin de bir göstergesidir.
Ayrıca Çatalağzı Termik Elektrik Santrali, TTK'nın ayrılmaz bir parçasıdır ve 1940 yılında kuruluş amacı da kurumun ürettiği düşük kalorili kömürü enerjiye dönüştürmektir. TTK, bugün üretiminin yüzde 55-60’nı ÇATES’e vermektedir. Bu nedenle özelleştirilmesini doğru bulmuyoruz.
TAŞERONDAN VAZGEÇİLMELİ
Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda başta yerüstü olmak üzere yeraltında da ana kat hazırlıkları 2004 ve 2005 yıllarından itibaren taşeron şirketlere verilmiştir.
Uygulamanın başlatıldığı yıllarından başlamak üzere her platformda, taşeron uygulamasının kuruma fayda getirmeyeceği, aksine ciddi zararlara yol açabileceği yönünde uyarılarda bulunduk. Geldiğimiz noktada; taşeron çalıştırmak değil yarar sağlamak, ciddi ve telafisi mümkün olmayan zararlara yol açmıştır, açmaktadır. Türkiye, modern kölelik anlamına gelen taşeron uygulamasından daha fazla zarar görmeden derhal vazgeçmelidir.
TTK’NIN ÜRETİMİ
5 MİLYON TONA ÇIKARILMALI
Ülkemizin taşkömürü talebinin 2013 yılında 26,5 milyon tona çıkacağı planlanmaktadır. Bizler, TTK’nın üretim kapasitesi olan 5 milyon ton üretmesini, dışa bağımlılığımızın azaltılarak katma değerin ülkemizde kalmasını istiyoruz. Demir çeliklerin ihtiyacını azami ölçüde bu bölgeden karşılamak mümkündür.
Bölgemizde üretim, jeolojik şartlardan dolayı emek yoğun yapılmaktadır. İş gücündeki azalma üretiminde azalmasına neden olmaktadır. Kuruma 2006 ve 2009 yıllarında alınan işçiler üretim artışını sağlamıştır. Ancak emekli olan işçilerin yerine yenisinin alınamaması nedeniyle üretim artışı sürekli kılınamamış ve üretim yeniden düşmeye başlamıştır. Bugün TTK’nın ülkemiz sanayisi açısından çok önemli olan taşkömürü üretimini artırabilmesi için işçi açıklarının giderilmesi gerekmektedir.
Madencilik, özveri ve kültür işidir. Bu kültür sabahtan akşama kazanılmamıştır. Madencilik tecrübe ister. Maden işçileri bu kültürü, 1848 yılından bugüne 1,5 asrı aşan bir süreçte kazanmış, bu uğurda binlerce şehit vermiştir. TTK’nın üretiminin 5 milyona tona çıkartılması, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının sağlanması, madencilik tecrübesinin-kültürünün kaybolmaması için Türkiye’nin madencilik sektörünün en önemli kurumlarından biri olan Türkiye Taşkömürü Kurumu’na sahip çıkılmalıdır.
ÖNCE YERLİ KAYNAKLAR
Kömür madenciliği, üretim ve hazırlanması aşamasında ekonomik değer yaratmaktadır.  Gerek istihdam imkânları gerekse ticareti, taşınması ve tüketilmesi aşamalarında yarattığı katma değer ile dünya ekonomisinde önemli bir yere sahiptir.
Enerjinin güvenilir olması açısından yerli kaynaklarımıza daha fazla önem verilmelidir. Yerli kaynaklarımızın kullanımı; ekonomik kalkınmayı, işsizliğin önlenmesini ve yoksulluğun azaltılmasını sağlayacaktır.
MADENCİLİK POLİTİKASI BELİRLENMELİ
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar gereği bazı maddeleri iptal edilen ve yeniden düzenlemeleri içeren Maden Kanunu değişikliği, 10 Haziran 2010 tarihinde TBMM’de kabul edilmiştir.
Bu değişiklikler, ülkemizin madencilik sektörünün gerçek anlamda sorunlarını çözmekte yeterli olmamıştır.
Maden Kanunu, zengin yeraltı kaynaklarımızın aranmasında ve işletilmesinde, yalnızca hammadde olarak değil mamul madde üretimine yönlendirilmesinde ihtiyaç duyulan “Ulusal Madencilik Politikası”nın oluşturulmasında temel kanun haline getirilmelidir. Maden Kanunu; emeği, tekniği ve uzmanlığı merkezine alan, öz kaynaklarımızın yeterli ve verimli şekilde üretilmesinde, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin eksiksiz uygulanmasında kamunun etkin denetimini sağlayan, çevresel faktörler gözardı edilmeden ekonomik kalkınmanın gücü haline getirilmesinin temelini oluşturan hükümlere sahip olmalıdır.