Yeni eğitim-öğretim yılını değerlendiren Eğitim-İş Zonguldak Şube Başkanı Kahveci, eğitim sisteminde acilen bir reforma gidilmesinin kaçınılmaz olduğu düşüncesinde olduğunu belirterek, "Eğitim sistemi üzerindeki iktidar yandaşı egemenliğine ve gerici kadrolaşmaya son verilmeli ve demokratik, parasız, laik ve nitelikli bir eğitimin gereksindiği koşullar yaratılmalıdır" dedi.

Eğitim-İş Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Metin Kahveci, 2010-2011 eğitim ve öğretim yılına "sorunlar sarmalında" girildiğini belirtti. 2010 yılı için Milli Eğitim Bakanlığı'na ayrılan bütçenin, artan okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve öğrenci sayısına rağmen sadece 28 milyar 237 milyon 412 bin TL olarak öngörüldüğünü, bu haliyle 2010 MEB Bütçesi, 2010 GSYH'nin %2,74'üne karşılık geldiğine dikkati çeken Kahveci, Milli Eğitim Bakanlığı okullara yeterli ödenek ayırmadığı için eğitim harcamaları-nın önemli bir bölümü öğrenci velilerinin üzerinden bağış, kayıt parası gibi isimler altında karşılandığını söyledi.

'REZALET YAKLAŞIMLAR'

Kahveci konu ile ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamasında, öğrenci sayısının artması ile okul, derslik ve öğretmen ihtiyacındaki artışın bu yıl da karşılanamadığını, İlköğretimde derslik başına 32 öğrencinin düştüğü ülkede daha hala okulu olmayan köyler, öğretmeni olmayan okullar bulunduğunu vurguladı Kahveci açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Bugün ne yazık ki, hala sağlıklı bir eğitimin verilmesine engel teşkil edecek derecede kalabalık sınıflarda ders verilmeye devam etmektedir. Bunun yanı sıra eğitim kurumlarına yardımcı hizmetler ve genel idari hizmetleri sınıfında memur-hizmetli alımı da yapılmamaktadır. Okullarımızda kadrolu hizmetli sayısı yok denecek kadar azdır.  Ayrıca okula yeni başlayacak olan birinci sınıf öğrencilerinin velileri  tarafından öğretmen seçmedeki  ayırımcı, onur kırıcı,  rezalet yaklaşımlar ve söylendiler   yaygınlaşırken  ülkemizdeki bazı okullardaki idari yönetim şekli velilerin  baskısı altına alınmıştır.

‘FİTİL ATEŞLENEREK...’

Bir tarafta zengin velilerin oluşturulduğu bir özel sınıf diğer tarafta varoşlardan gelen ayrı ve gariban  bir sınıf oluşturulursa eğitimin fırsat eşitliğinden  yararlanmalıyız ilkesinden kim bahsedebilir ki? Böylece devlet  okullarının özelleştirmedeki ilk  fitili ateşlenerek bir kısım  devlet okullarımızın  şeklen özelleştirilmesi  sağlanmış,  bir kısmı da  kaderine terk edilmiştir..

İŞSİZ ÖĞRETMEN SAYISI ARTIYOR

Atamasının yapılmasını  bekleyen öğretmen sayısı bugün 400 bin civarında. Eğitim fakültelerinden mezun olup da mesleğini yapamayan binlerce öğretmen adayı sesini açlık grevleriyle duyurmaya çalışmaktadır. Bakanlığın can simidi haline gelen 'sözleşmeli öğretmenlik' uygulaması ile ücret karşılığında çalışan öğretmenler köle haline getirilmekte, iş güvenlikleri ellerinden alınmakta, yönetici-veli-kadrolu öğretmen üçgeninde kendine yer bulamadıklarından mesleklerine ve sisteme adapte olamamakta ve psikolojik sorunlarla baş etmek zorunda kalmaktadırlar. Bugün KPSS skandalı  nedeniyle atamaların ertelenmesi nede-iyle çözüm olarak yine ücretli öğretmen lik uygulamasına başvurulmakta, buna karşın yine de birçok okulun öğretmensiz ders yılına başlaması beklenmektedir. Bakanlık, atamaları eğitim-öğretim yılına başlamadan önce kadrolu olarak yapması gerekirken, öğretim yılının devam ettiği farklı aylarda plansız-programsız atamalar gerçekleştirmektedir. 
 
DEVLET ELİYLE DERSHANE SEKTÖRÜ

Dershane sayısının liselerden fazla olduğu ülkemizdeki sınava endeksli eğitim sistemi, dershane sektörünün büyümesine neden olmuştur. 2000 yılında bin 864 iken sayısı 2010 yılı itibarıyla 4 bin 193'e yükselen dershanelere yönelim nedeniyle, okullardaki eğitim-öğretimin kalitesi düşürülmüş, böylece dershaneye başlama yaşı ilköğretim üçüncü sınıfa kadar inmiştir.  Milli Eğitim Bakanlığı,  şimdi de dershanelerin önüne geçebilmek için onları özel okullara dönüştürmek gibi "garip" bir projeye imza atmaya hazırlanmaktadır. Bakanlık, hem de arsa tahsisi ve vergi muafiyeti gibi bazı kolaylıklar tanınacağını da ilan etmektedir. Yani Milli Eğitim Bakanlığı, kendi okullarını güçlendireceği yerde, devlet parasıyla dershaneleri özel okul yapmaya soyunmuştur. 

USULSÜZLÜKLER İDDİASI

Milli Eğitim Bakanlığı  her geçen gün yenilerini bünyesine kattığı gerici kadrolarıyla, liyakate ters düşen işlere imza atmaya devam ediyor. Rektör ve dekan atamalarındaki usulsüzlükler, AKP yandaşlarına peşkeş çekilen kadrolar, KPSS'deki skandalın ardından tüm merkezi sınavlarda da ortaya çıkan cemaat eksenli kopya çeteleri; işte tüm bu yolsuzluklar Türkiye'nin en büyük kurumlarından birisi olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın tüm kurumsallığını ortadan kaldırmıştır.  SBS sınavının uygulamada hezimete uğramasından sonra yıllardır söylediğimiz öğrencilerimiz yarış atı olmasın düşüncesi nihayet olumlu yönde kaldırılırken, zaten sınavlarla deneme tahtasına dönen eğitim sistemini iyice güvenilmez hale getirmiş, öğrencileri ve velileri tamamen belirsizlik içinde bırakmıştır. 2009 yılında YÖK'ün kamuoyunu katsayı konusunda, 2010 yılında da ÖSYM'nin SBS ve KPSS konusunda yanılttığı bir yıl olmuştur.

TABELA DEĞİŞİKLİĞİ

Katsayı kararı ile hem meslek liselerinde hem de genel liselerde mağduriyetler yaşatılırken, şimdi de 'düz liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesi' projesi kapsamında gerçekte sadece tabela değişikliğinden ibaret olan bir uygulama gerçekleştiriliyor.

'VARİM BİR DURUMDUR'

Kendi mahallesindeki okula bile kaydını yaptıramayan öğrenciler var. KPSS skandalı nedeniyle ise öğretmenlerin ataması yapılamadığı için yeni eğitim-öğretim yılı öğretmen açığı ve boş dersliklerle başlıyor.  Bugün Sayın Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun, öğretmen atamalarının ertelenmesi nedeniyle 70 bin vekil öğretmen alınacağı yönündeki açıklaması, KPSS skandalının kendisinden bile daha vahim bir durumdur. Vekil olarak alınacak öğretmenler, KPSS'den aldıkları puan ve okul ortalamalarıyla değil, salt AKP'nin il ve ilçe başkanlarının referanslarıyla seçilecek, böylece AKP iktidarının Milli Eğitim Bakanlığı'nı kendi ideolojisiyle kuşatma projesi bir ayağını daha tamamlamış olacaktır.

ACİL REFORM ÇAĞRISI

Bu nedenle bir an önce KPSS'nin tekrar yapılması ve sonuçlarına göre atamaların gerçekleştirilmesini acilen talep ediyoruz. Eğitim-İş olarak eğitim sistemimizde acilen bir reforma gidilmesinin kaçınılmaz olduğu düşüncesindeyiz. Eğitim sistemi üzerindeki iktidar yandaşı egemenliğine ve gerici kadrolaşmaya son verilmeli ve demokratik, parasız, laik ve nitelikli bir eğitimin gereksindiği koşullar yaratılmalıdır.

EĞİTİM ŞURASI ÖNERİSİ

Milli Eğitim Bakanlığı, üniversitelerimiz, eğitim sendikalarımız, ilgili kuruluşlar ve tarafların katılacağı devrimci nitelikteki bir eğitim şurası ile bu adımı atmalıdır.  2010-2011 eğitim-öğretim yılının var olan sorunlara akılcı ve kalıcı çözümlerin üre-tildiği bir yıl olması dileklerimizle, öğrencilerimize, öğretmenlerimize, velilerimize ve tüm eğitim çalışanlarımıza başarılı bir eğitim-öğretim dönemi diliyorum."