Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanı Sabri Yavuzyılmaz, kadınlara siyaset hakkı tanınmasının 75'inci yılı dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. 5 Aralık 1934 tarihinde kadınların kazandığı seçme ve seçilme haklarıyla birlikte toplumda daha sosyal bireyler haline geldiklerini söyleyen Sabri Yavuzyılmaz, buna rağmen ülkede bir geriye gidişin söz konusu olduğunu kaydetti. Sabri Yavuzyılmaz, Türk kadınının Kurtuluş Savaşı'nda mücadeleyi kazanmak için çok büyük emek gösterdiğini belirterek şunları söyledi: "Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nda erkeklerle omuz omuza savaşan kadınlarımıza siyasi hakların verilmesini bir sorumluluk olarak görmüştür. Aslında kadınlarımızın geçmişten gelen mücadelelerini yok saymak da mümkün değildir. Bu mücadele siyaset istekli olmasa da sonuçta kadın hakları ve özgürlük kapsamlıydı. Böylece Türk kadınına 5 Aralık 1934 tarihinde verilen seçimlere katılma, milletvekili seçme ve seçilme hakkı onlar için bir lütuf sayılmamalıdır. Ancak aradan 75 yıl geçmesine rağmen bu hakkın yeterince kullanıldığını, kadınların millet meclisinde yeterli sayıda temsil edildiğini söylemek mümkün değildir. Türk kadınının kadın hakları, mücadelesini çok gerilere taşımak mümkün değildir. 1908 yılında ikinci meşrutiyetin ilanı ile başlayan özgürlük hareketleri kadınlarımızı da etkilemiştir. Bu tarihten sonra kadınların dernekler ve kadın birlikleri oluşturarak sosyal ve toplumsal yaşama katılma, çeşitli işlere girerek hayatlarını bağımsızca kazanma, giyimde, kuşamda, özgür olama mücadelesi görülür"
"EVLİLİKLER 'BOŞOL'LA
BİTMEMELİYDİ"
"Kadınlar dergi ve gazete çıkararak yayın organları ile sorunlarını kitlelere ulaştırmayı başarabilmişlerdir. Talepleri haklı idi. Hayatı erkeklerle birlikte paylaşıyorlardı. Toplumda yerleri olmalı, eğitim olanaklarından sınırsızca yararlanmalı, üzerlerindeki baskı ve yasaklar kalkmalı, evlilikleri erkeğin "boşol" sözcüğü ile sona ermemeli idi. Cumhuriyet döneminde kadınlarımız parça parça bu haklara kavuşabilmişlerdir. 17 Şubat 1926 tarihinde yürürlüğe giren medeni yasa ile hemen hemen kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı söylenebilir. Atatürk kadınlarımıza 1930 yılında Belediye Meclislerine, 1932 yılında Muhtar ve köy ihtiyar heyetlerine seçilme, 5 Aralık 1934 yılında da milletvekili seçme ve seçilme hakkı vererek onları birçok Avrupa ülkesinden önce siyasi haklarına kavuşturmuştur. Türk kadını bu kadar erken siyasi haklara kavuşmuş olmasına rağmen bugün Mecliste yeterince temsil edilememektedir.
Kadınlar kararını erkeklere bırakmadan kendileri almalı, mücadelelerini sonuçlanıncaya kadar kendileri sürdürmelidirler. Milletin Meclisinde kadınlar nüfusları oranında temsil edildiklerinde siyasetin kalitesi ve saygınlığının artacağı bir gerçektir. Sadece kadınlar değil tüm toplum olarak kadınların haklarına sahip çıkmalıyız. Gerçek çağdaşlığın, çağdaş olmanın yolu da buradan geçmektedir."