Yerel basının resmi ilanlarının kesilmesiyle ilgili süreç TBMM'de soru önergesine dönüştü. Önergeyi veren Milletvekili Yağız, "Resmî ilânların azalmış olması yerel basının sesinin kısılması anlamına gelmektedir" dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın yanıtlaması istemiyle verilen önergede, TGC'nin öncülüğünde İstanbul'da yapılan yıl sonu değerlendirme toplantısında Basın İlan Kurumu Kontrol Hizmetleri Müdürü Nail Duran'ın açıklamalarına atıfta bulunularak "Yerel basının gelir kaybına uğratılması yerine, daha da güçlendirilmesi için bir düzenleme yapmayı planlıyor musunuz?"  sorusuna yanıt arandı.

Yerel basının resmi ilanlarının kısılacağına dönük açıklamalar ve görüşler üzerine harekete geçen DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, bu konuyu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın istemiyle TBMM gündemine taşıdı. Yağızın soru önergesi aynen şöyle:

MANİSA'DAKİ İFADE

Manisa'da 15-17 Ekim 2009'da düzenlenen 18. Yerel Medya Eğitim Semineri'nde yaptığınız konuşmada, "iki senedir yerel basındaki resmî ilân gelirlerinin kaldırılacağı dedikodusunun yayıldığını" belirterek, "Gündemi mizde bu yok. Yerel medyanın gelirlerini neden kısıtlayalım? Getirmek isteyenler belki vardır. Buna yerel medya temsilcileri olarak engel oldunuz. Şu an böyle bir kısıtlama yok. Olması da mümkün değil" ifadesini kullanmıştınız.

ENDİŞELER

Ancak,  7 Aralık 2009 tarihli Bizim Gazete'nin haberine göre, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Konrad Adenauer Stiftung'un (KAS) 4-5 Aralık 2009'da düzenlediği "9. Yılsonu Değerlendirme Toplantısı"nda katılan Basın İlân Kurumu Kontrol Hizmetleri Müdürü Sayın Nail Duran, farklı bir görüş ortaya koymuştur. "2008'deki görüşmeler sürecinde resmî ilânlar konusunda basının bir kaybı olmayacağı söylenmişti. Bugünkü resmî ilânlara ve rakamlara baktığımızda yüzde 40'lık bir kayıp söz konusudur" diyen Sayın Duran, şöyle devam etmiştir: "Basından sorumlu Devlet Bakanı Sayın Bülent Arınç yeniden gündemde olan düzenlemeyle ilgili resmî ilânlar konusunda gazetelerin mağdur edilmesinin mümkün olmadığını söylemişti. Bunun sonucu 1 Ocak 2010'dan itibaren ortaya çıkacak. Söylemler pratikte ne kadar uygulamaya geçecek göreceğiz. Daha önce de bir kayıp olmayacağı söylenmişti. Ancak yüzde 40'a varan kayıplar bunun böyle olmadığını gösterdi".

BAŞKA NEDENLER VAR!
Aynı toplantıda konuşan TGC Başkanı Sayın Orhan Erinç de AB'nin öngördüğü Kamu İhale Kanunu düzenlemesiyle Türkiye'deki uygulama arasında yer yer tezatlıklar olduğunu belirterek, yerel basının resmî ilânlarının kesilmesinin ardında başka nedenler olduğunu söylemiştir. "Yerel basının yaşamasını sağlamak zorundayız" diyen Erinç, hükümetlerin siyasi geleceklerini devam ettirmek için basının güçlü olmasından rahatsızlık duyduğunu, bunun için de resmî ilân gibi düzenlemelerle basının sesinin kısılma yoluna gidildiğini ifade etmiştir. Erinç, yerel basının yok olmasına neden olacak düzenlemelerin Türkiye'de demokrasiye darbe vuracağını vurgulamıştır.

VE SORULAR
-"Yerel basının resmî ilân gelirlerinde bir kısıtlama yok" açıklamanıza karşın resmî ilânlarda yüzde 40'a varan kayıpların oluşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Resmî ilânların bu kadar yüksek bir oranda azalmış olmasının yerel basının sesinin kısılması anlamına geldiği görüşüne katılıyor musunuz?
-Sizin ifadenizle "yerel basındaki resmî ilân gelirlerinin kaldırılacağı dedikodusu"nun yerel basının üzerinde bir tedirginlik yarattığını düşünüyor musunuz? Bu, dedikodu bazında da olsa yerel basına bir tür baskı değil midir?
-TGC Başkanı Sayın Orhan Erinç'in, "yerel basının yok olmasına neden olacak düzenlemelerin Türkiye'de demokrasiye darbe vuracağı" değerlendirmesini nasıl karşılıyorsunuz?
-Yerel basının gelir kaybına uğratılması yerine, daha da güçlendirilmesi için bir düzenleme yapmayı planlıyor musunuz?
-Resmî ilânlarla ilgili düzenleme yapılması ile ilgili çalışmalarınızda yerel basın temsilcilerinin ve basın örgütlerinin görüş ve önerilerini dikkate almayı düşünüyor musunuz?
-Öte yandan, bu yıl Manisa'da 18'incisi düzenlenen yerel medya eğitim seminerlerine katılan gazeteciler hangi kriterlere göre davet edilmektedir? Davetlerde gazete, gazeteci ve meslek örgütü yöneticisi ayrımı yapılmakta mıdır?
-Daha önce İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olan ve 29 Eylül 2009 tarihinde Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı seçilen Sayın Atilla Sertel, Manisa'daki seminere neden davet edilmemiştir? Davet edilmemesinde bir kasıt var mıdır? Sayın Sertel sonraki seminerlere çağrılacak mıdır?