Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyeleri, Van depremi ile ilgili hazırladıkları raporu paylaştı.

23 Ekim 2011 günü saat 13.41'de meydana gelen 7.2'lik Van depreminin oluş şekilleri ve oluş anını, veriler aracılığı ile inceleyerek rapor hazırlayan ZKÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyeleri, deprem hakkında hazırladıkları raporu sundu. ZKÜ Tahir Karauguz Konferans Salonu'nda gerçekleşen toplantıda, ZKÜ Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Hakan Kutoğlu raporu açıkladı. İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, Türkiye'de depremle ilgili yapılan çalışmaların saklandığını öne sürdü. Deprem araştırmalarının tek başına yapılamayacağını, bu tür çalışmaların ortaklaşa olarak  yapılmasının önemini vurgulayan Gündoğdu, şöyle konuştu: "Bu işler tek başına yapmakla olmaz. Bu çok disiplinli çalışmalardır. Ortaklaşa ve arazi çalışmaları gerektiren çalışmalardır. Fakat biz nerelerdeyiz. Depremi önceden tahmin etmek ayrı bir şey, depremin yerini önceden belirlemek kabul edilebilir şekilde söylemeniz gerekiyor. Bu tabi inanılmaz bir teknoloji gerektiriyor." Bilginin paylaşılması gerektiğini anlatan Gündoğdu, şunları söyledi: "Aslında Türkiye, depremi önceden belirleme konularında 20 yıl öncelerden başladı. Büyük depremler öncesindeki öncü ufak depremler açıklanmamıştı. Daha sonra büyük depremler meydana gelmişti. Öncü, ufak depremleri ört bas etmeye kalkmak hiç hoş değildir. Doğanın nasıl bir tepki koyduğuna dair bizim gözlemlerimiz çok az. Bizim, daha önce nasıl belirti var yok, örneğin sokak köpekleri deprem anında hassaslar. Daha önceden kuşlara baktılar, karıncalara baktılar, atlara baktılar depremi bildiler. Hayır, mesele öyle değilmiş birçok teknik çalışma yapmışlar. Araştırma ile depremi tahmin etmişler. Türkiye'de aslında çok çalışma yapılıyor. Ancak herkes çalışmalarını saklıyor. Bu çalışmalar hayatla ilgili ve bu çalışmalar saklanmaz."
KARGADAN BAŞKA KUŞ KENDİMDEN
BAŞKA DEPREMCİ TANIMAM
Türkiye'de deprem konusunda çok sayıda bilim adamı olduğunu ifade eden ZKÜ Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Hakan Kutoğlu, ancak yapılan çalışmaların paylaşılmadığını belirtti.
Türkiye'de 50 yıl önce çıkarılan yasa nedeniyle, bölgelere kurulan deprem istasyonlarının verilerinin akademik araştırmalara bile ücretli verilmesinin yersiz olduğunu aktaran Kutoğlu, şöyle dedi: "Deprem konusunda çok değerli bilim adamları var. Ancak, 'Kargadan başka kuş, kendimden başka depremci tanımam' anlayışı hakim. Dünyada işler böyle yürümüyor. Bizim burada gösterdiklerimiz her şey demek değildir. Dünyada bütün verileri derinlemesine, teknik olarak
inceliyorlar."
Türkiye'de şöhretli çok depremci olduğunu anlatan Kutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de, 50 sene önce yasa çıkarılmış. Bu yasa ile bir deprem istasyonunun verisini bir yıllık almak için 700 TL'ye yakın ücret ödememiz gerekiyor. Dünyadaki bütün istasyonların verisini akademik olarak ücretsiz alabiliyoruz. Ancak, Türkiye'de ise belirli noktalardaki istasyonların verilerini ücret karşılığında veriyorlar. Bizde Acil Afet Durum Başkanlığı (AFAD) var ama kurum görevini olaylar sonrası kurtarmaya yoğunlaştırmış. Afet kültürünü, deprem kültürünün tanımak gerekmektedir. Afet olayı sonrasında değil öncesi hakkında çalışmalar yapılmalıdır. Bunun bu yönde yeniden düzenlenmesi gerekiyor."
Marmara Denizi'ne kurulacak erken uyası sistemi ile olası tsunaminin belirleneceği yönünde bir projenin hayata geçirileceğinin hatırlatan Kutoğlu, Marmara'nın kısa deniz olduğunu dikkat çekerek şunları söyledi: "Marmara Denizi'ne tsunamiye erken uyarı sistemi kuracaklarmış. Tsunami olsa, kıyıya ulaşması 4 dakika sürer. Kimi kurtaracaksınız. Mesafesi kısa bir denizde sistem kuracağınıza, gidin İzmir'e kurun o zaman. Bunları söylemenin üniversite hocalarının boynunun borcudur. Kamu kaynaklarının doğru yerlerde kullanılması gerekmektedir" Bir buçuk saat süren toplantı sonunda deprem konusunun önem arz ettiği ve bu yönde yapılacak çalışmaların gizlenmemesi, ortaklaşa hareket edilmesi gerektiği ifade edildi.