GMİS  yönetimi iş kazalarını ve ülke gündemini değerlendirdi.

 

ÜLKEMİZİ GÜÇSÜZ BIRAKMAK İSTEYENLERE KARŞI BÜYÜK MÜCADELELER VERDİK:

 

Halkımız kendine dayatılan yapay gündemlerle kamplara ayrıştırılıyor.

Toplumun büyük bir çoğunluğu açlık, yoksulluk içinde, günlük geçim derdinde ve son derece sıkıntılı ve gergin bir durumda yaşıyor.

İşte böyle bir ortamda, terörü dağlardan şehirlere indirmek isteyenler harekete geçiyor.

Hatay Dörtyol’da 4 polisimiz şehit ediliyor. İnsanlar sokaklara dökülüyor.

İnegöl’de bir kıvılcım insanları harekete geçiriyor ve linç girişiminde bulunuyorlar.

Enerjisini kendi içinde tükettirerek Türkiye’yi güçsüz bırakmak ve daha kolay yönetilebilir hale getirmek isteyenler yeni senaryolarını uygulamaya sokuyorlar.

Devlet, özelleştirme ve taşeron uygulamalarıyla küçültülüp, sağlık ve eğitimden geri çekilerek  “sosyal” kimliğinden uzaklaştırılırken, özellikle son dönemde yaşananlarla “hukuk” kimliğinden de uzaklaştırılıyor.

 

 

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Yönetim Kurulu, genel ve yerel konuları değerlendirdi. Yönetim Kurulu adına konuşan Genel Başkan Ramis Muslu, Zonguldaklıları dikkatli olmaya çağırdı.

 

Muslu’nun geniş kapsamlı değerlendirmesi şöyle:

 

VAHŞİ KAPİTALİZM

 

“16 Temmuz’da Zonguldak Merkez ilçe Gelik beldesinde bir kaçak ocakta 2 madenci gaz zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetti. Aynı ocakta 10 Ocak 2009 tarihinde de aynı şekilde 2 madenci hayatını kaybetmişti. Maden ocağı her iki kaza sırasında da kaçak olarak işletiliyordu.

Kazadan sonra ocak sorumlular tarafından göçertilerek çalışılmaz hale getirildi.

Muhtemelen yeni bir kaza haberi yine aynı şekilde geçiştirilecek.

25 Temmuz 2010 tarihinde Ereğli’de bir tersanede meydana gelen kazada taşeron şirkette çalışan 4 işçi yaşamını yitirdi.

Aynı kazalar yıllardır Tuzla’daki tersanelerde de meydana geliyor.

Sorumlular her kazadan sonra gerekli açıklamaları yapıyor, ama yeni kazalar kimseyi şaşırtmıyor.

İnsanlar evlerine ekmek götürebilmek, ailelerine bakabilmek için ölümün kıyısında yaşam kavgası veriyorlar.

 

CAN ALAN SORUNLAR YERİNE ANAYASA

 

21. Yüzyılda, iki yüzyıl öncesinin vahşi kapitalizminin acımasız kuralları işliyor. İnsanlarımız işsizlik tehdidi altında sigortasız, sendikasız, ölümüne çalıştırılıyor.

Anayasasında “Sosyal hukuk devleti” yazan ülkemizde ve Zonguldak ilimizde yaşanan bu olayların benzerleri başka işkollarında ve başka illerimizde de yaşanıyor.

Türkiye, can alan bu sorunları tartışmak yerine Anayasa’nın başka maddeleri için tartışma ortamına sürükleniyor.

Halkımız kendine dayatılan yapay gündemlerle kamplara ayrıştırılıyor.

Toplumun büyük bir çoğunluğu açlık, yoksulluk içinde, günlük geçim derdinde ve son derece sıkıntılı ve gergin bir durumda yaşıyor.

 

HUKUK KİMLİĞİNDEN UZAKLAŞMA

 

İşte böyle bir ortamda, terörü dağlardan şehirlere indirmek isteyenler harekete geçiyor.

Hatay Dörtyol’da 4 polisimiz şehit ediliyor. İnsanlar sokaklara dökülüyor.

İnegöl’de bir kıvılcım insanları harekete geçiriyor ve linç girişiminde bulunuyorlar.

Enerjisini kendi içinde tükettirerek Türkiye’yi güçsüz bırakmak ve daha kolay yönetilebilir hale getirmek isteyenler yeni senaryolarını uygulamaya sokuyorlar.

Devlet, özelleştirme ve taşeron uygulamalarıyla küçültülüp, sağlık ve eğitimden geri çekilerek  “sosyal” kimliğinden uzaklaştırılırken, özellikle son dönemde yaşananlarla “hukuk” kimliğinden de uzaklaştırılıyor.

Ülkemizi bilerek ya da bilmeyerek, “devlet” kimliğinin zayıfladığı ve halkın kendisinin inisiyatif kullanmaya başladığı bir noktaya sürüklemek isteyenlere karşı uyanık olmak, sorumluları uyarmak zorundayız.

Zonguldak ilimiz, demokrasinin ve emek mücadelesinin öncüsüdür. Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyümesinde ve gelişmesinde büyük emeği vardır.

 

TOPLUM TAHRİK EDİLİYOR

 

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) 160 yıllık üretim kültürüyle kanı ve canıyla sadece Zonguldak’a değil Türkiye’ye hayat vermiştir. Zonguldak, enerji ve demir-çelik fabrikalarıyla hala bu misyonunu sürdürüyor.

Bunu iyi bilen biz Zonguldaklılar, bu varlıklarımıza göz koyan ve ülkemizi güçsüz bırakmak isteyenlere karşı büyük mücadeleler verdik.

IMF ve onun güdümündeki yabancı sermaye ve yerli işbirlikçileri, üretim ekonomisini tahrip ederek ülkemizi borç batağına sürüklemeyi başardılar.

Bugün işsizlik ve yoksullukla boğuşan halkımızı tahrik ederek sosyal sorunlar çıkartma noktasına geldiler.

Bir yandan toplumu tahrik ediyor, öte yandan kalan zenginliklerimize göz dikiyorlar.

Özelleştirme ve özellikle enerji gibi stratejik bir alanda özelleştirme girişimlerine şiddetle karşı çıkmayanlar; ÇATES gibi bir kurumu özelleştirerek, TTK’nın kolunu-kanadını kırmak isteyenler Zonguldak’a ve ülkemize zarar vereceklerini görmelidirler.

Özellikle biz Zonguldaklılar daha dikkatli olmak zorundayız”.