Hazine Müsteşarlığının TTK'ya sağlanan sübvansiyonların tamamen kaldırılması görüş ve kararına vardığı iddialarının Enerji Bakanı tarafından yanıtlanmadığını ve yalanlanmadığını belirten CHP Milletvekili Köktürk, Enerji Bakanı Yıldız'ın soru önergesine verdiği yanıtı kamuoyuna açıkladı.

CHP Zonguldak Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Ali İhsan Köktürk, Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın yanıtlaması istemi ile TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesine gelen cevabı hem açıkladı hem değerlendirdi. Köktürk'ün TBMM'ne verdiği soru önergesine yanıt veren Enerji Bakanı Yıldız, TTK'nın belirtilen hedeflere ulaşması halinde zararın 2014 yılında 50 milyon dolar/yıl seviyesine çekilmesinin hedeflendiğini belirttiği açıklamasında, Enerji Bakanlığı, DPT Müsteşarlığı ve TTK yetkililerinden oluşan komisyonun çalışmalarını sürdürdüğünü ülkenin enerji kaynaklarının azami ölçüde kullanımı ve dışa bağımlılığın azaltılması yönündeki net olduklarını söyledi. Köktürk'de Bakan Yıldız'ın açıklamalarını yetersiz bularak, TTK'ya ve Taşkömürüne vurgu yapılmaması durumu çok daha açık ve net olarak ortaya koyduğuna dikkati çekti.
KÖKTÜRK'ÜN ÖNERGESİ
Köktürk, Yıldız'ın yanıtlaması istemi ile verdiği soru önergesinde şu ifadelere yer vermişti, "Fosil yakıtlara yönelik (Kömür ve benzeri) sağlanan doğrudan hazine kaynaklı finansal desteklerin (subsidies) kaldırılmasına yönelik olarak ilk toplantı Eylül 2009'da G-20 Liderler Zirvesinde, önce üye ülkelerde olmak üzere bu desteklerin miktarlarının tespit edilmesine yönelik olarak alınan bir kararla başlamıştır. Bu çalışmalar ve sonuçların alınarak değerlendirilmesi gibi kararlar, WTO, UNCTAD, OECD gibi uluslar arası finans kuruluşlarının sekretaryalarınca yapılması kararlaştırılmıştır. Bu süreç içerisinde son olarak, ülkelerin, hazineden doğrudan destek sağladıkları nitelikteki kuruluşlara desteğin orta bir vadede tamamen kaldırılması G20 ülkeleri ekonomi bakanları ve merkez bankası başkanlarının görüşü olarak ortaya çıkmış ve bu görüş doğrultusunda ülkemizden de, gereken çalışmaların yapılarak görüşünün bildirilmesi talep edilmiştir. Ülkemizde bu durumda bulunan öncelikli kurumun TTK olduğu bilinmektedir. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı bürokrasisi; enerji verimliliğinin artırılmasına bağlı olarak, sübvansiyon ihtiyacının azaltılabileceği, ancak TTK'nin ise, tek metolojik kömür kaynağı taşkömürü üretmesi nedeniyle stratejik bir konumda bulunması dolayısıyle bu statü içine alınmayarak özel bir statüde değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden bir görüş sunmuştu. Ancak Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığının bürokratlarının bu yöndeki görüşüne rağmen, en son süreçte, "Hazine Müsteşarlığı"nın bu görüşe itibar etmeyerek, TTK'ya sağlanan sübvansiyonların da orta vadede tamamen kaldırılması görüş ve kararına vardığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Bu bilgiler ışığında; Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı uzmanlarının aksi yöndeki görüşüne rağmen, Hazine Müsteşarlığının bu görüşe itibar etmeyerek, TTK'ya sağlanan sübvansiyonların da tamamen kaldırılması görüş ve kararına vardığı doğru mudur?  Böyle bir anlayış "TTK'nın kapısına kilit vurulması" ile eş anlamlı değil midir?  Ülkemizin iç ve dış borcunun, ülkemizdeki işsizlik oranının rekorlar kırdığı, enerji politikamızın ithal kömür ve ithal doğalgaza bağımlı kılındığı bir süreçten geçerken, dışarıdan dayatılan ülkemizde uygulamaya konulan bu karar ve politikalar ülkemiz çıkarlarıyla ne ölçüde bağdaşmaktadır?"
BAKANIN YANITI
Enerji Bakanı Taner Yıldız soru önergesine yanıtlarken, ülkemizin de yeraldığı G-20 ülkelerinde hali hazırda, fosil yakıtlara sağlanan sübvansiyonların listelenmesi, sübvansiyonların verimliliğinin tespiti ve rasyonilize edilmesine ilişkin çalışma yürütüldüğünü, bu çerçevede TTK Genel Müdürlüğünün zarar eden bir yapıdan çıkarılması için TBMM KİT Komisyonunun 30 Nisan 2009 tarihli toplantısında alınan kararı ve 2009 ile 2010 yılı programlarına konulan tedbirler doğrultusunda Hazine Müsteşarlığı koordinatörlüğünde Bakanlığın ve DPT Müsteşarlığı ile TTK yetkililerinden bir komisyon oluşturulduğu ve çalışmaların devam ettiğine dikkati çekti. Bu çalışmaların amacının tedbir ve tavsiye kararında yer aldığı üzere TTK'nın daha verimli bir yapıya nasıl getirilebileceği olduğu kaydedildi. Verilen yazılı açıklamada şu görüşlere yer verildi. "Çalışmalar sonucunda, TTK'nın belirtilen hedeflere ulaşması halinde zararının 2014 yılında yaklaşık; 50 milyon dolar/yıl seviyesine çekilmesi öngörülmektedir. Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak, kaynak çeşidini artırmak, yerli kaynaklarımızın kullanılması suretiyle istihdamı arttırmak amacıyla, 2023 yılında yenilenebilir kaynakların enerji üretimi içerisinde payının en az % 30 seviyesinde olması, rüzgar enerjisi kurulu gücünün 20 bin MW olması, elektrik enerjisi üretimi için uygun olduğu bu şamada belirlenmiş olan 600 MW'lik jeotermal potansiyelinin tamamının işletmeye girmesi, 2020 yılına kadar nükleer elektrik enerjisi içindeki payının en az % 5 seviyesine ulaşması hedeflenmektedir. Önergede bahsedilen, dışarıdan dayatılan karar ve politikaların uygulamaya konulduğu şeklindeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Ülkemizin enerji kaynaklarının azami ölçüde kullanımı ve dışa bağımlılığın azaltılması yönündeki irademiz yapılan açıklamalardan da görüleceği üzere net olarak ortaya konulmuştur"
KÖKTÜRK'ÜN DEĞERLENDİRMESİ
Milletvekili Köktürk, Bakan Yıldız'ın soru önergesine yaptığı açıklamalarını da şu sözlerle değerlendirdi: "Hazine Müsteşarlığının TTK'ya sağlanan sübvansiyonların tamamen kaldırılması görüş ve kararına vardığı iddiamız Enerji Bakanı tarafından açık bir şekilde yanıtlanmamış ve yalanlanmamıştır. Buna karşılık ülkemizin de içerisinde yer aldığı tüm G-20 ülkelerinde halı hazırda, fosil yakıtlara sağlanan sübvansiyonların listelenmesi, sübvansiyonların verimliğinin tespiti ve rasyonilize edilmesine ilişkin bir çalışma yürütüldüğü açıkça kabul edilmiştir.
Dolayısıyla iddiamız teğvilen doğrulanmıştır. Bu çerçevede TTK'nın zarar eden bir yapıdan çıkarılması için Hazine Müsteşarlığı koordinatörlüğünde komisyon oluşturulduğu ve çalışmalarına devam ettiği belirtilerek önergemizin içeriği teyit edilmiştir.  Ayrıca enerjide dışa bağımlılığın azaltılması için Bakanlığın yanıtında TTK'ya ve Taşkömürüne vurgu yapılmaması durumu çok daha açık ve net olarak ortaya koymaktadır"