Eğitim-Sen Çaycuma Temsilcisi İsmet Akyol, torba yasasının çalışanların başına geçen torba olduğunu öne sürdü.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda yapılmak istenen değişiklikler, tıpkı sözleşmeli ve ücretli istihdam gibi esnek ve güvencesiz istihdamın yasal hale getirilmesini öngörmektedir. Türkiye'deki kamu emekçilerinin yarısının eğitim işkolunda olduğu düşünüldüğünde, yapılması planlanan değişiklikler eğitim ve bilim emekçilerini de yakından ilgilendirmektedir.

AKP Hükümetinin, "Devletin borçlarının yeniden yapılandırılması" gündemi üzerinden yaptığı hazırlıklarını tamamlayarak kapsamlı prim aflarından, esnek çalışmayı yaygınlaştıran düzenlemelere, 657 Sayılı DMK'da yapılması düşünülen değişikliklerden işsizlik sigortası fonundan patronların daha fazla yararlanmasına kadar pek çok düzenlemeyi içeren torba yasayı meclis gündemine getirdiğini belirten  Eğitim-Sen Çaycuma Temsilcisi İsmet Akyol "657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda yapılmak istenen değişiklikler, tıpkı sözleşmeli ve ücretli istihdam gibi esnek ve güvencesiz istihdamın yasal hale getirilmesini öngörmektedir" dedi.
Akyol yazılı açıklamasında şöyle dedi:
Hükümetin Meclis'e gönderdiği torba yasa aynen geçerse artık memurlar da işçiler gibi "ödünç" verilebilecek, memurların hak aramalarına karşı ağır yaptırımlar uygulanacak. Ayrıca her kurum kendi iş yoğunluğuna göre çalışma saatleri ve koşullarını kendisi belirleyebilecek.
 Meclis'e gönderilen ve Aralık ayı içerisinde yasalaştırılması hedeflenen torba yasa, vergi, prim, borç aflarının arkasında işçi ve memurların hak kayıplarını da beraberinde getiriyor. 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nda yapılması öngörülen kimi değişikler olumlu olurken,  "memurun işçileştirilmesi", "güvencesizlik", "esnekleştirme" gibi düzenlemeler madde aralarına adeta gizlenmiş.
4/C DÜZENLEMESİ
Tasarıyla kadrosu kaldırılan memurların, en geç 6 ay içinde kendi kurumlarında niteliklerine uygun bir kadroya atanmaları, kurumlarında imkan yoksa aynı süre içerisinde başka kurumlardaki kadrolara atanmaları için Devlet Personel Başkanlığı'na bildirilmeleri öngörülüyor.  Bu memurların atama işlemleri yapılıncaya kadar kurumlarında niteliklerine uygun işlerde çalıştırılmalarının da yer aldığı düzenleme, 657'deki 4/C maddesinin yeniden düzenlenmesi olarak değerlendiriliyor ancak, madde metninde kullanılan "uygun bir kadro" ile neyin kastedildiği net değil.
ESNEK ÇALIŞMA
Tasarıda memurların yürüttükleri hizmetin özelliğine göre, kurumlarına çalışma saat ve şekillerini belirleme yetkisi veriliyor. Bu konuda kurumların başvuruları Devlet Personel Başkanlığı'nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından değerlendiriliyor. Bu madde, öteden beri "memurların çalışma saatleri belli sabah dokuz, akşam beş" söyleminin de geride kalması anlamına geliyor. Memurlar bu madde ile daha esnek çalışma saat ve şekillerine maruz kalacaklar. Kurum isterse akşam geç saatlere veya hafta sonuna da çalışma ekleyebilecek, üstelik bu normal çalışma sayılacak. Bu ifade, yıllardır kamuda fiili olarak sürdürülen esnek çalışma uygulamalarının yasalaştırılmasının açık itirafı da oluyor.
SİCİL AMİRLERİ VALİ
VE KAYMAKAMLAR
Tasarıda memurlar için "sicil amiri" ifadesi yerini, "üst disiplin amiri"ne bırakıyor. Üst disiplin amirlerinin ilçelerde kaymakam, illerde ise valiler olması öngörülüyor. Yıllardır il ve ilçelerde devlet görevlisi olarak görev yapan ve tüm vatandaşlara eşit mesafede olması gereken kimi vali ve kaymakamların AKP Hükümetinin gözüne girmek için birer "Hükümet görevlisi" gibi hareket ettiği düşünüldüğünde bu maddenin uygulanmasının nasıl sonuçlar ortaya çıkaracağını tahmin etmek güç olmasa gerek.
 'GEÇİCİ GÖREVLENDİRME'
Tasarıda en dikkat çekilmesi gereken nokta ise memurların da işçiler gibi "ödünç" verilmesi anlamına gelen düzenleme. Tasarıda, memurların, karşı tarafın talebi, çalıştığı kurumun izni ile başka bir kuruma gönderilmesi düzenleniyor. Bir yılda en fazla altı ayı geçmemek üzere "Kurumlar arası geçici süreli görevlendirme" yapılmasıyla memurlar için de İş Yasası'ndaki ödünç işçilik uygulamasının benzeri yasal hale getiriliyor. 
İsmet Akyol açıklamasına şu şekilde devam etti:
"3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nun 25. maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle mevcut yasada "meslek eğitimi gören öğrenci, aday çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin %30'undan aşağı ücret ödenemez" ifadesi yerine, mevcut durumdan daha geri bir düzenleme yapılarak "asgari ücretin net tutarının %30'u" ifadesi getirilmekte, Hükümetin mesleki eğitim kanununa göre eğitim alanların aldıkları üç kuruşluk ücretlere göz dikmekten bile çekinmediği görülmektedir. MEB'in meslek liselerinin sayısını arttırma çabaları ile birlikte düşünüldüğünde, bu düzenlemenin çocuklarımızın daha öğrenciyken işçileştirilmesi ve "düşük ücrete" mahkûm edilmek istendiği açıktır. 
Tasarı, referandum öncesi gündeme getirilip, tepkiler nedeniyle, referandumu tehlikeye sokmamak için geri çekilen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören tasarının en tehlikeli maddelerini de içermektedir. İş güvencesini ortadan kaldıran, kamuda esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıracak değişikliklerin yer aldığı "Torba yasa" tasarısı, AKP hükümetinin bugüne kadar gündeme getirdiği, emekçilere yönelik en kapsamlı ve en tehlikeli saldırı olarak dikkat çekmektedir. 
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda yapılmak istenen değişiklikler, tıpkı sözleşmeli ve ücretli istihdam gibi esnek ve güvencesiz istihdamın yasal hale getirilmesini öngörmektedir. Türkiye'deki kamu emekçilerinin yarısının eğitim işkolunda olduğu düşünüldüğünde, yapılması planlanan değişiklikler eğitim ve bilim emekçilerini de yakından ilgilendirmektedir. Esnek çalışmanın yaygınlaştırılmasına, işsizlik fonunun yağmalanmasına, kamusal haklarımızın hedef haline getirilmesine ve iş güvencemizin elimizden alınmasına karşı bütün sendikaları ve emek örgütlerini harekete geçmeye ve Hükümetin saldırıları karşısında birlikte hareket etmeye çağırıyoruz. Eğitim Sen olarak, Torba yasa ile birlikte gündeme getirilen bütün olumsuz düzenlemelerin, kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmaya yönelik her türlü adım ve girişimin karşısında bütün örgütsel gücümüzle duracağımızın bilinmesini istiyoruz."