Sol partiler ve sanatçılar, 12 Eylül referandumunda ‘neden hayır’ diyeceklerini açıkladılar.

 

Türkiye Komünist Partisi (TKP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye Birleşik İşçi Partisi (TBİP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) Zonguldak il örgütleri, Halkevleri ile sanatçılar, 12 Eylül’de düzenlenecek referandumda “neden hayır” oyu vereceklerini düzenledikleri basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdular.

Madenci Anıtı’nda düzenlenen basın açıklamasına, TKP İl Başkanı Sami Baykut, EMEP İl Başkanı Ateş Türeli, TBİP İl Başkanı Kadir Tuncer, ÖDP İl Başkanı Ali Deliak, TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı, Haber-Sen İl Temsilcisi İsmail Yıldız, sanatçılar Osman Günay, Ayhan Kiraz, Sebahattin Keser, Engin Çöl, Mete Arif Tokmak da destek verdi.

Ortak basın açıklamasını okuyan TKP İl Başkanı Sami Baykut, şunları söyledi;

“PAKET, EŞİT, ÖZGÜR BİR ÜLKENİN ÖNÜNÜ AÇMAK BİR YANA, TERSİNE KAPATIYOR”

“AKP'nin kendi iktidarını güçlendirme amacıyla hazırladığı ve birbiri ile ilintili olmayan maddeleri tek bir paket halinde halka dayattığı anayasa değişiklik paketi 12 Eylül'de referandumda oylanacak. Hükümeti elinde bulundurduğu 8 yıl boyunca ekonomik, sosyal ve siyasal saldırıları arttırarak sürdüren AKP, bu değişikliklerin geçmesi halinde, işçi ve emekçiler tarafından fiili ve yasal olarak kullanılan birçok hakkı da gasp ederek, topyekûn bir saldırıya geçecektir. Referandumda Hayır diyerek, sadece aldatmacayı boşa çıkarmış olmayacağız, aynı zamanda emek ve demokrasi düşmanı AKP'ye bir ders vermiş olacağız. AKP'nin anayasa değişiklik paketi ne ülkemizin sorunlarına ne de halkımızın ihtiyaçlarına, temel hak ve özgürlüklerine yanıt vermektedir. Anayasa değişiklik paketi eşit, özgür bir ülkenin önünü açmak bir yana, tersine kapatmaktadır. Önceki hükümetler tarafından da neo-liberal politikalara uygun olarak defalarca değiştirilen 12 Eylül Anayasası halkçı ve demokratik bir içerik kazanmadı. AKP, sendikaları, meslek örgütlerini, demokrasi güçlerini ve tüm muhalefet güçlerini yok sayarak, 12 Eylül Anayasası'nın antidemokratik seçim yasalarıyla elde ettiği meclis çoğunluğuna dayanarak hazırladığı değişiklik paketini, demokratikleşmede büyük adım, 12 Eylül ile hesaplaşma olarak sunmaktadır. Oysa değişiklik paketinin özü de 12 Eylül düzeninin yenilenerek sürmesini sağlamaktır.”

“PATRON YANLISI VE HÜKÜMET YANDAŞI SENDİKALARIN ÖNÜ TAMAMEN AÇILMAK İSTENİYOR”

“12 Eylül kurumlarını ortadan kaldırmak bir yana yenilerini ekleyen bir paket demokratik olamaz. Bu kurumları kendi iktidarı ve yeni sömürü düzenini güçlendirmek için kullanan AKP, işçi sınıfına saldırının bir aracı olan 'Ekonomik Sosyal Konsey'i anayasal bir kurum haline getirmektedir. 12 Eylülcüler 24 Ocak 1980 kararlarını hayata geçirerek serbest piyasa düzeninin, özelleştirmelerin önünü açmış, sermaye egemenliğinin geliştirilmesini sağlamışlardır. Bu politikaların kararlı bir uygulayıcısı olan AKP hükümeti, yeni değişikliklerle, ‘kamu yararı’ denetiminden kaçarak özelleştirmelerin ve sermaye egemenliğinin önündeki bütün engellerin temizlenmesini amaçlamakta; halkın güvenceli iş, insanca yaşam, yaşanabilir bir doğa haklarına saldırmaktadır. AKP, 12 Eylül'ün getirdiği grev yasaklarını korumakta, kamu çalışanlarına grev hakkı tanımadığı gibi grev yasağını sağlama bağlıyor, ‘Kamu görevlileri hakem kurulu’ kararları ‘toplu sözleşme hükmündedir’ ve ‘kesindir’ diyerek hükümetin kamu çalışanları karşısındaki dayatmalarına ‘toplu sözleşme’ adını veriyor. Aynı zamanda ve aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olunabileceği ve birden fazla sözleşme yapılabileceğine yönelik düzenlemelerle, patron yanlısı ve hükümet yandaşı sendikaların önü tamamen açılmak isteniyor. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin üzerine panzer yollarken pakete, birden fazla sendikaya üye olunabileceği hükmünü koyan AKP, emeklilere, üreticilere, çiftçilere, ev işçilerine ve işsizlere sendika kurma ve üye olma hakkı tanımıyor.”

“EŞİTLİĞİ, ÖZGÜRLÜĞÜ VE DEMOKRASİYİ ESAS ALAN YENİ BİR ANAYASA İHTİYAÇTIR”

“Yine AKP 12 Eylülcülerin 'yönetimde istikrar' amacıyla koydukları yüzde 10 seçim barajına aynı gerekçeyle sahip çıkarak korumakta, 12 Eylülcülerin yaptığı gibi yürütmenin ve Cumhurbaşkanının yetkilerini daha da arttırarak yargıyı siyasal iktidara hepten bağımlı kılmaktadır. Bu değişiklik paketi ülkeyi demokratikleştirmek bir yana piyasa düzeni ve sermaye egemenliğini daha da sağlamlaştıracaktır. Bu süreçte, Başkanlık Sistemi'ne geçişi sağlayacak adımlar atılarak demokrasi alanının daha da daraltılacağı görülmektedir. 12 Eylül'de yapılacak anayasa değişiklik paketine 'hayır' demek; hem 12 Eylül Anayasası'na hem AKP Anayasası'na ve 8 yıllık AKP iktidarının uygulamalarına 'hayır' demektir. Eşitliği, özgürlüğü ve demokrasiyi esas alan yeni bir anayasa ihtiyaçtır. Kuşkusuz bu anayasa emekçilerin ve ezilenlerin mücadelesinin ürünü olacaktır. Bizler böyle bir anayasa ve fiili kazanımlar için mücadele edeceğiz.”

Yazar-Şair-Ressam Osman Günay da yaptığı konuşmada, “AKP kendisine güven toplamak için yaptığı ve uygulamakta olduğu liberal politikalarının anayasal çerçevesini sokaklarda, meydanlarda halka yalan, demagoji ve takiye yapıyorlar. Ben bunu bir sanatçı olarak kınadığım için AKP’nin anayasasına ‘hayır’ diyorum. 12 Eylül Anayasasına ‘hayır’ diyorum” dedi.

Ahşap Yontu Sanatçısı Sebahattin Keser ise, “Yargının yürütmeye bağlanması her şeyden önce Anayasal hakların hukuki hakların kullanılamadığı ve bu hakların iktidara bağlanması anlamına geliyor. Bu anlamda Anayasa değişikliğine ‘hayır’ diyorum” diye konuştu.

Karikatür Sanatçısı Ayhan Kiraz da, “12 Eylül’e tabii ki karşıyım. Çünkü 12 Eylül’ün en büyük darbesini, sanatçılara, aydınlara vurmuştur. AKP, dış güçleri ve gerici sermayeyi temsil ettiğinden dolayı şiddetle ‘hayır’ diyoruz” dedi.

Tiyatro Sanatçısı ve Yönetmen Engin Çöl ise, “12 Eylül’e karşı değil misiniz deyip oy toplamaya çalışıyorlar. 12 Eylül’e karşıyım, ‘hayır’ diyorum. Çünkü 12 Eylül darbesi olmasaydı bugün AKP iktidarı olamazdı. O Nedenle AKP iktidarının karanlığına karşı ‘hayır’ diyorum” şeklinde konuştu.

Zonkişot Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Özlem Yücesan ise, “Yıllardan beri başımıza inecek sopanın korkusuyla yönetildik. İster askerlerin yönetimi olsun, ister imamların yönetimi olsun ikisine de ‘hayır’ diyoruz” dedi.