ADD ve Eğitim-İş'in düzenlediği ortak panelde Tevhid-i Tedrisat Kanunu anlatıldı.

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Zonguldak Şubesi ile Eğitim-İş Sendikası Zonguldak Şubesi'nin birlikte düzenlediği panelde, 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun (Öğretim Birliği Yasası) kabulü hakkında sunum yaptılar.
ADD Zonguldak Şubesi binasında düzenlenen ve ADD Şube Başkanı Sabri Yavuzyılmaz, ADD İkinci Başkanı Şükran Karahasan ve Eğitim-İş Sendikası Şube Başkanı Metin Kahveci'nin konuşmacı olarak katıldığı panelde, Türkiye'deki eğitim süreçleri konuşuldu.
Kahveci, programın açılışında yaptığı ortak açıklamada şunları söyledi;

"KADROLARIYLA CEMAATÇİ YETİŞTİRİYORLAR"
"3 Mart 1924 tarihli (Öğretim Birliği Yasası) eğitimin ulusallaşmasını, çağdaşlaşmasını, laik ve demokratik bir yapıya kavuşmasını sağlayan en önemli devrim yasalarından biridir. Devrim yasalarının çıkarılışının 86'ncı yılında yaşadıklarımızla bunu çok daha iyi anlıyoruz. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun çıkarılmasıyla, farklı kurumlar tarafından beslenen ve yönetilen, çağının gereklerini karşılamayan eğitim kurumlarının varlığına son verilmiş, her türlü yönetim ve denetim Milli Eğitim Bakanlığı'na verilerek öğretim birliği sağlanmıştır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu; çağdaş, laik Türkiye'nin kültür ve eğitim hayatında en önemli kazanımı sağlayan bir süreçtir. Bu süreçte, çocuklarımızın  ve gençlerimizin çağdaş kurumlarda, karma eğitimle ideallerini genişletip aralarında ulus bilinci oluşturularak laik, demokratik, akılcı, bilimsel değerler taşıyacak bir yapının  oluşturulması sağlanmıştır. Böylece ulus devletin de temelleri atılmış ve yasa, önemi gereği anayasa tarafından da koruma altına alınmıştır. Ancak 1950'li yıllardan sonra, ülkeyi yöneten iktidarlar, çağdışı bir anlayışla Öğretim Birliği Yasası'nı delerek başlangıcındaki hedef ve ruhundan uzaklaştırma girişimlerinde bulunmuşlar, bunda da oldukça başarılı olmuşlardır. Bu konuda en çarpıcı örnek Köy Enstitülerinin kapatılmasıdır. Çağdaş ölçütlerden ve bilimsellikten yoksundur. Eğitim yönetimi kadroları da aynı özellikleri yansıtmaktadır. Cumhuriyet karşıtı bu kadrolarla ve bu kafalarla ancak tarikatlara, cemaatlere  adam yetiştiren altyapılar oluşturulur."

"BUNLARLA BÜYÜK HEDEFLERE VARILMAZ"
"Yaşadığı dünyanın sorunlarını, çözüm yollarını kavramadan din bezirganlarının hurafeleriyle korkunun tuzaklarına düşürülmüş bir gençlik, olsa olsa tarikat şeyhlerine mürit olur. AKP iktidarıyla birlikte, eğitimde 'özelleştirme' ve 'dinselleştirme' hareketleri artarak devam etmektedir. Bu gerici anlayışla okullarımız, üniversitelerimiz adeta medreseleştirilmektedir. Bugün ülkemizde, inançlı yoksul halkımızın çocuklarını şeriatçı bir anlayışta yetiştiren binlerce vakıf, kurs, öğrenci yurdu, özel dershane, pansiyon, ev, radyo-televizyon, yerel gazete, dergi ve yayınevi bulunmaktadır. Ulusal eğitimin temel ilkelerine bağlı, nitelikli insan yetiştirilmesini ülkemizin geleceği için çok önemsiyoruz. Araştıran, sorgulayan ve öğrendiklerini yaşamında uygulayan insanı yetiştiren, çağdaş ve evrensel ölçütlere uygun, laik ve bilimsel bir eğitim, 'çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma' hedefine ulaşmanın tek yoludur. Ruhunu, aklını ve vicdanını başkasına emanet edenlerle, birilerine körü körüne boyun eğenlerle büyük hedeflere asla varılamaz. Ancak aklı ve vicdanı özgür olanlar, büyük işleri başarabilirler. Bunu, Cumhuriyetimizin 'Öğretim Birliği Yasası'nın sağladığı ulusal eğitim anlayışıyla yetişmiş olan gençlerimiz başaracaklardır. Bizler, bu gerçekler dahilinde, dinlenmemek üzere çıktığımız bu yolda, Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyetimizin kazanımlarına, ülke bütünlüğüne, laik, bilimsel, demokratik,  eşitlikçi ve parasız eğitime sahip çıkmaya devam edeceğiz, bu kararlılıktan asla vazgeçmeyeceğiz."