Geçirdiği trafik kazası sonrası GATA'da 23 gün omzuna takılacak parçanın ihalesini bekledikten sonra ameliyat olan ancak yüzde 25 sinir kaybı yaşaması nedeniyle malulen emekli olan Uzman Jandarma Sami Aktaş, günlüklerinden oluşan kitabını çıkardıktan sonra tehditler almaya başladığını ileri sürdü.
1991 yılında mezun olduktan sonra Siirt'te başlayan askerlik görevi boyunca üstün cesaret ve feragat ödüllerinin yanı sıra birçok takdir belgesi ve madalyalar alan Sami Aktaş, üç yıldan bu yana hukuk mücadelesi veriyor. 40 yaşındaki 2 çocuk babası Sami Aktaş, 2007 yılında geçirdiği trafik kazasından sonra sevk edildiği Haydarpaşa Askeri Hastanesi'nde 23 gün boyunca ameliyat olmayı bekledi. Ameliyat için gerekli parçaların ihalesi tamamlanmadığı gerekçesiyle beklemek zorunda kalan Aktaş, sağ kolunda yüzde 25 sinir kaybı yaşadı. Ameliyat sonrası silah taşıma ruhsatı iptal edilen Aktaş, malulen emekli yapıldıktan sonra 890 TL emekli maaşı almaya başladı. Bu süre zarfında Aktaş, silah ruhsatının iptal edilmesi nedeniyle dava açtı. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde görülen davada emekli komutan Aktaş'ın solak olduğu üzerine ortopedik ve nörolojik yönden incelenmesine karar verildi. GATA'ya yeniden başvuran Sami Aktaş'a ortopedik yönden ileri derecede hareket kısıtlılığı nedeniyle silah verilemez maddesi gereğince silah taşıma ruhsatı almasında sakınca olduğu yönünde karar çıkarken, nörolojik yönden sakınca olmadığı belirtildi. Aktaş her iki kolunu da ileri derecede kullanmasına rağmen AYİM'de görülen davada taşıma ruhsatının verilmeyeceği kararı çıkarak, dava reddedildi.

"EZBERE RAPOR VERİLDİ"
Hiçbir kurumu hedef almadığını ifade eden Sami Aktaş, GATA'nın 23 gün ihale sonucu için bekletmesi nedeniyle kendisini sakat bıraktığını iddia etti. Malulen emekli edilerek 890 TL maaşa mahkum edildiğini dile getiren Aktaş, "Ben hiçbir kurumu hedef almıyorum. Kurumlar hata yapmaz, içindeki insanlar hata yapar. TSK'nın emekli bir personeli olarak yapılan haksızlıklara artık isyan ediyorum. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin tarafsız olmadığına dair elimde belgeler var. Ben bu insanları kendilerine şikayet ettim. Dedim ki, 'Hukuksuzluk var, kanunsuzluk var. GATA'da beni bu kadar süre beklettiniz. Hasta ettiniz, sakat bıraktınız.' Bana gelen cevapta ise hastane personelinin görev ihmalinin bulunmadığı söyleniyor. Hangi ülkede İstanbul'un göbeğinde bir hastanede yatıyorsun, 23 gün ihale bekliyorsun. Ben bu şikayetle hakkımı aradım ve bütün her şey ondan sonra başladı. Ezbere raporlar verildi. Sivil savcı ve hakimlere suç duyurusunda bulundum. Askeri savcı ve hakimlere güvenim yok. Diyorum ki 'hukuksuzluk var, ezbere verilmiş raporlar var.' Sadece askeri mahkemeler mi yetkilidir" dedi.

"ÖZLÜK HAKLARIMIZI VERİN" 
Uzman jandarmaların özlük haklarının verilmediğini de söyleyen Sami Aktaş, Başbakan'ın bile bu konudan rahatsız olduğunu dile getiren açıklama yaptığını hatırlattı. Aktaş, "Uzman jandarmaların verilmeyen hakları var. Başbakan bile 'Ben hala bu insanların özlük haklarının iyileştirilmeyişini manidar buluyorum' dedi. Amir dediğin masaya koyar mantıklı bir şey, en büyük amir Başbakan da çıkarır imzalar. Ne yazık ki başka şeylerle mi ilgileniyorlar da özlük haklarımızla ilgilenmiyorlar diye amirlerim hakkında insan art niyetli şeyler düşünüyor" şeklinde konuştu. 

"GİZLİ TEHDİTLER ALIYORUM"
Bütün her şeyin hukuk mücadelesini başlatıp ve günlüklerinin konu olduğu kitabını çıkarması ile başladığını ifade eden Aktaş, el altından gizli tehditler aldığını öne sürdü. 35 bin satan 'Gece Yürüyenler Aslında Kardeştirler' isimli kitabından rahatsızlık duyanlar olduğunu iddia eden Aktaş, "Kitap yazdım. Kitap yazdıktan sonra el altından gizli tehditler alıyorum. Fazla ileriye gittim diye tehditler gönderiyorlar. Bu ülke muz cumhuriyeti mi? Eğer öyleyse söylesinler. Ben mesleğe girdiğimde 19 yaşında gencecik delikanlıydım. Bizi saçımızın telinden ayağımızın tırnağına kadar seçip aldılar. Dört dörtlük sağlıklı adamlardık. Hepimiz okumuş adamlardık. Dağlarda bayırlarda gezdik, normal devlet memuru gibi değildik. 890 TL emekli maaşı ile emekli ediliyoruz. Bu reva mı? Normal devlet memurunun hafta sonu tatili var, fazla mesai parası var. Devletin işçisi bile benden daha fazla maaş alıyor. Aynı işi yaptığım polis memuru kardeşim ile aramda 300 TL fark var. Dağdayım çatıştım ben, insaf edin artık. Gerçekleri görün, kral çıplak. Eğer bu ülke bir hukuk devleti ise söylediklerimin arkasında duruyorum. TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na verdiğim dilekçelerim var. BİMER'e yaptığım şikayetler var. Ezbere rapor verilerek silah taşıma ruhsatım iptal edildi" diye konuştu. 

GENELKURMAY'A İADE EDECEK
1991 ila 1996 yılları arasında Siirt'te 5 yıl görev yapan Aktaş, ardından jandarma komanda tim komutan yardımcılığı, unsur komutanlığı, kısım komutanlığı, bomba imha personeli, istihbarat personeli, siyasi cezaevi sevk nakil komutanlığı, jandarma karakol komutan yardımcılığı, idari işler astsubaylığı vekilliği gibi birçok birimde 19 yıl görev yaptı.
Bir üstün cesaret ve feragat ödülü, üç çatışma takdiri, iki operasyon takdiri, dört başarı ödülü, madalyaları bulunan Sami Aktaş, 10 Temmuz 2011 tarihinde Bolu'nun Köroğlu mevkisinden Genelkurmay Başkanlığı'na protesto yürüyüşünü başlatacağını ifade etti. Hukuksuzluğu protesto edeceğini söyleyen Aktaş, "Bu kadar takdir belgesi var. Bütün hepsini inşallah 10 Temmuz 2011 tarihinde Bolu'dan yürüyüşe geçeceğim. Ankara Genelkurmay Başkanlığı önüne çıkacağım, yasak veya değil. Beni gözaltına alsalar da, beni öldürseler de çıkacağım, bütün elbiselerimi, rozetlerimi, madalya, takdir belgeleri, askeri kimliğimi bütün hepsini iade edeceğim. Bu hukuksuzluğu protesto edeceğim" dedi. 
Genelkurmay Başkanlığı'na belgelerini iade edip, kendisini kabul edecek olan bir ülkeye sığınma talebinde bulunacağını ifade eden Aktaş ayrıca, "Hangi devlet memurunun koltuğunun altına mayın veya bomba konuluyor" diye tepkisini dile getirdi.