* TTK yönetimi ve siyasi iktidar çevrelerinin, işçi açıkları, yeterli hazırlıkların kalmaması, maliyetlerin daha da düşürüleceği gibi çeşitli gerekçeler öne sürülerek hizmet satın alınması düşüncesini savunduğunu, IMF'nin izin vermemesi nedeniyle kamuya işçi alınamadığı için, başka kurumlarda olduğu gibi, TTK'da da böyle bir yol seçildiğini belirten Muslu, "İşçi açıkları talebimiz kabul görmedi" dedi.

* TTK bünyesinde yeraltında çalışan 3 şirketin ilk kez madencilik sektöründe iş yaptığını, şirketlerin asıl işinin inşaatçılık olduğunu belirten Muslu, "Yeraltında yürümek için bile bir eğitim gerekir. Çünkü her işyerinin ve çalışan herkesin bir şekilde birbiriyle bağlantısı vardır. Yapılabilecek en küçük bir hata, o bölgede, hatta yol ve hava akımı itibariyle birbirlerini etkileyen kilometrelerce mesafede çalışan insanların hayatını doğrudan etkileyebilmektedir" sözleri ile ifade etti.

* Muslu: Özel şirketlerin düşük fiyat teklif etmesiyle kâra geçeceğini sanan TTK yönetimi de ne kadar büyük bir hata yaptığını bu süreçte görmüştür. Açıkça görülüyor ki; taşeronlaştırma uygulamasından çalışanlar, şirket, TTK, Zonguldak ve Türkiye zarar görmüştür. Taşeron şirkler de bekledikleri gibi kazançlı çıkmamıştır.

* Tüm uyarılara rağmen yaşan faciaya karşı tepkilerinin sa-dece basın açıklaması ile sınırlı kalmayacağını belirten Baş-kan Muslu, 26 Mayıs sabah vardiyasında tüm işyerlerinde madencilere bilgilendirme toplantıları yaparak bildiri okunacağını ve 1 saat iş bırakma eylemi gerçekleştireceklerini belirten Muslu, grizu faciasında şehit olan 30 kişinin ailesine 5'er bin TL maddi yardımda bulunulacağını vurguladı.

TTK Karadon Müessesesi Kilimli İşletmesinde 17 Mayıs Pazartesi günü -540 kodunda meydana gelen grizu faciasında 30 maden işçisinin hayatını kaybetmesi nedeniyle başsağlığı dileyerek açıklamasına başlayan GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, meydana gelen facianın madenciler başta olmak üzere tüm Zonguldak'ı ve ülke insanını derin bir üzüntüye boğdunuğunu belirtti.  Kaza anından itibaren Türkiye'nin dört bir yanından ve yurt dışından arayan, bilgi alan, acımızı paylaşan, başsağlığı dileyen tüm kesimlere, Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'e, genel kurulda Zonguldak'a dikkat çeken Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na Muslu teşekkür etti. Facianın teknik raporunun henüz açıklanmadığı, kaza yerini gören ve inceleyen arkadaşların çeşitli varsayımlarda bulunduğunu bu düşüncelerin de basında yazılıp çizildiğini belirterek, bu tartışmaya girmeyi doğru bulmadığını belirten Muslu, "Bizim teknik elemanlarımız da gidip kaza yerini görüp inceleyecekler. TTK başta olmak üzere devletin ilgili kurumları da inceleyip raporlarını hazırlayacaklar" dedi.

BİZDE TESPİT ETTİK
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu adına 21 Mayıs 2010 günü yapılan basın açıklamasında, çalışan işçilerde gaz maskesi bulunmadığı, gaz izleme sistemi bulunmasına rağmen bu sistemin erken uyarı sistemi ile desteklenmediği, kurum ve ilgili Bakanlıklar tarafından yapılması gereken denetimlerin yeterli olmadığı, cümlelerine yer verildiğini GMİS olarak bu tespitleri kendilerinin de yaptığına dikkati çeken Muslu, "Grizu faciasının meydana geldiği Karadon Müessesesi -540 kodunda bir taşeron şirket çalışıyor. Şirket bünyesinde yaklaşık 120 eleman bulunuyordu. Yeni Servis Kuyusu Bağlantı Galerileri ve Su Atım Tesisleri ile eksi 540 Katı Hazırlık Galerisi hazırlama işi 22 Haziran 2005 tarihinde anılan şirkete verildi. 19 Temmuz 2005 tarihinde işe başlandı.
Verilen ek süre ile birlikte işin tamamının Kasım 2010 tarihinde bitirilmesi planlanmıştı. Mart 2010 sonuna kadar geçen 57 aylık süre içinde şirket işin yüzde 69.7'ini tamamlayabildi. Verilen ek süreyle birlikte toplam sürenin yüzde 87.7'si bitmesine rağmen toplam işin ancak yüzde 69.7 si tamamlanabildi" sözlerine yer verdi.

TALEBİMİZ KABUL GÖRMEDİ
TTK bünyesinde yeraltında hazırlık işlerinde çalışan 3 taşeron şirketin bulunduğunu, yeraltındaki ilk iş'in, Kozlu Müessesesinde 2004 yılı Ağustos ayında verildiğini ve buna GMİS'in yeraltında taşeron sokma düşüncesi gündeme geldiğinde de şiddetle karşı çıkıldığını belirten GMİS Genel Başkanı Muslu, 2004 yılı Şubat ayında başlayan bu tartışmanın Kozlu'da ilk işin verildiği 2004 yılı Ağustos ayına kadar sürdürüldüğüne vurgu yaptı. TTK yönetimi ve siyasi iktidar çevrelerinin, işçi açıkları, yeterli hazırlıkların kalmaması, maliyetlerin daha da düşürüleceği gibi çeşitli gerekçeler öne sürülerek hizmet satın alınması düşüncesini savunduğunu, IMF'nin izin vermemesi nedeniyle kamuya işçi alınamadığı için, başka kurumlarda olduğu gibi, TTK'da da böyle bir yol seçildiğini belirten Muslu konuşmasında şu görüşlere yer verdi. Bizim, işçi açıklarının giderilmesi talebimiz kabul görmedi. Kozlu'dan sonra Karadon'da da taşeron şirkete yeraltında iş verilmesi tartışmaları başladı. Aynı süreç içinde bu işin yanlış olduğu uyarılarımızı sürdürdük.
Karadon'da verilecek işin kapsamını ve doğabilecek zararları bildiğimiz için bu çalışmaların, eğitimli ve işinde uzmanlaşmış kendi personelimiz tarafından yapılabileceğini her fırsatta vurguladık. Bu süre içerisinde bilirkişi raporuyla Kozlu'da yeterli randımanın alınamadığını ve işlerin taahhüt edildiği gibi yapılamadığını ispatladık.

AYDA 71 METRE REKORU
Bu dönemde TTK bünyesinde Karadon'da bu işi yapan arkadaşlarımızdan oluşturulan bir ekip ile ayda 71 metreyi aşan ilerleme yapılarak rekor kırıldı. TTK çalışanlarının ayda 25-30 metre ilerleme yaptığı iddialarının doğru olmadığı ispatlandı. Ancak buna rağmen ekibimiz dağıtıldı ve işimiz özel şirkete verildi. Bunun üzerine, 23 Haziran'da Karadon Müessesesi'nde çalışan arkadaşlarımız eylem başlattı. Taşeron firmanın çalışanları ocaklara sokulmadı. Dönemin Valisi Yavuz Ermen de müesseseyi ziyaret ederek madenci arkadaşlarımıza açıklamalarda bulundu. Polisiye tedbirler alındı ve sonrasında 19 Temmuz 2005 tarihinde şirket işbaşı yaptı. Yeraltında hazırlık işlerinin taşeron şirkete verileceği düşüncesi gündeme geldiği andan itibaren bu süreci size kısaca özetlemek istiyorum.

15 NİSAN 2004
Yönetim Kurulu; "TTK kendi hazırlıklarını kendisi yapmalıdır" başlığıyla bir basın açıklaması yaptı. TTK'nın 160 yıllık bir kurum olduğu vurgulanan; işçisi, mühendisi tüm çalışanlarıyla artık bu işte uzmanlaştığı belirtilen açıklamada, hazırlık işlerinin neden aksadığı ya da aksatıldığı madde madde sayılarak şu ifadelere yer verilmişti; "Kurum adına kazanç yoktur ama risk çoktur… Sonuç olarak yapılan anlaşma ile süresi içinde bitirilmesi istenilen işin çeşitli nedenlerden ötürü istenilen metraja ulaşılamaması durumunda İş Güvenliği ve Sağlığı yönünden ödün verilmesi ihtimali yüksektir. Özel sektör çalışma mantığında; Pilot, Degaj sondajlarının yapılmaması ilgili mevzuatın ön gördüğü ekipmanların çalıştırılmaması vs. termin planının yürümesi için uygun bir yöntem sayılabilir. Ayrıca aylık termin gerçekleşmemesi durumunda Müessese yönetimince yapılacak faaliyetlerde aksama meydana gelmesi kaçınılmazdır. Kurum adına yüklenici firma iş ve işlemlerini denetlemeye mezun kişiler yapılan tüm işlerden sorumlu değillerdir. Sorumluluğun bire bir verilmediği yerlerde madencilik sektöründe, literatürde olmayan, dünyada eşi görülmeyen vahim iş kazalarıyla karşılaşılması mümkündür".

22 NİSAN 2004
"Hazırlık ihalesinden vazgeçmeli ve TTK'ya işçi alınmalı" başlığıyla yapılan açıklamada şu görüşlere yer verilmişti; "Sendikamız tarafından daha önce kamuoyuna açıklandığı gibi bu uygulamadan Kurumun ekonomik bir kazancı da olmayacaktır. Aksine bugünkü maliyetin biraz daha üzerine çıkılacak ve ihaleyi alan şirket, bugünkü TTK işçisinden daha düşük ücretli işçi çalıştırarak, işgüvenliğinden ödün vererek ve malzemeden yapabileceği tasarrufla para kazanmaya çalışacaktır. Ama bugüne kadar olmayan bir uygulamayla yeraltında farklı şartlarda insanlar çalıştırılarak mevcut üretim kültürüne uymayan bir ortam yaratılacaktır. İnsani boyutu düşünülmeyen bu uygulamanın Kurumda çalışma barışını bozması kaçınılmazdır".

11 TEMMUZ 2005
1725 sayılı Genel Maden-İş Gazetemizde Karadon'da taşerona iş verilmesi düşüncesine karşı yapılan eylemlere yer verilmişti. Dönemin Genel Başkanı, işçi arkadaşlarımıza bilgi verirken şu noktalara dikkat çekmişti; "Madencilik farklı bir kültürdür. Yeraltındaki ocaklarda köy köy çalışılır. Arkadaşları için canlarını tehlikeye atarlar. Derleme toplama taşeron işçileriyle, bizim geleceğimizle oynamak istiyorsanız, aklınızı başınıza devşirin, madencilerle oynamaya kalkmayın". "Biz gelişmeleri dikkatle izliyoruz. Eğer işçi arkadaşlarımıza en küçük bir zarar gelirse ve bu yanlış uygulamada ısrar edilirse, tüm havza çapında demokratik tepkimizi ortaya koyacağız". Dönemin Genel Başkan Yardımcısı da, eylemdeki işçi arkadaşlarımıza hitaben yaptığı konuşmada; Yeraltında bilginin, tecrübenin, disiplinin ve düzenin önemine dikkati çekerek "Biz anlattık anlamadılar, buradan yükselen sizin sesinizle durumun ciddiyetini kavrayacak ve gerçeği göreceklerdir" ifadelerini kullanmıştı.
Ancak eylem işi durdurmaya yetmedi ve ısrar eden yöneticiler işi taşerona verdiler.

DİKKATE ALINMALI
17 Mayıs 2010 tarihinde Karadon'da taşeron şirketin çalıştığı -540 kodunda yaşanan facianın geleceğini, daha işin başında söylemişiz. Bu nedenle biz bu olaya kaza demekten imtina ediyoruz ve dikkat ettiğiniz gibi baştan beri bir faciadan bahsediyoruz. Buradan bir kez daha uyarıyoruz; Yeraltında yürümek için bile bir eğitim gerekir. Çünkü her işyerinin ve çalışan herkesin bir şekilde birbiriyle bağlantısı vardır. Yapılabilecek en küçük bir hata, o bölgede, hatta yol ve hava akımı itibariyle birbirlerini etkileyen kilometrelerce mesafede çalışan insanların hayatını doğrudan etkileyebilmektedir. Bu nedenledir ki 160 yıllık tecrübeye sahip olan bu kuruma işçi alınırken çok dikkatli davranılır. Eğitim işe alınırken başlar ve çalışma süreci içinde periyodik olarak devam eder. Yedeklik, ustalık gibi yılları kapsayan süreçler yaşanır. Teknoloji izlenir, yatırımdan kaçınılmaz, işçi sağlığı ve işgüvenliği herşeyin önünde gelir. Çünkü yaşanılan tecrübeler; önlemenin ödemekten daha ucuz olduğunu göstermiştir. Oysa özel sektör mantığının en belirgin özelliği, öncelikle kar etmektir. Ama yeraltı madenciliği uzun vadeli yatırımlar gerektiren ve sabır isteyen bir iştir.  Zaten bölgemizdeki jeolojik yapı nedeniyle bu sektör çok da kârlı değildir. Hizmet satın alma işlerinde de özel sektörün kar mantığını yadırgayamayız.

TAŞERON FARKLIDIR
Rödevanslı sahalar ile taşeron şirketlerin konumu farklı. Rödevanslı sahalar, TTK'nın denetiminde ve kontrolünde olmasına rağmen bağımsız işyerleridir. Ama taşeron şirketler öyle değil. TTK çalışanlarının güvenliğini doğrudan etkileyecek sahalarda çalışıyorlar. Aynı kuyudan iniliyor, aynı hava teneffüs ediliyor. Yaşanan facianın olduğu bölgede meydana gelen göçük, bu facianın çok daha büyümesini engellemiştir. Burada önemle belirtmek isterim ki, halen TTK bünyesinde yeraltında çalışan 3 şirket de ilk kez madencilik sektöründe iş yapıyor. Şirketlerin asıl işi inşaatçılık. Nitekim biz, Kozlu ve Üzülmez'de Sendika olarak örgütlendik ve çalışanları sendikamıza üye yaptık. Kozlu ve Üzülmez'de çalışan şirket ise inşaat şirketi olduğunu belirterek yetkimize itiraz etti. Sendikamızın maden işkolunda örgütlü olduğunu hatırlattı. Kozlu ve Üzülmez'de Taşeron şirket ile Toplu iş sözleşmesi yetkisi için mahkeme sürecindeyiz. Tünel ve metro çalışması ile yeraltı madenciliğindeki galeri işlerini aynı görenler, umarız bu facia sonrasında ne kadar büyük yanlış yaptıklarını anlamışlardır. Söz konusu şirketlerin taahhüt ettikleri işlere baktığımızda aradan geçen zaman ile orantılı olarak işlerini yapamadıklarını ve son derece düşük verimle çalıştıklarını görüyoruz.

VERİMLİ SÜRMELİ
Türkiye daha fazlasını üretmek zorunda ve bu işi de biz yapıyoruz. Ama bu şekilde üretmeye devam edemeyiz. İş sağlığı ve güvenliğinden taviz veremeyiz. Bu sektör kar mantığını öne çıkarabileceğiniz sektör değildir.  Ama vazgeçebileceğimiz bir sektör de değildir. Çünkü diğer sektörlerin temel girdisidir. Ve ülkemizi adına bu sektörlerin güvencesidir. Taşkömürünün karı enerjide, enerjinin karı diğer sektörlerdedir. Taşkömürünün karı demir-çeliklerde, demir-çeliklerin karı diğer sektörlerdedir. Enerji santralının ve demir-çelik fabrikalarının Zonguldak'ta olmasının sebebi bu sektörlerin birbirleriyle bütünlük arz etmesindendir.  Biz Zonguldak'ın TTK'ya, Türkiye'nin Zonguldak'a ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Ve bu ilişkilerin en sağlıklı ve en verimli şekilde sürmesi için çalışıyoruz.

İŞ BIRAKILACAK
Tüm uyarılarımıza rağmen yaşanan bu faciaya karşı tepkimiz basın açıklamasıyla sınırlı kalmayacak. 26 Mayıs 2010 tarihinde sabah vardiyasında tüm işyerlerimizde madenci arkadaşlarımıza bilgilendirme toplantıları yapacak ve bir bildiri okuyacağız. 30 şehidimizi rahmetle anacak ve 1 saat iş bırakma eylemi yapacağız. Bu eylemimize Türk-İş Genel Başkanı Sayın Mustafa Kumlu ile Yönetim Kurulu da destek verecek. Grizu faciasında şehit olan 30 arkadaşımızın ailelerine Türk-İş ve Sendikamız adına 5'er bin TL maddi yardımda bulunacağız.