SANAT DÜŞMANLIĞI: Sanata ve sanatçıya yönelik düşmanlık sağ iktidarların benimsediği bir politika. Bu politika AKP iktidarlarında ise doruk noktasına ulaşmış durumda. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, eski Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Murat Sesli’nin yaptıkları da sanat düşmanlığının yalnızca iki çarpıcı örneği, tabii Başbakan’ın Kars’taki heykelin kaldırılması için gerekli kararı bir şekilde çıkartmayı başarmış olması da o kadar.

SANAT İÇİN ÖNERİ: Zonguldak Belediyesi bu beton yığınının üstüne betondan bir park yapma uğraşı içerisinde. O alanda yanılıp da oturacak olanın seyredebileceği, derelikten çıkmış dere içindeki her türlü atık yanında (arada bir uğrarlarsa o da) martılardan ibaret; tabii, teneffüs edeceği ağır pis koku da cabası...(Belediye Başkanlığı Binası'nın artezyeni de aynı alana akıyor hala). Hani, diyorum ki; sanatçılar ve de kadınlarımız cefakardır, çilelere dayanıklıdır, kolay kolay pes etmezler... Park diye düşünülen bu alanın bir bölümü Zonguldaklı sanat emekçilerine, bir bölümü de kadınlarımıza ayrılsa; onlar için makul büyüklükte kapalı üretme-sergileme üniteleri yapılsa çok mu kötü ya da gereksiz olur..? Suni park yaratmak yerine, insanların birbirleriyle iletişim kurduğu, dayanışma sergilediği bir canlı yaşam alanı olsa, daha iyi olmaz mı..?

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Zonguldak il Başkanı Sami Baykut yazılı bir açıklama yaparak, sanat ve sanatçıya olan bakışı eleştirdi.
Baykut  “AKP hükümetleri ülkenin temel sorunlarını bir tarafa bırakarak sanatla ve sanatçılarla uğraşıyorlar. Bunun son örneği Kars ilinde yörede yaşayanların ve idarecilerin oluru ve istemi doğrultusunda heykeltıraş Mehmet Aksoy’a yaptırılan heykeli Başbakan Erdoğan’ın “ucube” olarak nitelendirerek derhal yıkılmasını talep etmelidir” dedi ve açıklamasına şöyle devam etti:
“Faşizmde kültürün ve sanatın yeri yoktur. Başbakan Erdoğan’ın düşünce babında da olsa ağzından çıkardığı bu sözler “faşizm” ideolojisini halka yaymak ve benimsetmek amacı taşıyor. Bunlar, Türkiye Taş Kömürü Kurumu’na (TTK) eski lavuar Alanı’nda Zonguldak Yerel Meclisi adına Şair-Yazar Osman Günay tarafından okunan basın açıklamasının bir bölümü. 8 yıllık iktidarları döneminde eğitimden sağlığa kadar her alanda halkın değil, sermayenin yanında olan AKP hükümetleri “Torba Yasa” ile emekçilere dayattığı yeni kölelik sistemiyle yetinmeyip, sanata ve sanatçıya da var gücüyle yüklenip susturmaya-yok etmeye çalışmaya devam ediyor.
Sanata ve sanatçıya yönelik düşmanlık sağ iktidarların benimsediği bir politika. Bu politika AKP iktidarlarında ise doruk noktasına ulaşmış durumda. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, eski Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Murat Sesli’nin yaptıkları da sanat düşmanlığının yalnızca iki çarpıcı örneği, tabii Başbakan’ın Kars’taki heykelin kaldırılması için gerekli kararı bir şekilde çıkartmayı başarmış olması da o kadar.
Osman Günay, Zonguldak’ın yetiştirdiği sanatçılardan yalnızca bir tanesi. Onun gibi, emekten yana onlarca-yüzlerce sanatçı yetişti bu kentte; neredeyse yok denecek düzeydeki olanaklarına rağmen hala da yetişmekte. Zonguldak, Halkevleri geleneği tohumlarının ilk atıldığı kentlerin başını çekiyor. Yazarı, çizeri, rölyef-yontu ustaları, bestekarları, müzisyenleri ve daha niceleri yetişmiş bir kent Zonguldak. Yerel el sanatlarından, folkloruna değin zengin bir mirasa sahip. Ulusal-uluslararası bazda düzenlenen festival ve yarışmalarda ödül almış yapımcı-yönetmenlerimiz, şairlerimiz, öykü yazarlarımız, fotoğraf sanatçılarımız var. Yıllardır yerel yönetimlere ve kent yönetimine, bıkmadan-usanmadan yapılan başvurulara rağmen elle tutulur-dişe dokunur bir destek görememiş bir emekçi kitle sanatçılar. AB’ne girme palavralarının ayyuka çıktığı, AB fonlarından birilerine milyonların akıtıldığı bir dönemden geçiyoruz ama Zonguldaklı sanatçıların eserlerini üretebilecekleri ve sergileyebilecekleri ve de giderek, yaşamlarını sürdürebilmek için üç-beş kuruşluk geliri elde edebilecekleri bir mekan yok ne yazık ki… Ülkemizin birçok kentinde sanatçılar için uygun mekanlar kurulmuş durumda; hem de öyle kıyıda-köşede, ücralarda değil, kentlerin en işlek köşelerinde. Üstelik bununla da yetinmeyen yerel yönetimler, kadınları da unutmamışlar. Onlara da alt yapısını düzenledikleri yerler tahsis etmişler. El becerilerini, yeteneklerini sergileyebilsinler, aile bütçelerine az da olsa kimseye avuç açmadan katkıda bulunabilsinler diye.
Kentimizin yerel yönetimi CHP’nin elinde. Her fırsatta AKP’den farklı olduklarını, emeğe saygılı olduklarını iddia edenler, söylemlerini eyleme dökmek zorundadır artık. Her geçen gün nüfus, çalışma olanakları bazında kan kaybeden, göç veren bir kent konumundan çıkmanın yollarından birinin de yönetim kademelerindekilerin sanata ve sanatçısına verdiği önem ve değerden geçtiğinin unutulmaması gerekir. Tamam, eski lavuar Alanı ile ilgili girişimler, üretilen projeler olumludur ama; yetersizdir. Kentin bir bölümünü ihya edip geri kalanını kaderine terk etmek olsa olsa emperyal yapılanmalara hizmet etmektedir. Kentin her köşesi, özelikle tali duruma terk edilmiş yörelerin de canlandırılması, yaşam alanları olarak düzenlemeleri gerekmektedir. Kent merkezinde bir deremiz var. Eskiden insanların balık avladıkları, sandalların-motorların girebildiği bir dere iken; bakımsızlık ve yanlış uygulamalar sonucu, içinde kurbağa bile olmayan, çevreye lağım kokusu salmak başta olmak üzere pis bir görüntüden başka hiçbir özelliği olmayan bir dere. Ne yazık ki bu kentin yaşayanları olarak hepimiz suçluyuz o canlı derenin bu hale gelmesinden. Yeni Belediye Binası'nın tam karşısına denk gelen bölümünün üstü kapatıldı göğsüne bir sürü kazık çakılarak derenin. Uzunca bir süre atıl bekletildi, malum nedenlerle. Şimdilerde Zonguldak Belediyesi bu beton yığınının üstüne betondan bir park yapma uğraşı içerisinde. O alanda yanılıp da oturacak olanın seyredebileceği, derelikten çıkmış dere içindeki her türlü atık yanında (arada bir uğrarlarsa o da) martılardan ibaret; tabii, teneffüs edeceği ağır pis koku da cabası...(Belediye Başkanlığı Binası'nın artezyeni de aynı alana akıyor hala). Hani, diyorum ki; sanatçılar ve de kadınlarımız cefakardır, çilelere dayanıklıdır, kolay kolay pes etmezler... Park diye düşünülen bu alanın bir bölümü Zonguldaklı sanat emekçilerine, bir bölümü de kadınlarımıza ayrılsa; onlar için makul büyüklükte kapalı üretme-sergileme üniteleri yapılsa çok mu kötü ya da gereksiz olur..?
Suni park yaratmak yerine, insanların birbirleriyle iletişim kurduğu, dayanışma sergilediği bir canlı yaşam alanı olsa, daha iyi olmaz mı..? Maksat, iş yapar gibi görünmek mi, gerçekten hak edenlere hizmet mi..? Teklif bizden, takdir ve uygulama yerel yönetimden, kentin sorumlularından.
Umudumuz birilerinin insanlara yanınızdayız, arkanızdayız, destekliyoruz gibi arkası boş söylemlerden vazgeçip, ayakları yere basar bir şekilde, sanata ve sanatçıya ve de kadınlarımıza gerçekten değer verdiklerini göstererek bu öneriyi kabul edip yaşama geçirmeleri. Zonguldak'ın her geçen gün geriye gitmesinde sorumluluk almak istemiyorlarsa eğer.”