CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Süheyl Batum’dan Köşe Yazarımız Eyüp Bektaş’a mektup var.

SUSMAMALI-KORKMAMALI: Gerçek bir demokrasi, ancak güçlü ve özgür bir yerel basınla gerçek olur. Oysa, görüldüğü üzere iktidara yandaş olmayan, haksızlıkları, yanlışlıkları, yolsuzlukları dile getiren tarafsız basın susturulmak için  her türlü çaba sarf edilmektedir. Kendi dokunulmazlıklarından taviz vermeyenler, henüz basılmamış kitapları yazanlara dokunup, özgür düşünceleri demir parmaklıkların ardına hapsediyor,  sonra bir de demokrasiden bahsediyorlar.

 

Küresel medya araştırmalarında Türkiye’deki basının “yarı özgür” olarak görülüp son sıralarda yer aldığı günümüzde, basılmamış kitap yazarları da tutuklanıp cezaevlerine atılıyor. Gazetecilerin bu yıl içinde bir çok kez yürüyüş düzenleyerek basın özgürlüğünün içinde bulunduğu ağır koşullara dikkat çekmesinin de tutuklu gazetecilerin serbest  kalmasını sağlayamadı. Gazetecilerin notları, belgeleri, kitapları, araştırmaları suç delili olarak gösterildiği bir süreçten geçerken gazeteciler arasındaki dayanışma harekete her geçen gün büyüyor.

İşte böyle bir süreçte, CHP’nin Genel Başkan Yardımcılarından Prof. Dr. Süheyl Batum’un Köşe Yazarlarımızdan Eyüp Bektaş’a gönderdiği mesajda da bu vurguya yer verildi.

Batum’un Bektaş’a gönderdiği ileti şöyle:

  “Sayın Eyüp BEKTAŞ

  Değerli Dostum;  

  Genel Başkanım ve Cumhuriyet Halk Partisi ailesi adına, size sevgi ve selamlarımı sunuyorum.

              Basın ve ifade özgürlüğünün açıkça ihlali anlamına gelen tüm bu uygulamaları, neredeyse hergün bir yenisi eklenerek izliyoruz. Gazeteciler birer birer gözaltına alınıyorlar, tutuklanıyorlar ve iktidar bunlara açıkça göz yumuyor, destek veriyor.  Ancak bekledikçe, sustukça, korktukça durumun sizler açısından çok daha kötü sonuçlar doğurduğunu da izliyoruz beraberinde.

  Hatırlayacağınız üzere sizlere yazdığım ilk mektubumda, "Gazeteciler üzerinde yaratılan baskı, korku ve sindirme ortamını ortadan kaldıracak demokratik adımların atılmasını, ceza yasalarında köklü değişikliklerin, teknoloji olmak üzere, içinde bulunduğu sıkıntıları aşabilmesine yardımcı olmak ve her türlü destek ve teşvikle sizlere güç vermek, her iktidarın boynunun borcu olmalıdır” demiştim ve sizlerden bu noktada işbirliği, destek ve karşılıklı yardım rica etmiştim.

            Basın ve özellikle yerel basın Türkiye’nin olmazsa olmazıdır. “Gazeteciler milletimizin müşterek sesidir”. Gerçek bir demokrasi, ancak güçlü ve özgür bir yerel basınla gerçek olur. Oysa, görüldüğü üzere iktidara yandaş olmayan, haksızlıkları, yanlışlıkları, yolsuzlukları dile getiren tarafsız basın susturulmak için  her türlü çaba sarf edilmektedir. Kendi dokunulmazlıklarından taviz vermeyenler, henüz basılmamış kitapları yazanlara dokunup, özgür düşünceleri demir parmaklıkların ardına hapsediyor,  sonra bir de demokrasiden bahsediyorlar. Yandaş basının sesi daha güçlü çıkabilsin diye de, her türlü ihale verme yöntemleri, yayın, tanıtım, kitap bastırma hakkı da onlara tahsis ediliyor.

Oysa ki gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini ve bildiklerini samimiyetle “acaba başıma bir şey gelir mi” korkusu yaşamadan yazmalı ve halka ulaştırmalıdır.

Ayrıca bu sektör ancak,  resmi ilan pastasından yeterince pay alabilirse ayakta durabilir.  Bizler, CHP olarak, bu payın adil bir şekilde dağılmasını ve basınımızın hizmetine sunulmasını ve yapılan haksızlıkların tümünü giderip, hepinizin eşit şartlarda, korkmadan, özgürce çalışmasını sağlayacağımıza söz veriyoruz.

Birlikte el ele, yaşanan bütün bu sorunları birlikte aşacağız, bundan hiç kuşkum yok. Bu düşüncelerle siz değerli dostuma kolaylıklar diliyor, sevgi ve saygılarımı iletiyorum.”