Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekili ve MYK Üyesi Ali Koçal, 12 Eylül’de yapılacak referandum öncesi mahalleleri gezerek vatandaşları ‘Neye Hayır’ denilmesi gerektiğini anlatıyor.

CHP Milletvekili Ali Koçal beraberinde İl Başkanı Osman Yayla, Merkez ilçe Başkanı Tarık Coşkun ve partililerle birlikte önceki akşam iftar saati sonrası, Yeşilmahalle, Bağlık, Yeni Mahalle, İnağzı ve Kapuz mahallelerinde vatandaşlarla sohbet ettiler.

12 Eylül’de yapılacak referandumun vatandaşa hiçbir katkısının olmadığını hatırlatan Milletvekili Ali Koçal, Türkiye’nin 8 yıldan beri iyi yönetilmediğini, işsizlik ve yoksulluğun arttığına dikkat çekerek, vatandaşlara referandumda sandığa gitmelerini önerirken, referandum konusunda bilgiler verdi.

Bir zamanlar Zonguldak’ın Karadeniz’in Almanya’sı olduğunu belirten Koçal, bu iktidar döneminde özellikle TTK’da kömür üretimi ile birlikte işçi sayısının da önemli ölçüde düştüğünü kaydetti.

CHP Zonguldak Milletvekili Ali Koçal, şunları söyledi.

“TÜRKİYE’NİN GELDİĞİ NOKTA İYİ DEĞİL”

“12 Eylül’de sandık başına gideceğiz. Her yurttaşın seçimlerde oy kullanma görev ve sorumluluğu vardır. Mutlaka herkesin sandık başına gitmesi gerekiyor önce bunu söyleyelim. Sandık başına gittiğimizde siyasi düşüncesi elbette herkesin vardır ama siyasi düşünceye pek fazla bakılmaksızın bu referandumlarda, bu milletvekilliği veya belediye seçimi değil Anayasa değişikliğine yönelik bir referandum, bu referandumda her hangi bir partili kendi partisinin aldığı karara belki uymayabilir böyle bir zorunluluk yok. Ancak, Türkiye’nin geldiği nokta iyi bir nokta değil. Biz şu anda Cumhuriyet Halk Partisi olarak Ana Muhalefet partisiyiz. Bizim görevimiz denetim yapmaktır. Bir tarafta Türkiye’yi yöneten iktidar var, diğer tarafta da muhalefet var. İktidar kendi görevini yerine getirecek, muhalefet de kendi görevini yerine getirecek. Biz gördüğümüz eksiklikleri, yanlışları, doğruları sizinle paylaşma görevini yerine getirmek zorundayız. Eğer bunu yapmazsak iktidarlar gibi biz de eksik yapmış oluruz. O nedenle bu denetim görevinden hareketle, biz muhalefet olarak bu ülkenin iyi yönetilmediğini sizinle paylaşmak durumundayız.

“İŞSİZLİK VE FAKİRLİK HAT SAFHAYA GELDİ”

Hepimiz yaşıyoruz, birlikte görüyoruz. İşsizlik ve fakirlik hat safhaya geldi Türkiye’de. Hatta işi olanların büyük bir bölümü işlerini de kaybetti. Hepiniz düşünebilirsiniz dün ne idik bugün ne olduk. Yani evimize dün mü daha çok para giriyordu, bugün mü daha çok para giriyor. İhtiyaçlarımızı dün giderebiliyor muyduk, bugün nasıl giderebiliyoruz. Çocuklarımız iş sahibi olabildi mi, olamadı mı? Veya çocuklarımız Zonguldak’tan göç etti mi, etmedi mi? Başka illerde boğaz tokluğuna çalışıyor mu,  çalışmıyor mu? Bunlara bir bakmamız gerekiyor. Ben burada şimdi Türkiye’nin bugün bütün varlıklarının satıldığını, Türkiye’nin hatta topraklarının satıldığını, Türkiye’nin bölünmek, parçalanmak istendiğini, Türkiye’nin zayıflatılmak istendiğini, Türkiye’nin, Türkiye dışından yönetilmek istendiğini söylemiş olsam ve bunları açıklamaya kalksam günlerce sürer. Yani Türkiye’deki Cumhuriyet dönemi boyunca elde ettiklerimiz, millet olarak kazançlarımızın hepsini yitirdik. Aklınıza gelebilecek her şey satıldı. Bunlar yetmiyormuş gibi borcumuz iki kat daha arttı. Yani bu hükümet görevi devralırken, 220 milyar dolar olan borcumuz, şimdi 500 milyar doları aştı. Bizden sonra gelecek en az 3 nesil şu anda borçlu vaziyettedir. Elbette hükümetlerde küçük aile gibidir sürekli borçlanarak evinizi yönetemezsiniz mutlaka üretim yapmamız gerekiyor. Mutlaka gelirlerimizi artırmamız gerekiyor. Gelirlerimizi artırırsak dışarıya karşı olan bağımlılığımızı azaltmış oluruz. Çocuklarımız da iş sahibi olur. Bu imkanlarımız var mıdır? Yani gelirlerimizi artırabilir miyiz? Evet artırabiliriz.

“ZONGULDAK KARADENİZ’İN ALMANYASI’YDI”

Her zaman söylüyoruz, belki tekrar olacak ama Zonguldak özellikle Karadeniz’in Almanya’sıydı Türkiye’nin dört bir yanından insanlarımız vardı. Hala da buraya yerleşmiş artık Zonguldaklı olmuş Türkiye’nin dört bir yöresinden insanlarımız var. Niye geldi bu insanlarımız, niye yerleştiler. Çünkü Zonguldak üretim yapan bir şehirdi. Zonguldak’ta işsiz yoktu, Zonguldak’ta geçim seviyesi daha yüksekti bugüne göre. Üretiyorduk. Ne üretiyorduk kömür üretiyorduk. Ürettiğimiz kömür satılıyordu ve bundan hem bölgemiz yararlanıyordu, hem devletimiz ülkemiz yararlanıyordu. Şimdi bu üretim bu iktidar döneminde iyice düştü. İşçi sayısı da iyice düştü. Dolayısıyla bir şey üretmediğiniz zaman, yani kömür üretimi düştüğü zaman herkesin de geliri azalmış oldu. Çocuklarımız kömür işletmelerinde çalışmadığı için de başka yerlere göç etmeye başladılar. Zonguldak’ın nüfusu azaldı, köylerde kimse kalmadı böylece fakirleşmiş olduk ve okuyan çocuklarımız da iş bulamaz oldu, üniversite mezunlarımız bile iş bulamıyorlar. Oysa ki, biz çocuklarımızı daha iyi iş imkanı olsun, dana iyi yaşasın diye okuttuk. Ama diyor ki, Başbakan ‘üniversite mezunu olmak illa iş bulmak anlamına gelmiyor’ küçümsüyor işi. Bırakın bunu, sadece onlar mı işsiz olan etrafımıza baktığımızda bir sürü işsizimiz var. Artık Zonguldak’taki emeklilerimiz kendilerine bakabilme imkanından uzaklaşmışlardır. Hem çocuklarına bakıyor, yetmiyor torunlarına bakıyorlar. O kadar da gelirleri yok, onlarda aldıkları maaşı kıt kanaat çocuklarıyla, torunlarıyla harcamaya çalışıyorlar.

“BU REFERANDUM KİMSENİN SORUNUNU ÇÖZMÜYOR”

İşin özeti şu; Türkiye iyi yönetilmiyor işsizlik arttı. Yoksulluk arttı. Herkes nerede ise muhtaç duruma geldi. Eskiden fitre vereceğimiz zaman fitre verecek adam arıyorduk. Kurbanlarda kurban keseceğimiz zaman kurbanı dağıtacağımız kimse arıyorduk daha yakın zamana kadar. Şimdi fitre verilebilecek bir sürü insan var emekliler dahil. Kurban eti verilebilecek bir sürü komşumuz var. Biz bunu öncelikle Zonguldak olarak hak etmedik. O nedenle önümüze gelen bu referandum hiç kimsenin sorununu çözmüyor. Bu Anayasa değişikliği, ne emeklilerin maaşını artırıyor, ne işsizlere iş buluyor, ne üniversite mezunlarına iş buluyor ne de üniversiteye gidecek olan çocukların okuması için bir imkan sağlamıyor. Vatandaşın hiçbir sorununa çare bulmuyor. Hiçbir soruna yönelik bir çözüm değil bu. Tek bir çözümü var bunun. Bu Anayasa değişikliğinin başta Başbakan olmak üzere onun yandaşlarına bir faydası var. O da şudur. Kendilerini kurtarmak amaçlı konulan iki madde vardır. O iki maddeyi geçirmek için 24 madde daha koydular, yani 26 madde yaptılar. O 24 madde olabilir de bizim zaten onlarla ilgili bir çekincemiz yok. Diğer maddelerin arasında, kendilerini ileride hapse atılmalarını, mahkum olmalarını önlemek için bir Anayasa değişikliği yapılacak. Peki ne alaka onlar niye mahkum olacaklar, niye mahkemelere gidecekler. Çünkü memleketi 8 yıldır yönetenler çok büyük yolsuzluklar yaptılar. Memleketi sattılar, kalpazanlık yaptılar, evrakta sahtekarlık yaptılar, sahte fatura düzenlediler ve kanunsuz işler yaptıkları için mutlaka yargılanacaklarını biliyorlar. Bu yargılanma sonucunda hüküm giymemek için Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK’nın yapısını değiştirip kendilerine göre insanların oraya atanmasını sağlamak amaçlı yapıyorlar. Bu yaptıkları işle sonuçta Türkiye’mize 150 milyon dolara mal oluyor, bu 150 milyon dolarla birçok emeklilerimizin sorunu çözülebilirdi,  esnafımızın sorunu çözülebilirdi, köylümüzün ürünü para ederdi. Çocuklarımıza yurt yapma imkanı olabilirdi veya yollarımız yapılabilirdi. Bunlar şimdi yapılamıyor niye çünkü referandum yapılacak, dünyanın parası harcanacak. Bu devletin kasasından çıkacak olan bir de partilerin kasasından çıkacak olanlar var. Gündemimiz aslında bu değil. Gündemimiz açlık ve işsizliktir. Bunu ortadan kaldırıp cilalayıp önümüze yeni bir durum getirdiler. Bununla beraber bizi oyalıyorlar ve bu referandumun sonunda eğer evet çıkarsa bunların eli daha da güçlenmiş olacak bu korku imparatorluğu daha da bir şekil almış olacak, artarak devam edecek bunlar amaçlarına ulaşma noktasında daha agresif işler yapabileceklerdir. Esasen bunun altında yatan Türkiye’nin bölünmesi parçalanması, zayıflatılması ve Türkiye’nin bağımsızlığının ortadan kalkmasının sağlanmasıdır. Yeni bir anlayış, yeni bir sistem ortaya koymaktır bunların amacı. O nedenle bu referandumda görevimiz son derece önemli. Hepimiz geleceğimizi düşünmek mecburiyetimiz vardır. Bunlara bir kırmızı kart gösterme mecburiyetimiz vardır. Bizim oyumuzun rengi ‘Hayır’dır. Hayır oy pusulasında kahverengidir. Kahvenin kırk yıl hatırı vardır, yani Hayır’a basıldığı zaman ondan kırk yıl faydalanacağız demektir.”

Gittiği mahallelerde vatandaşların yakın ilgili ile karşılanan CHP Zonguldak Milletvekili Ali Koçal ve partililer vatandaşların sorunlarını dinlerken, vatandaşların büyük çoğunluğunun mevcut hükümetin uygulamalarından memnun olmadıkları gözlendi.