KESK, dört konfederasyonun 22 Şubat'ta aldığı karara uyarak, 26 Mayıs'ta tam gün greve gitme kararı aldı. Yurt genelinde olduğu gibi, Çaycuma'da greve çıkacak olan KESK üyeleri, 26 Mayıs Çarşamba günü saat 13.00'te Çaycuma Çarşı Meydanı'nda toplanacaklar.
Konuyla ilgili açıklama yapan Eğitim-Sen Çaycuma Temsilcisi İsmet Akyol, 26 Mayıs grevinin 12 talebi olduğunu bu taleplerden ikisinin Zonguldak'ta 30 maden işçisinin ölümüyle bugün çok daha fazla önem kazandığını belirterek, "Bu taleplerden biri, iş güvenliğinin standartlarının yükseltilmesi ve iş cinayetlerinin önlenmesidir. İkincisi taşeronluk sistemine son verilmesidir. Madenlerdeki ölümleri 'kader' olarak gören Başbakana 26 Mayıs'ta greve çıkarak yanıt vereceğiz.  26 Mayıs Grevini madenlerde ölen işçilere adıyoruz. Tüm emekçileri, emek dostlarını ve demokrasi güçlerini 26 Mayıs Çarşamba günü greve çağırıyor ve saat 13.00'te Çaycuma Çarşı Meydanı'nda toplanmaya çağırıyoruz. KESK olarak söz verdik, sözümüzde duruyoruz ve 26 Mayıs'ta grevde olacağız" dedi. 
26 Mayıs greviyle ilgili olarak İşyeri çalışmalarını hızlandırdıklarını belirten Akyol açıklamasında şöyle dedi;
"Bilindiği gibi Türk-İş, DİSK, KESK ve Kamu-Sen Genel Başkanları tarafından Tekel işçilerine destek vermek amacıyla 22 Şubat 2010'da yapılan toplantıda, başta TEKEL işçileri olmak üzere çalışma yaşamına ilişkin 12 talep belirlenmiş ve Hükümet'in bu öncelikli talepleri karşılamaması durumunda 26 Mayıs'ta 'üretimden gelen gücün kullanılacağı genel bir eylem' yapma kararı alınmıştı. Bugün gelinen noktada Konfederasyonumuz KESK, bu söze sadık kalarak, 26 Mayıs'ta grevde olacaktır. 26 Mayıs Grevin 12 talebi vardır ve bu taleplerden iki tanesi Zonguldak'ta 30 maden işçisinin ölümüyle bugün çok daha fazla önem kazanmıştır. Bu taleplerden biri, iş güvenliğinin standartlarının yükseltilmesi ve iş cinayetlerinin önlenmesidir. İkincisi taşeronluk sistemine son verilmesidir. Ölümlere neden olan taşeronlaştırma, özelleştirme, esnek çalışma, sendikasız çalıştırma gerçeğini gizleyerek; madenlerdeki ölümleri 'kader' olarak gören Başbakana 26 Mayıs'ta greve çıkarak yanıt vereceğiz. 26 Mayıs Grevini madenlerde ölen işçilere adıyoruz.  Grizu patlamaları, göçükler kader değildir. Hepsi özelleştirme, taşeronlaştırma sisteminin bir sonucudur. 26 Mayıs eyleminin başlıca amacı 4/C uygulamasına son verilmesidir.
22 Şubat'ta yapılan toplantıda Konfederasyonlar acil ve öncelikli taleplerini; 'Başta 4-C olmak üzere güvencesiz, kuralsız, esnek tüm istihdam uygulamalarından vazgeçilmesi; iş güvencesinin sağlanması; 'kiralık işçilik' düzenlemesinin gündemden çıkarılması; çalışma hayatını düzenleyen yasaların ILO ve AB normlarına uyarlanması; Çalışanların örgütlenmesi önündeki engellerin kaldırılması; Kamu çalışanlarına grevli, toplu iş sözleşmeli sendika hakkının güvence altına alınması' olarak belirlemiştir.
Bu ülkenin emekçileri olarak sözümüz var, TEKEL direnişçilerine sözümüz var, işsizliğe, güvencesizliğe, örgütsüzlüğe boyun eğmeyeceğiz. Sözümüzü grevle ifade edeceğiz; 26 Mayıs'ta üretimden gelen gücümüzü kullanacağız. Emek, barış ve demokrasi mücadelemizi yükselteceğiz!  Tüm emekçileri, emek dostlarını ve demokrasi güçlerini 26 Mayıs Çarşamba günü greve çağırıyor ve saat 13.00'te Çaycuma Çarşı Meydanı'nda toplanmaya çağırıyoruz." 
26 MAYIS GREVİNİN TALEPLERİ 
"Başta 4/C olmak üzere güvencesiz, kuralsız, esnek tüm istihdam uygulamalarından vazgeçilmesi ve bu alandaki yasal düzenlemelerin değiştirilmesi; iş güvencesinin çalışma yaşamında temel bir hak olarak uygulanması; Geçici işçiliği bir kölelik düzeni olarak yaygınlaştıran ve kamuoyunda 'kiralık işçilik' olarak bilinen düzenlemenin yasalaştırma girişimlerinden tümüyle vazgeçilmesi; Taşeronlaşma girişimlerine son verilmesi; Çalışma hayatını düzenleyen yasaların ILO ve AB normlarına uyarlanması; Çalışanların örgütlenmesi önündeki engellerin kaldırılması; Kamu çalışanlarının grevli, toplu iş sözleşmeli sendika hakkının güvence altına alınması; Gözden geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı'nın 5. ve 6. maddelerine konulan çekincenin kaldırılması; Kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldıracak her türlü yaklaşımdan vazgeçilmesi; İşçilere ait olan İşsizlik Sigortası Fonu'nun amacı dışında kullanılmaması; Kriz fırsatçılığı yapılarak emek haklarının gasp edilmemesi;
Asgari ücretin 'insanca yaşamaya yeterli ücret' olarak belirlenmesi; Çalışma hayatının sözleşme biçimleri, çalışma süreleri ve ücret yönünden insan onuruna yakışır iş temelinde düzenlenmesi için gerekenlerin yapılması; İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin iş cinayetlerini de önleyecek şekilde yasal güvenceye kavuşturulması; Sağlık hakkının temel insan hakkı kapsamında değerlendirilerek uygulamadaki katılım ve katkı payından vazgeçilmesi; Hükümetin çalışma hayatıyla ilgili tüm konularda sendikaların görüş ve önerilerini dikkate alması ve bu doğrultuda etkin girişimde bulunması; Uygulanacak ekonomik politikaların sermayeye kaynak aktarımı yerine emekçiler için istihdam yaratacak yatırımlara yönlendirilmesi."