Türkiye Kamu-Sen'e bağlı Türk Büro-Sen Zonguldak Şube Başkanı Kadir Bacıoğlu, dün yaptığı basın açıklamasında, toplu görüşmelerde memur çalıştayı önerisine tepki göstermelerine rağmen, hükümet tarafından çalıştay kararı alındığını belirtti.
Abant'ta yapılan çalıştayda üç gün boyunca "havanda su dövüldüğünü" dile getiren Bacıoğlu, şu görüşlere yer verdi: "Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında yapılan toplu görüşmelerde hükümetin memur çalıştayı önerisine Türkiye Kamu-Sen karşı çıkarak, '8 yıldır burada size, memurlarımızın tüm sorunlarını dile getiriyoruz. Sıkıntılarından kurtuluş yollarını, çalışma ortamlarının düzletilmesini, demokratik ve sosyal haklarının hem de bilimsel yöntemlerle anlatıyoruz. Çalıştay yapılaması teklifinizin hiçbir anlamı yok. Eğer gerçekten memurların demokratik ve sosyal haklarını vermek istiyorsanız ve bu konuda samimi iseniz, burada halledelim. Anayasanın 90.maddesinin gereğini yapın. Grev ve Toplu Sözleşme Hakkı için yasal düzenleme yapmanız yeterli. Grev ve Toplu Sözleşme hakkımız ile ilgili verdiğiniz sözünüzü tutun. Memurlarla ilgili yasal düzenlemeleri bir an önce hayata geçirin. Çalıştaylar düzenleyeceğiz diyerek memurları daha fazla oyalamayın' dedik. Bizim bütün uyarılarımıza rağmen hükümet 'memur çalıştayı' düzenleme kararı aldı ve 9-11 Şubat 2010 tarihleri arasında Abant'ta 'Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı' düzenledi. Çalıştayın sonuç bildirisinde, 'Memurların Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Anayasal bir değişiklikle düzenlenmesi ile Avrupa Sosyal Şartı'nın 5 ve 6. maddelerinde ki çekincelerin kaldırılması' tavsiye edilmiştir."

"HÜKÜMET İPE UN SERDİ"
"Abant'ta 3 gün boyu hükümetin bürokratları, yandaş sendikası ve bir kısım ilim adamları memur haklarını tartıştılar. Bizimde önceden düşündüğümüz gibi bir sonuç çıktı. Yani, havanda su dövüldü, hükümetin daha önce ifade ettiği görüşler bir kere daha tekrarlanmış oldu. Memur Çalıştayı'nda kamudaki taşeronlaşma, çeşitlendirilen memur statüleri (4-a, 4-b, 4-c, çakılı sözleşme, kadro karşılığı sözleşme vb.), yandaş memur kayırmacılığı, sürgünler, kıyımlar, sendikal ayrımcılık, memura siyaset hakkı ve emsal memurlar arasında ücret farklılıkları başta olmak üzere; ILO'da Türkiye'nin 'kara listeye' alınma gerekçeleri hiç gündeme dahi getirilmemiştir. Sonuç bildirisinde yer alan, 'grev ve toplu sözleşme hakkı için anayasa değişikliğine ihtiyaç var' ifadesi ne acıdır ki; bu görüş sanki oraya katılan tüm ilim adamlarının ve bürokratların görüşüymüş gibi sunulmaktadır. Bu hususta kanaatimiz odur ki, toplantıya katılan ilim adamları bu görüşü savunmamışlardır. Çünkü Türkiye'nin uluslararası sözleşmelerin altına attığı imzalar ve Anayasa'nın 90. maddesi memurların grev ve toplu sözleşme haklarının varlığını tanımaktadır. Ancak hükümet her konuda olduğu gibi bu konuda da ipe un sermekte, işi yokuşa sürmektedir. Ne acıdır ki, bu tavrı kendisini memur sendikası olarak tarif eden yandaş-sen ve yandaş bürokratlar tarafından desteklenmektedir."

"ORTA OYUNUNU TÜRK MEMURLARI BOZACAK"
"Hani bir söz vardır 'Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir' diye. Memur çalıştayı öncesi 'yandaş-sen'in düzenlediği bir programa davet ettiği Başbakan, 'Biz anayasadaki işçiler kelimesini çalışanlar şeklinde değiştirerek herkese bu hakları vermekten yanayız. Yeter ki işçi ve memurlar kendi aralarında anlaşsınlar' şeklinde konuşmuştur. Başbakan açık açık memurların iş hukukuna tabi olmalarını yani iş güvencelerinden feragat etmelerini istemiştir. Bu sözleri de, programı düzenleyen malum zevat tarafından ayakta alkışlanmıştır. Hatta daha ileri giderek Başbakanımıza 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganlarıyla destek vermişlerdir. Hükümet çalıştay diyerek, bir orta oyunu oynamıştır.
Bu oyunu figüranları da maalesef bürokratlar ve bir kısım ilim adamları ile 'yandaş-sen' olmuştur. Üzülerek ifade edelim ki, ilim adamları da hiç istemedikleri halde bu oyunun bir parçası olmuşlardır. Bu orta oyunu Türk memurları tarafından bozulacaktır."