ZKÜ Rektörü Prof.Dr.Mahmut Özer, görevde olduğu 10 aylık dönemde yaptıkları ve yapacakları çalışmaları anlatı.

DAR ALANA SIKIŞMIŞ:
Zonguldak dar bir alana sıkışmış. Bununla ilgili açılım yapması lazım gelir. Bunu yaparken de, kurumlar arası kentsel dönüşümler yapması lazım. Benim kişisel kanaatim, Zonguldak'ın Ankara yoluna doğru açılıma ihtiyacı var. Eğer onlar gerçekleşirse, gerçekten Zonguldak'ın uzun vadede o alanda büyük dönüşümler olacağını düşünüyorum.

HİZMET EDİYORUZ:
Biz iddialı olacağız, heyecanımızı hiçbir zaman yitirmeyeceğiz. Ve sabırlı olacağız. Yapacağımız projelerde iddialıyız. Heyecanımızı asla kaybetmiyoruz. Çünkü bu hizmet, bir kamu hizmetidir. Öğrencilere, idari personele, şehre, bölgeye ve Türkiye'ye hizmet ediyoruz.

Zonguldak Ka-raelmas Üniversitesi (ZKÜ) Rektörü Prof.Dr.Mahmut Özer, dün düzenlediği basın toplantısında, görevde olduğu 10 aylık çalışmalarıyla ilgi açıklamalarda bulundu. 10 aylık görev süresince ilk kez basınla buluşan Rektör Özer, özgür ve demokratik bir üniversite olmanın ya-nında şehir ile bütünleşmeyi he deflediklerini belirtti.
Rektör Prof.Dr.Özer, beraberinde Rektör Yardımcıları Prof.Dr.M.Haluk Güven ve Prof.Dr.Muhlis Bağdigen, Rektör Danış manları Doç.Dr.Ahmet Altın ve Yrd.Doç.Dr.Mustafa Gümüş, Basın ve Halkla İlişkiler Koordi-natörü Yrd.Doç.Dr.Halil Yıldırım, Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü görevlileri Zübeyde Zeynep Çoban, Aysu Aysel, Faruk Gök, Zafer Mutlu Kabuk ve Şerkan Şeker ile birlikte Merkez Kampüs Yazlık Bahçe'de Zonguldak'taki yerel ve yaygın basın temsilcileri ile biraraya geldi. Kahvaltının ardından bir konuşma yapan Rektör Özer, mevcut yapıyı güçlendirmek istediklerini belirtti. Hedeflerini açıklayan Özer, şunları söyledi;

HEYECANIMIZI
YİTİRMEYECEĞİZ

Biz üniversitenin hem özgür olmasını, hem de interaktif biçimde iletişime dayalı ve kapılarının hepsinin açık olmasını istiyoruz. Sorunlarımız ve sıkıntılarımız var. Onların hiçbirini mazeret olarak görmüyoruz. Biz iddialı olacağız, heyecanımızı hiçbir zaman yitirmeyeceğiz. Ve sabırlı olacağız. Yapacağımız projelerde iddialıyız. Heyecanımızı asla kaybetmiyoruz. Çünkü bu hizmet, bir kamu hizmetidir. Öğrencilere, idari personele, şehre, bölgeye ve Türkiye'ye hizmet ediyoruz. Bu heyecanın dalga dalga yayılmasını istiyoruz. Üniversitenin büyük eksiklikleri var. Bunların hemen çözülmesi mümkün değil, bunun için sabretmek gerekiyor. 'Sabır' derken heyecanımızı yitirmemeliyiz, 'sabır' derken iddialarımızdan vazgeçmemeliyiz.

HEDEFİMİZ BÜYÜK
Hedeflerimiz büyük. Her geçen gün ülkede üniversite sayısı artıyor. Bu bizi de olumsuz yönde etkiliyor. Öğretim üyesi bulmakta zorlanıyoruz. Bizim bu nedenle ertelenmiş olan problemlerimizi bir an önce çözmemiz lazım gelir. Bölgeyle el birliği yapmamız lazım gelir. Onun için mümkün olduğu kadar şehirden de üniversiteye kaynak oluşturmamız lazım. Her türlü alternatife kapımız açık. 'Küçük olsun, bizim olsun' diye hiçbir düşüncemiz yok. Onun için basının da bizim çalışmalarımızdaki yeri ayrıdır. Bizim yaptığımız çalışmaların şehirde algılanması lazım gelir. Ulusal ölçekte yayılması lazım gelir. Algı ve imajımızı düzeltmemiz lazım. ZKÜ olarak olumlu düşüncelerin paylaşılması lazım gelir. Sonuç olarak hedefimiz; biz el birliği ile üniversiteyi ulusal ölçekte ilk 20 üniversite arasına sokmaktır. Potansiyel olarak çok yükseklerde olmayı hak eden bir üniversiteyiz. Akademik personelle de bunu aşabilecek bir üniversiteyiz. Sadece sorunlarımızı aşmamız gerekiyor. Elimizden geldiği kadar üniversitenin kapasitesini arttırmayı hedefliyoruz. Bunun için de şehrin bize destek olması lazım gelir. Şehrin hakim kişileri bize el vererek, bu sorunları aşmamız lazım. Kişisel düşüncem, üniversitenin güçlenmesi demek, şehrin güçlenmesi demektir dedi.

HERKES KADROSUNU ALIYOR
ZKÜ olarak öğretim elemanı sorununu çözmek için büyük çaba harcadıklarını ve bunu da büyük oranda başardıklarını kaydeden Prof.Dr.Özer, 8 ayda, 74'ü yeni, geri kalan bölümü akademik yükseltmeleri gerçekleşen 130 öğretim üyesinin atamasını yaptıklarını söyledi. 290'lar civarındaki öğretim üyesi sayısının, 74 yeni atamayla 350'nin üzerine çıktığını kaydeden Prof.Dr.Özer, "Akademik personeli üniversitenizde tutmak için üniversiteyi gerçekten özgürlükler ortamı yapmanız lazım. Şu anda ZKÜ tarihinde ilk defa, öğretim üyeleri biliyor ki, eğer akademik yükseltmelerini gerçekleştirmişlerse, yani doçent, profesör olmuşlarsa, görüşleri ne olursa olsun herkes kadrosunu alıyor. Bu müthiş bir şey" diye konuştu.

HANDİKAPLAR YAŞANIYORDU
Üniversite sayısı artarken, öğretim üyeleri açısından Türkiye'deki yükseköğretimin de demokratikleştiğini belirten Prof.Dr.Özer, şöyle devam etti: "Mesela eskiden 5 yıl bekliyor, doçentlik kadrosunu alamıyor. 10 yıl bekliyor, profesörlük kadrosunu alamıyor, büyük handikaplar yaşanıyordu. Artık rektörlerin böyle bir şey yapma lüksü yok. Çünkü öğretim üyelerinin artık gideceği çok sayıda üniversite var. Yani hareketlilik çok arttı. Bu aynı zamanda üniversite yönetim zihniyetlerinde demokratikleşmeyi beraberinde getiriyor. Bu süreç içinde herkes dönüşüyor. Rektörler de dönüşecek, öğretim üyeleri de dönüşecek. Çünkü farklı bir transformasyon, müthiş bir büyüme var yükseköğretimde. Onun için biz yükseköğretim kurumları olarak, ulusal yükseköğretim politikasıyla ülkenin nereye varmak istediğini de göz önüne alıp, buna katkıda bulunmak elimizden geleni sarf etmemiz lazım."

AKADEMİK PERSONEL SIKINTISI ÇEKİYORUZ
Rektör Özer, Türkiye'de çok sayıda üniversitenin olması sebebiyle akademik personel bulmada sıkıntı yaşandığını ifade ederek, şunları söyledi; Akademik personel bulma sıkıntısı tüm Türkiye'de yaşanan bir sıkıntıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren son 4-5 yıla kadar çok sayıda üniversite sayısında artış yaşanmaya başlandı. Üniversite sayısı 80'ler civarındayken, şu anda 180'ler civarında. Ama öğretim üyesi sayısı 2-3 kart arttı mı? Hayır. Bu aynı zamanda öğretim üyelerinin hareketliliğinin artması demektir. Öğretim üyeleri mümkün olduğu kadar memleketlerine gitmeye çalışıyor. Bu sadece ZKÜ olarak bir sorun değil, bütün üniversitelerin sorunudur. Öğretim üyesini bulmak için gerçekten çaba sarf ediyoruz. Ve bunda da başarılı olduk. Bizim üniversite olarak üzerimize düşen görevler var. Akademik yükseltmeleri olmuşsa, kadrosunu almayan hiç kimse yok. Bölümlerdeki öğretim üyesi sayısının arttırılması bunu da büyük oranda sağladık. Bilimsel araştırmaları destekliyoruz. ZKÜ olarak ilk defa TÜBİTAK'ın teşvik miktarı ile aynı miktarda uluslararası yayın yapan öğretim üyelerine teşvik sağladık. Elimizden gelen bütün imkanları seferber ederek öğretim üyelerini mutlu etmeye çalışıyoruz. Yeni genç öğretim elemanlarını da üniversite bünyesine katmaya çalışıyoruz. Genel olarak hem mevcut öğretim elemanlarını mutlu etmek zorundayız, hem de yeni öğretim üyelerini üniversitemize katmak zorundayız. Üniversite sayısı artıyor, öğretim üyeleri açısından yüksek öğretim demokratikleşti. Bu aynı zamanda üniversitelerin demokratikleşmesini sağladı. Türkiye'nin 2023 vizyonu var. Bu da, ekonomik olarak gelişmiş 10 ülke arasına girmektir. Bu otomatik olarak yüksek öğrenimin de gelişmesidir. Yüksek öğrenim kurumları da ekonomik politikaya paralel olarak gelişmek zorundadır.

ÖĞRENCİ SAYIMIZ 18 BİN OLACAK
ZKÜ'de 15'e yakın yeni bölüm açtıklarını dile getiren Rektör Prof.Dr.Mahmut Özer, Bu sene 5 bin 850 kontenjan alındı. Öğrenci yerleşmesi sağlandı. Şu anda 5 bin 400 öğrenci kayıt yaptırdı. Bu gayet makul bir sayıdır. Bizde fazla kayıt yaptırılamayan yerler ön lisans bölümleridir. Yerleşmelerde düşüşler yaşandı. Tüm Türkiye'de ön lisansa rağbet azaldı. Fizik, kimya, biyoloji bölümlerine olan talepler azaldı. Yeni aldığımız öğrenciler ile birlikte toplam öğrenci sayımız 18 bin olacak dedi.

EĞİTİM-ÖĞRETİM, ARAŞTIRMA
VE ŞEHİRLE BAĞLANTI
Üniversitenin üç önemli fonksiyonu olduğunu belirten Rektör Mahmut Özer, AR-GE çalışmalarına ve şehrin geliştirilmesine yönelik araştırma çalışmalarına öncelik verdiklerini vurgulayarak, şunları söyledi; Üniversitenin üç temel fonksiyonu var. Eğitim-öğretim, araştırma ve şehirle bağlantıdır. Eğitim-öğretim kapasitesini arttırdığımız zaman, otomatik olarak şehirdeki nüfus sayısı da artacaktır. Özellikle mühendislik fakültesi, tıp gibi bölümleri lokal ve bölgesel araştırmalara yönlendiriyoruz. Zonguldak'ın sanayisi ile bağlantılı sektörler varsa, AR-GE anlamında projeler varsa, öncelikle onlara yer veriyoruz. Filyos Vadi Projesi gerçekleşirse, AR-GE çalışmalarında araştırmalara öncelik vereceğiz. Topluma hizmet üretmek, şu ana kadar ZKÜ, hastane ile ilgiliydi. Bizim istediğimiz şey, mühendislik fakültesinden diğer bütün birimlerimizi şehre ve bölgesine hizmet üretmesini sağlamaktır. ZKÜ Sürekli Eğitim Birimimiz var. Her şeyle ilgili projeler var. Bizim istediğimiz şey, öncelikle kentle bütünleşmenin bağlantılarını arttırmak istiyoruz. Halkımız konserlere gelsinler, etkinliklere katılsınlar. Üniversiteyi kendi kültürel gelişimine bir araç gibi görsünler. Üniversitenin aslında temel olarak varlık nedeni, geleceğin araştırılmasıdır. Bu bağ ne kadar çok artarsa, Zonguldaklılar hayatlarının farklılaştığını görecekler. Kütüphanesinden faydalanacak, konserlere gelecek, eğitim-öğretimin getirdiği ek katkılarla karşılaşacak. Sanayi işletmelerinde sorun olduğu zaman üniversiteye gelecek araştırmalar yapacak.

KAPILARIMIZI ŞEHRE AÇTIK
Üniversitenin gizli gündemlerinin olmadığını söyleyen Özer, Şehirle ilgili değişik zamanlarda bazı projeler oldu. Şehrin de bu refleksi geliştirmesi lazım gelir. Biz kapılarımızı açtık. Bunu gerçekten isteyerek söylüyoruz. Gizli gündemlerimiz yok. Üniversitenin topluma sağladığı fonksiyonları güçlendirmek istiyoruz. Bu konularda nereden destek gelirse, biz yardıma açığız şeklinde konuştu.

BİZİM İSTEDİĞİMİZ EĞİTİM-ÖĞRETİM KAPASİTESİNİ ARTTIRMAK
ZKÜ Sağlık Meslek Yüksekokulu'nun eski binasının Sağlık Bakanlığı'na geçici olarak poliklinik binası olarak verilmesi konusunu da değerlendiren Rektör Özer, Orası 1996 yılında yapılan anlaşma ile 20 yıllığına üniversitemize tahsis edildi. Sağlık eğitimi dışında kullanılması yasaktı. Ben göreve geldiğim zaman talep geldi. Ama ben olumlu yaklaşmadım. Bizim istediğimiz eğitim-öğretim kapasitesini arttırmaktır. Sağlık eğitiminin haricinde başka hizmetler için de kullanmamız talep edildi. O binaya aşık falan değildik. Sağlık Meslek Yüksekokulu'nun poliklinik olarak kullanılması istendi. Bizim mekan olarak problemimiz var. Yeni bölümlerin açılması ile ilgili süreçte 8 ay bekledik. Burada süreci ben artık sorgulamıyorum. Geldiğimiz sürece baktığımızda, üniversite olarak birkaç noktada problem var. Hem hastane yeri ile ilgili sorunlar aşılacak, hem de bizim sorunlarımız Valilik ile görüşülerek aşılacak. Büyük ihtimalle yakın vadede o sorunu çözeceğiz dedi.

BİNA YAPMAKLA ÜNİVERSİTE OLUNMUYOR
Bir soru üzerine, bina yapmakla üniversite olunmadığını ifade eden Rektör Özer, şöyle devam etti: Temel problem şudur. Bir binayı yapmakla üniversite olunmuyor. Bir bina alıyorsun, eğitim-öğretimi, idari personel ve öğrencileri oraya taşıyorsunuz. Bir sürü problem oluyor. Öğrenciyi tutacak mekanlar yok. ZKÜ Zonguldak Meslek Yüksekokulu'nun teknik programlarının tamamı Kilimli'de. Benim yönetim olarak, Rektör olarak kanaatlerim olabilir. Ben genelde bunları çok fazla açıklamayı uygun görmüyorum. Çünkü üniversite olarak eğitim-öğretim yılında araştırmalar ve hizmet ile ilgili konulara odaklanmam gerekiyor. Kronik sorunlar var. Üniversitedeki öğretim üyelerimizin şehirle ilgili yapmış olduğu projeler varsa, bu açıkladığı zaman şehirle ilgili sorunlar düzelecekse, bunun için gerekeni yaparız. Bütün süreçleri hepimiz yaşadık. Üniversiteler siyasi bir aktör değildir. Kanat belirtebilir, ama çok fazla siyasi bir aktör gibi davranmaması gereken bir kuruluştur. Daha çok kendi fonksiyonlarını güçlendirerek, ülkeye fayda sağlaması gerekir. Zonguldak dar bir alana sıkışmış. Bununla ilgili açılım yapması lazım gelir. Bunu yaparken de, kurumlar arası kentsel dönüşümler yapması lazım. Benim kişisel kanaatim, Zonguldak'ın Ankara yoluna doğru açılıma ihtiyacı var. Eğer onlar gerçekleşirse, gerçekten Zonguldak'ın uzun vadede o alanda büyük dönüşümler olacağını düşünüyorum.