Zonguldak Barosu Yönetim Kurulu adına bir açıklama yapan Başkan İ.Kerem Ertem, yeni dönemde yapılacak çalışmalar hakkında bilgiler verdi.
Başkan Ertem, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve bilgilendirme konusunda kalıcı bir sistem oluşturmak gerekir. Suç mağduru ve faili çocukların yeniden topluma ve aileye kazandırılması konusunda çalışma başlatıyoruz. Kardeş Baro uygulamasına başlıyoruz. Anayasa beklenti projemizi hayata geçirmek istiyoruz. TBMM, 550 milletvekilinin tamamının katılımıyla çalışmalıdır” diyerek, şunları söyledi;
“Zonguldak Barosu, kamu kuruluşu niteliğinde meslek örgütü olma niteliğinden kaynaklanan faaliyetleri yerine getirmeye devam ediyor. Bu alanda, önemle üzerinde durduğumuz çalışmalar, eğitim, mesleki gelişim ve dayanışma başlıkları altında özetlenebilir. Özellikle, temel kanunlarda yapılan değişiklikler ve yenileşme hareketleri, Baro Yönetimi olarak, bizlere ek görevler de yüklemiştir. Seminer ve konferans çalışmalarına ek olarak, kitap basımları, kararlara ulaşım, web sayfası üzerinden ve kısa mesaj servisi ile anında bilgilendirme çabalarına da devam ediyoruz. Bugün gelinen noktada, özellikle iki önemli sosyal projeyi hayata geçirmenin arifesindeyiz. Birincisi, ‘kadına yönelik şiddet’in bütün yönleriyle tartışılacağı, bu konuda taraf olan bütün kesimlerin (kolluk, doktor, avukat, sosyal çalışmacı, psikologlar v.b.) daha profesyonel bir bakış geliştirmeleri için düzenleyeceğimiz çalışmaya, Bahçeşehir Üniversitesi ve Amerika Barolar Birliği ile birlikte başlıyoruz. Bu çalışmanın ilk ayağını, Bahçeşehir Üniversitesi’nden gelecek olan uzmanlarla, Eylül ayı içinde gerçekleştireceğiz.”
“SUÇ MAĞDURU VE FAİLİ ÇOCUKLARIN YENİDEN TOPLUMA VE AİLEYE KAZANDIRILMASI KONUSUNDA ÇALIŞMA BAŞLATIYORUZ”
“İkinci önemli çalışmamız ise, ‘suç mağduru, suça itilmiş çocuklar ve suç-çocuk ilişkisi’ üzerine planlanmaktadır. Gerçekten de, çocuğa yönelik şiddet, topluma yönelik sayılmalıdır. Suç ile ilişkisi bir şekilde kurulmuş çocukların, yargılama safhalarında ve yargılama sona erdiği dönemde, psikolojik sağlıklarının kurmak, bu tür yargılamalarda karşılaşılan sorunları tespit etmek, sosyal bilinç düzeyinin artmasına katkı sunmak, çocukları topluma kazandırmak, konunun taraflarının daha profesyonelce bakışını temin etmek gibi başlıkları olacak bu çalışma, önemli toplumsal sorunun çözümüne ışık tutacaktır.”
“KARDEŞ BARO”
“Bir başka çalışma ise, Federal Almanya Cumhuriyeti Hamm Barosu ile başlattığımız ‘Kardeş Baro’ uygulamamız olacaktır. Karşılıklı niyet mektuplarını gönderdik. Hamm, şehir olarak, kömür madeni havzası olan Ruhr bölgesinde yer alıyor. Bu anlamda Zonguldak'a benziyor. İlave olarak, Hamm Baro Başkanı’nın yazdığına göre, şehirde yaşayan Alman olmayanların büyük ekseriyeti Türk, hatta Zonguldaklı. Bu çalışmamızı, hem maden sektörünün tarihsel gelişimi ve geldiği noktada, karşılıklı tecrübelerimizi aktarmak, hem Avrupa hukuku ve Türk hukukunu karşılaştırmalı olarak yerinde görmek, ilişkilerimizi artırmak.”
“ANAYASA BEKLENTİ PROJEMİZİ HAYATA GEÇİRMEK İSTİYORUZ”
“Ülke gündemindeki ‘yeni anayasa yapımı’ tartışmalarının, öncelikle, moral motivasyon olarak bütün kesimlerin kendilerini hazır ve nazır hissetmeleri halinde olumlu bir sonuca evrileceğini söylememiz gerekir. Bu konuda, eğer şartlar uygun olursa, ‘Anayasa Beklenti Projesi’ni hayata geçirmek istiyoruz. Hemen her vatandaşı ulaşabileceği bir portalda, düşünce ve beklentilerini iletmelerini, anketlere cevap vermelerini içerebilecek, bu konuda yapılacak sosyal ve hukuki çalışmalara katılımların sağlanacağı geniş bir sosyal medya çalışması yapmayı planlıyoruz. Bütün isteklilerin gelişmeleri Baromuz internet sitesinden takip etmeleri mümkün olabilecektir.”
“TBMM, 550 MİLLETVEKİLİNİN TAMAMININ KATILIMIYLA ÇALIŞMALIDIR”
“Ayrıca, son birkaç haftadır, Türkiye kamuoyunu meşgul eden bir konu hakkında da beyanda bulunmak zorunluluğu doğmuştur. Tutuklu milletvekillerinin, Anayasanın 84’üncü maddesi karşısında, tahliye edilmeleri, dosya hakimlerine verilmiş takdir hakkına takılmıştır. TBMM'de bir mutabakat metni oluşturulmuş ise de bilinmelidir ki, Yasama, Yürütme ve Yargı erkleri birbirlerinden bağımsız konumdadırlar. Başka ifade ile TBMM'de ortak metinde buluşulmuş olunması, önemsenmeli, bundan sonraki süreçlerde aynı ruh ile yola devam edilmelidir. Ancak, tahliyelerde, dosya içeriğine göre bir değerlendirme yapılmış ise de, gönlümüz, TBMM'nin 550 milletvekili ile çalışmasıdır. Her ne kadar dosyaya hakim değilsek de, halkın oyları ile seçilmiş ve mazbata alarak milletvekili olmuş kişilerin, halkın şahsi durumlarını bilerek oy kullanmaları da dikkate alınarak tahliye edilmeleri yerinde olacaktır. Delillerin toplanması meselesi, savcılığın ve onun talimatıyla kolluk güçlerinin işidir. Kaldı ki, her zaman için tutuklama kararı verilebilir. Ama tutuklama kararlarının geçici ve istisnai olduğu unutulmamalıdır. Bu kararların verilmesi için, somut veriler ve şüphenin kuvvetli olması gerekir. Bütün bu süreçler göstermektedir ki, Türkiye, hukuk devleti olma sürecini, hukuka uygun kararlar ve işlemlerle tamamlayabilir. Yoksa, kanunlara sıkı sıkıya bağlılık, onları geniş ve hak merkezli, özgürlük merkezli yorumlamaktan uzak durmak, ‘kanunların otomatik uygulanması’ ve ‘seri üretim yargı’ sorununu doğurur. Umarım önümüzdeki süreç, hukukumuzun, ‘insan odaklı’ bir yapıya kavuşturulduğu bir dönem olur.”