Zonguldak CHP Merkez İlçe Kadın Kolları Başkanı İlkay Kalender, kadına yönelik şiddeti, nedenlerini ve sonuçlarını açıkladı.

 

Kadına yönelik şiddet türlerinin en sık görülen şeklinin, kadının birlikte olduğu kişi tarafından istismar edilmesi olduğunu ifade eden Zonguldak CHP Merkez İlçe Kadın Kolları Başkanı İlkay Kalender, Nüfusunun %51 kadın olan bir ülkede, kadınların öncelikli sorunları için gerçekçi bütçelerin oluşturulmamasının kabul edilemeyeceğini, ayrımcılığın ve şiddetin önlenmesi için hükümetin acilen somut adımlar atması gerektiğini ifade etti.

Kalender, şiddete maruz kalan kadınların duygusal acıdan katı bir aile ortamında pasif olmaya yöneltildiğini, sosyal açıdan yalnız olduğunu, şiddetin bütün ailelerde olduğuna inandığını belirten açıklamasında şiddeti ve sonuçlarını şu şekilde tanımladı:

Kadına Yönelik Şiddet; Nedenleri ve Sonuçları

Türkiye Cumhuriyeti anayasasına göre ülke sınırları içinde yaşayan herkesin, sağlıklı bir çevrede yaşayabilmesi bir devlet görevidir. Biyolojik ve fiziksel çevrenin yanında sosyal çevrenin de sağlıklı olması bireyin en temel anayasal hakkıdır. Sağlıklı bir sosyal çevrenin oluşması ve sürdürülmesinin önündeki en büyük engellerden biri bireysel ve toplumsal şiddettir.

Şiddet nedir?

Genel anlamda şiddet sahip olunan güç veya kudretin, yaralanma ve kayıpla sonlanan veya sonlanma olasılığı yüksek bîr biçimde bir başka insana, kendine, bir gruba veya bir topluma karşı tehdit yoluyla ya da bizzat uygulanmasıdır


Kadına yönelik şiddet nedir?

Kadına yönelik şiddet, cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıştır
 

Kadına yönelik şiddet türleri

Kadına yönelik şiddet, yaşam döngüsü içinde ele alındığında, daha konsepsiyon öncesi dönemde başlamaktadır. Aile içinde sahip olunacak çocuğun cinsiyetinin kız çocuklar aleyhine belirlenmesi, kız bebeklerin öldürülmesi, kız çocuklarının cinsel istismarı, dövülmesi, çeyiz, başlık parası, namus cinayetleri, flörtte şiddet, evlilikte hırpalanma, dayak tecavüz, ekonomik ve psikolojik baskı, işyerinde ve diğer kurumlarda cinsel ve psikolojik şiddet, kadın ticareti, fahişeliğe zorlama, yaşlılıkta fiziksel, cinsel ve psikolojik saldırıya uğrama, cinayete kurban gitme şeklinde gerçekleşmektedir

Kadına yönelik şiddetin görülme sıklığı

Kadına yönelik şiddet türlerinin en sık görülen şekli, kadının birlikte olduğu kişi tarafından istismar edilmesidir. Kadına yönelik şiddet, yapılan antropolojik çalışmalara göre Papua Yeni Gine'de bazı yerli toplulukları dışında dünyada neredeyse her toplumda görülmektedir.
 

Gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalarda görüşülen kadınların birbirine benzer şekilde üçte bir ile üçte ikisinin eşi tarafından dövüldüğünü beyan ettiği görülmektedir. 
 

 Şiddete maruz kalan kadınların özellikleri

Birlikte olduğu erkeğin kadına uyguladığı şiddet yaş, sosyoekonomik durum, din, etnik kökenden etkilenmemektedir. Ancak gebelik, bekarlık ve boşanmış olmak veya eşinden ayrı yaşamak kadının şiddet görme riskini artırmaktadır. Şiddet gören kadın duygusal acıdan katı bir aile ortamında pasif olmaya yöneltilmiştir, sosyal açıdan yalnızdır, şiddetin bütün ailelerde olduğuna inanmaktadır, saldırganın davranışlarından kendini sorumlu tutmaktadır, onun bir gün değişeceğine dair inancını hiç kaybetmez, bu nedenle itaatkardır, Özbenlik saygısı az ve bağımlı kişilik özelliği olan bu kadınlar, oldukça ciddi fizyolojik ve psikolojik sorunları olmasına karşılık, yaşadıkları şiddeti inkar etme eğilimindedir, aile içi ve çevresindeki rolü gelenekselcidir Şiddet döngüsü genelde eşler arasında sürekli bulunan bir gerilimin giderek artması ve şiddetin tetikleyicisi (trigger) adı verilen erkeğin sözünü tutmama, yemeğin vaktinde hazır olmaması, ev ve çocuklarla yeterince ilgilenmeme, kocaya kız arkadaşları ve para ile ilgili sorular sorma, kocanın izni olmadan bir yere gitme, erkeğin cinsel isteklerini  reddetme, kadının sadakatine duyulan güvensizlik gibi nedenlerle yaşanan bir artmış gerilim, suçlama ve tartışma süreci arkasından gelen dayak aşaması ki tekmeleme, itme, tokatlama, sarsma, çeşitli obje ve silahların kullanımı vardır. Cinsel istismar, sözel  tehdit ve istismarda bu dönemde söz konusudur. Patlama sürecinin arkasından balayı dönemi adı verilen sakin dönem gelir ki bu dönemin süresi zaman içinde kısalma eğilimindedir. Erkeğin şiddeti inkar etme, içkili olmaya bağlaması söz konusudur. Erkek bu dönemde üzgün olduğunu ve bir daha asla tekrarlanmayacağına dair söz vermektedir.

 

KADINDAN TARAFA OLMAK ŞART

 

Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi öncelikli olarak kabul eden her devlet, kurum ve insan için kadından yana taraf olmak gerekir. Yüzyıllardır süregelen eşitsizliğin ve şiddet zemininin yok edilmesi için parçalı kısmi politikalarla, projelerle, kampanyalarla bir yere varılması mümkün değildir. Elbette ki yürütülen tek tek faaliyetler önemli ve gereklidir. Ancak gerçekçi çözüm için kadından yana somut adımlar atılması, politikaların oluşturulması ve bunun için bütçe ayrılması gerekmektedir. Nüfusunun %51 kadın olan bir ülkede, kadınların öncelikli sorunları için gerçekçi bütçelerin oluşturulmaması kabul edilebilir değildir. Ayrımcılığın ve şiddetin önlenmesi için hükümet acilen somut adımlar atmalıdır. Artık kadınların göstermelik taahhütlere ve cilalı sözlere tahammülü kalmamıştır. Sığınaklara ihtiyaç duymayacağımız bir hayat için bugün sığınaklara ve kadınlara gerekli bütçe ayrılmalıdır!