Eğitim-İş Sendikası Kdz.Ereğli Şubesi’nin olağan genel kurulu yapıldı, kamuda yaşanan kadrolaşmaya dikkat çekildi.

İlçe Temsilcisi Başaran, eğitim başta olmak üzere ülke genelinde yaşanan sıkıntılara vurgu yaptığı konuşmasında, “Bu hava dönecektir, ancak bu süreci hızlandırmak gerekir. Bu süreci hızlandıracak olanların en başında emekçiler bulunmaktadır. Türkiye emekçi sınıfı ve sendikacılık hareketi, bu mücadelede bir ikilemle karşı karşıyadır. 12 Haziran seçimlerinde net olduğumuz gibi ilk iş olarak AKP’yi sandığa gömmek olmalıdır” dedi.

Eğitim-İş Sendikası Kdz.Ereğli Temsilciliğinin olağan genel kurulu Cumartesi günü gerçekleştirildi. Eğitim İş Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Metin Kahveci, Atatürkçü Düşünce Derneği Kdz.Ereğli Şube Başkanı E.Semih Özkök’ün de bulunduğu olağan genel kurulda konuşan Eğitim-İş Sendikası Kdz.Ereğli Temsilcisi Cengiz Başaran eğitimde yaşanan sıkıntılara vurgu yaptı ülkenin içerisinde bulunduğu sıkıntılara dikkat çekerek mücadele çağrısında bulundu.

“BİZLERE
EMANET ETMİŞTİR”
Başaran yaptığı konuşmasında şu görüşlere yer verdi: Başöğretmen Atatürk, büyük dehasıyla yüzyılımızın başında kurulan Cumhuriyetimizin bağımsızlığını sağlıklı bir eğitim anlayışıyla koruyabileceğini, devrimlerin bu anlayışla başarılıp, kökleşeceğini vurgulamıştır. Bu vurgunun önemi bugün daha can yakıcı bir şekilde kendini göstermektedir. Başöğretmen Atatürk bu anlayışla, çağdaş, laik, bilimsel, halkın ihtiyaçlarına yanıt veren, bireyi kulluktan, özgür bireyler olmaya yönelten eğitim anlayışının temellerini, Kurtuluş Savaşı yıllarında atmıştır. Aynı inanç ile yola devam eden Cumhuriyet devrimcileri, Köy Enstitüleriyle ve öğretmen okullarıyla bu anlayışı günümüz kuşaklarına taşımaya çalışmıştır. Arkasından gelen TÖS ve TÖBDER, laik bağımsızlıkçı, aydınlanmacı, ulusal onurdan yana olan eğitim anlayışını bizlere emanet etmiştir.

ANT İÇTİK
Bu emaneti Eğitim-İş olarak gelecek kuşaklara taşımanın andını içtik. Cumhuriyet değer yargılarını korumak, yüceltmek ve ulusal kurtuluş savaşımızdan bize kalan tarihsel mirası değerini bilerek hareket etmek en büyük amacımızdır. Unutmamak gerekir ki vatanı olmayanın sendikası da olamaz, olsa da hiçbir işlevi olamaz düşüncesinin ne kadar doğru olduğu bugün yaşadığımız Afrika ve Asya ülkelerinin kaos ve savaş ortamlarından net bir şekilde görmekteyiz. O nedenle Eğitim İş gericiliğe, ırkçılığa, bölücülüğe ve emperyalizme karşı olmak zorundadır. Eğitim sistemi, laik, bilimsel, çağdaş, ulusal duyarlılıklardan uzak, kişilikleri bastırılmış, öz güvenini kaybetmiş, itaatkar, düşündüğünü söyleyemeyen, soru sormaktan ve sorgulamaktan aciz, bireyler yetiştirmektedir. Eğitim sistemini, eşitsizlik ve adaletsizlik belirlemektedir. Ezber ve piyasalaştırılmış eğitim, gençliği ve ülkenin geleceğini köreltmektedir. Çanakkale’nin ve Ankara’nın nerede olduğunu bilmeyen, sınavlardan önce türbelere koşan, kütüphane kapılarını örümcek bağlayan, heykelleri yıkan, tiyatroları kapatırız diyen sanata tüküren, “ucube” bir zihniyet ülkenin geleceğini belirlemeye çalışıyor.

KADROLAŞMA KORKUNÇ
AKP iktidarı döneminde kamunun diğer kurumlarında olduğu gibi eğitim alanında da korkunç bir kadrolaşma yaşanmaktadır. Bu sıradan bir kadrolaşma değildir, Cumhuriyeti tehdit eden, Cumhuriyetten intikam alma kadrolaşmasıdır. Bu kadrolaşma ile iş başına getirilen beceriksizlerin sayesinde SBS 35 bin YGS 37 bin öğrencimiz “sıfır” çekmiştir. Bakanlık bu sonuçlarla övünür mü övünmez mi bilinmez ama bilinen bir şey var o da eğitimin vahim bir şekilde geriye gittiğidir. Yandaşlar kollanmakta, ötekiler ise ya düzmece soruşturmalarla cebelleşmekte ya da bir türlü hak ettiği makam ve mevkilere gelememektedirler. Genel kurulumuz vatanımızın ve emekçi halkımızın büyük tehditlerle ve saldırılarla karşı karşıya olduğu günlerde toplanmaktadır. Bölücüler ve radikal dinciler önceden arka bahçede Atatürkçülüğü yıkmak için el sıkışırken bugün kameralar karşısında. Atatürkçü düşünce sistemini yıkmak istemektedirler. Anadil ve tarikat yapılarına özgürlük bunun bir ayağıdır, Eğitim dilimiz olan Türkçe’den başka etnik dillerin kendi anadillerinde genel eğitim politikasına karşıyız.

SENDİKALAR
BAĞIMSIZ DEĞİL
Sendikalar artık bağımsız değildir. Türkiye işçi sınıfı ve sendikacılık hareketi büyük saldırılarla karşı karşıyadır. Son yıllarda bu saldırılar daha da yoğunlaşmıştır. AKP iktidarının başında önemsiz bir konfederasyon olan Memur-Sen toplu görüşmenin ana aktörü haline getirildi. Hak-İş ve bağlı sendikalar siyasi iktidar açık destek vermektedir. AKP iktidarı buraları arka bahçe haline getirmiştir. Bu hava dönecektir, ancak bu süreci hızlandırmak gerekir. Bu süreci hızlandıracak olanların en başında emekçiler bulunmaktadır. Türkiye emekçi sınıfı ve sendikacılık hareketi, bu mücadelede bir ikilemle karşı karşıyadır. 12 Haziran seçimlerinde net olduğumuz gibi ilk iş olarak AKP’yi sandığa gömmek olmalıdır. Bu seçim süreci ülkemiz ve çalışanlar için dün olduğu gibi bugünde önem arz etmektedir. Çalışanlar bu kez kendi çıkarları açısından doğru kararları vererek iktidarı belirleyecektir. İşte bu sayede ülkemizde içinde bulunduğu birçok açmazdan da kurtulacaktır. Sendikamız bunu başarabilmek için her zaman eğitim çalışanlarının sorunlarını ve yine eğitimin sorunlarını gündemde tutmayı sürdürecektir. Bu süreçte örgütlenme seferberliği yapılarak Eğitim-İş’te ve konfederasyonumuz olan Birleşik Kamu İş’te süratle toplanmalıyız. Ürettiğimiz her çözümleri siyasilerin önüne bir görev olarak koyulacağından kimsenin şüphesi olmasın.