Türkiye Komünist Partisi Zonguldak İl Başkanı Sami Baykut,Karadon’da işverenlerin kusurlu olduğunun tespit edildiğini açıkladı.

 

 

          17 Mayıs 2010 tarihinde TTK’nın Karadon Müessesesi’nde 30 işçinin ölümüyle sonuçlanan grizu patlamasının sonuçlarıyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi (TKP) Zonguldak il Başkanı Sami Baykut, teftiş kurulunun tespit ettiği kusurları gündeme taşıyarak; asıl ve alt işverenlerin kusurlu olduğunu ifade etti.

 

Baykut yazılı açıklamasında şöyle dedi:

 

TTK Karadon Müessese Müdürlüğü’nde otuz madencinin hayatını kaybettiği kaza ile ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca hazırlanan raporda asıl işveren TTK Genel Müdürlüğü %30, alt işveren Yapı-Tek İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ’nin %70 oranında kusurlu bulunduğu tespit edildi. Ne demişti Başbakan,”Bu sanki ilk defa oldu! Bunun gibi üçüncü sayfa haberleri AKP’yi yıpratmak için basında abartılıyor. Ölüm bu işin kaderinde var. Kader bu, kader…” Asıl işveren%30, alt işveren %70 oranında kusurlu ama başbakan için bunlar önemli değil. İşin içine kader girmiş bir kere, gerisi teferruat.

                Ne demişti Enerji Bakanı Yıldız: ”İhmal yok.” Ne diyor Teftiş Kurulu, belirlediği kusurları sıraladıktan sonra: ”İşverenler kusurlu…” Bakana sorsak, Sayın Bakan facianın olduğu ocaktaki havalandırma yetersizken, kontrol ve degaj sondajlarının güvenliği yeterli değilken, metan gazı oranı yüzde 1’5 u geçmesine rağmen enerji kesilmezken, düzenli ölçüm yapılmazken, yeterli gaz ölçüm cihazı yeterlilikleri de yokken, İşveren tarafından işçilerine maske verilmemişken ölen işçilerinin %23’ünün mesleki eğitim belgesi yokken ve de metan gazı tehlikeli düzeye çıkmasına rağmen işçiler tahliye edilmemişken meydana gelen grizu faciasında ihmal yoksa, ne var? Elinizi vicdanınıza koyup yanıtlayın da bizde öğrenelim, sizdeki kehanetin kerameti nereden geliyor? Ama Başbakanımız gibi siz de “kader” demeye getirmeyin sakın. Çünkü bu kader söylemini ne Zonguldak’ta ne de tüm Türkiye’de yutan bir Allah’ın kulu yok, sizlerden başka…

                Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, Yapı-Tek İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ  için “Müteahhit firma yeni değil, uzun yıllardır çalışan bir müteahhit. O açıdan bakıldığında orada herhangi bir sorun göremedik.” demişti. Gerçekten güvenilir firmaymış doğrusu. Öyle ya; %70 kusurla otuz işçinin yaşamını yitirmesine neden olmayı ve de daha ortada işveren firmayı aklayacak somut hiçbir bilgi-belge-delil yokken ilgili bakanlarca koruma altına alınmayı, adından bile söz ettirmemeyi öyle sıradan firmaların becermesi ne mümkün…

                GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, Kozlu’da maden işçileri ile görüşmesinde “ Özellikle son altı aydan bu yana ülkemizde meydana gelen maden iş kazalarında onlarca arkadaşımızı kaybettik. Biz bu olayların yaşanabileceğine çok daha önceden dikkat çekmiştik.” Diye başladığı konuşmasını “Biz buradan Sayın Başbakanımıza bir kez daha sesleniyoruz, talep ediyoruz, daha başka canlarımız yanmadan taşeron uygulamasına bir an önce son verilsin.” Talebiyle devam ediyor. Sendikaların, emekten yana siyasi partilerin yaptığı araştırmalar özelleştirmeler-taşeronlaştırmalar sonrası iş kazalarının arttığını ortaya koyuyor ama; hükümet cephesinden gören duyan yok. İşveren Sendikaları Başkanı, oluşan kazaların %98’i önlenebilir kazalardır diyor, onu da duyan yok.

                Star Madencilik İşçileri GMİS’e üye oldular. Yasal prosedür tamamlandı, GMİS yetkili sendika oldu derken Star’dan mahkeme yoluyla itiraz geldi. GMİS bizim işçilerimizi üye yapamaz, biz inşaat işi yapıyoruz, inşaat firmasıyız. Başta AKP yanlıları olmak üzere, birileri doğru tabi, adamlar inşaat firması diyorlardır kesin. Yeri gelmişken biz de soralım, iyi de bu adamlar maden ocaklarında yerin bilmem kaç yüz metre altında TOKİ evleri mi yapıyorlar? Ve de TTK Genel Müdürünün taşeronlaşmaya karşı çıkanlara “Büyütmeyin, altı üstü taş galerileri açacaklar.” Yollu savunduğu Yapı-Tek firmasının da inşaat firması olduğunu oysa katledilen otuz işçinin ölümüne grizunun neden olduğunu ekleyelim.

                Teftiş Kurulu raporu kusurları da belirlemiş, kusurluları da… Otuz canın kaybından sorumlu olanlar, tam da bizim iddia ettiğimiz gibi çıktı. Şimdi sıra Cumhuriyet Savcılığı’nda. Daha önce de söylediğimiz gibi, Karadon’da yaşanan iş kazası değil, cinayettir. Orada bilinçli taksir suçu işlenmiştir ve suçlular mutlaka hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır. Türkiye Komünist Partisi bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da bu davanın takipçisi olacaktır.