CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi'nin Zonguldak ekinde 4 Ocak 1991 tarihinde başlayıp 8 Ocak 1991 tarihinde sona eren madencilerin Ankara yürüyüşü ile ilgili düşüncelerini yazdı.
Kılıçdaroğlu'nun yazısı aynen şöyle:
Yirmi bir yıl önce haklarının verilmesi için yasal her yola başvuran ama karşılığında baskı ve zulümden başka bir şey görmeyen Zonguldaklı madenciler." Hak verilmez alınır. Diye Ankara'ya yürüdüler. Tarihsel anlam Bu yürüyüş birçok açıdan hem tarihi. Hem de işçi hareketi açısından son derece anlamlıdır. Anlamlıdır. Çünkü sadece Zonguldaklı madencilerin emekçilerin değil. Halkın desteğini de almıştır. Anlamlıdır. Çünkü mücadele etmeyen büyük işçi kuruluşlarının yöneticilerine rağmen işçiler kendi içlerinden çıkardığı sendikacılarla yürüyüşü gerçekleştirmişlerdir. Böylece madencinin haklı ve gür sesi Türkiye'de olduğu gibi Türkiye dışından da duyulmuştur. Anlamlıdır çünkü Zonguldak'taki işçi eylemine kayıtsız kalan Ankara'ya gerekli mesaj verilmiş ve uzlaşma yolunu açmıştır.21 yıl önce gerçekleşen bu güçlü ayağa kalkış günümüzde özlemle hatırlanırken. Zonguldak havzasının mücadeleci geçmişine de yakışmıştır. Köklü mücadele Zonguldak Maden Havzası'nda bir Fransız şirketine bağlı olarak işletilen madenlerde çalışan işçiler.1908 yılında " terki eşgal yapmışlar yani iş bırakmışlar ve mücadeleci ruhu zamanlardan Zonguldak'a taşımışlardır. Ankara'ya yürüyen 100 bini aşkın emekçi gücünü bu tarihi geçmişten ve günkü haklı mücadelesinden almış 4 Ocak 1991 de." Ankara Ankara duy sesimizi sloganlarıyla Türkiye'ye seslerini duyurmuşlardır.  21 yıl önce dalga dalga yayılan bu ses. Günümüze de ışık tutmakta ve emekçilere işçilere köylülere yasal anlamda hak aramanın üretimden gelen gücü kullanmanın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Günümüzde aş için iş için mücadele etmesi gereken işçimizin daha geniş bir pencereden Türkiye'ye bakarak demokrasi insan haklan ve özgürlükler için de mücadele etmesi gerekmektedir. Diliyorum ki bugünkü işçiler yaşamını işçilerin hak ve özgürlükleri için adamış olan Kemal Türkler, Abdullah Baştürk, Şemsi Denizer, Halil Tunç gibi işçi liderlerini örnek alsın... Onlar üretimden gelen güçlerini kullanarak işçileri örgütlemiş işçi hareketini etkinleştirmiş ve Türkiye'nin temel sorunları karşısında da duyarlılıklarını göstermişlerdir. Çünkü onlar şu ilkeyi çok iyi biliyorlardı." Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz..."  Onlar hep beraber olmayı seçtiler ve kazandılar... 21 yıl önce Genel Başkanımız Karaoğlan Ecevit'in Zonguldak'tan Ankara'ya yürümek için yola çıkanları saygıyla anıyor onların izinden giden ve emek en yüce değerdir diyenleri de sevgiyle selamlıyorum.