Türk Mimar, Mühendis ve Şehir Plancıları Odaları Birliği (TMMOB) 42'nci Dönem Kadın Kurultayları Düzenleme Kurulu'nun aldığı karar gereğince, Zonguldak İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu tarafından düzenlenen 2'nci Yerel Kadın Çalıştayı, geçtiğimiz Cumartesi günü Zonguldak Dedeman Otel'de yapıldı. Toplam dört oturumdan oluşan çalıştayda, kadınlar, günün anlam ve önemine göre sunumlarını başarıyla gerçekleştirdiler.
Zonguldak İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu adına Kimya Mühendisleri Odası Zonguldak Temsilcisi Nazmiye Uzun, çalıştayı değerlendiği açıklamada, Son yıllarda 'kamu ve toplumun yararına' çalışmalarını sürdüren meslek odalarına iktidar ve kimi çevreler, 'işlemsizleştirme, etkisizleştirme, sindirme ve tasfiye' çabalarını sistematik biçimde sürdürmektedirler. Uygar ülke ölçütleri ve demokrasi ile bağdaşmayan, hukuka, Anayasa'ya ve ilgili yasalara açıkça aykırı olan gelişmeler, küresel sömürü, rant ve çıkar politikalarının yaşama geçirilmesi hedeflenmektedir. Oysa meslek odaları, meslek ortamının ve demokrasinin olmazsa olmaz güvenceleridir. Onlara sahip çıkmak, yaşamımıza ve geleceğimize sahip çıkmak demektir. Biz TMMOB'li kadınlar olarak örgütümüze,  yaşamımıza ve geleceğimize sahip çıkarak 'Kadınlar Örgütlü, TMMOB Daha Güçlü' diyerek çalıştayımızı başarı ile gerçekleştirmiş olduk dedi.
Öte yandan çalıştayın sonuç bildirgesi de açıklandı. Sonuç bildirgesi şöyle:
Çalıştayda 4 ayrı oturumda 12 ayrı konuda bildiri sunuldu. Bildirilerde özetle; ülkemizde kadın haklarına ilişkin yasal düzenlemelerin olduğu, uluslar arası sözleşmelere dayalı güvenceler verildiği ancak uygulamaların yasalarla çeliştiği, çünkü kadınlarımızın haklarının neler olduğunu bilmedikleri, örneğin Anayasanın 10'uncu maddesinde kadın ve erkek eşitliğinin 50'nci maddesiyle kadınların cinsiyetlerine uygun olmayan işlerde çalıştırılamayacaklarının güvence altına alındığı ancak uygulamaların yeterli olmadığı, çalışan kadınlar arasında (memur-işçi kadınlar) farklı yasal düzenlemeler olduğu ve bu yasal düzenlemelerin birbirleri ile çeliştiği, çelişkilerin giderilmesi gerektiği, sosyal güvenlik ve iş kanununda kıdem tazminatlarının alınmasını engelleyen kadınların aleyhine ilişkin hükümlerin kaldırılması gerektiği, madencilik faaliyetlerinin yaygın olduğu ilimizde iş kazalarına 'Endüstriyel Organizasyonel Psikoloji'nin etkilerinin olabileceği, cinsel taciz davalarında suçluya 'iyi hal' koşulunun değerlendirmeye alınmaması gerektiği, kadınların fizyolojik yapılarından kaynaklanan sorunlarının üstesinden geldikleri, iş dünyasında kadınların daha fazla performans gösterdikleri, fizyolojik etmenlere bağlı olarak 'çalışma süresine' müdahale edilmesi gerektiği, kadınlara bakışta; sosyal gerçeklik açısından kusurlu olunduğu daha çok bu bakışta gelenek+kültür ve ananelerin etkisi olduğu, kadına bakışın değişmesi gerektiği, özellikle de ezilen, sömürülen kadınları yani diğer farklı kadınların ne demek istediklerini bilmemiz onları anlamamız gerektiği, son dönemlerde kadın algılamamızın küçük bedenlere indirgendiği bundan kurtulmamız gerektiği, kadının toplumsal, bireysel baskı altında olduğu, bilişim suçlarının da manevi şiddet olduğu, hiçbir kadının bedensel muayeneye zorlanamayacağı, şiddeti önleyici ve kadınları koruyucu tedbirlerin yasalarda yer aldığı, kadınların ve haklarının henüz farkında olmadıkları, statü ve roller konusunda kadınlar için birincisi verilen statü, ikincisi ise kazanılan statü olduğu aslında kadın ile erkek arasında eşitsizlik değil sadece farklılık olduğu, çalışma hayatında erkeklere tanınan fırsatların kadınlara tanınmadığı bu nedenle meslekte başarısızlığın altında kadın olmanın yattığı, ekonomik krizlerde en fazla zarar görenin kadın çalışanların olduğu, erkek gibi kadın değil 'adın gibi kadın olmak' gerektiği, erkek ve kadın çalışanların birlikte olduğu iş yerlerinde erkeklere kişisel gelişim dersi verilmesi gerektiği için gereği erkek çalışanın çok olduğu iş yerlerinde kadın çalışanlara da yer verilmesi gerektiği, mühendislik disiplininde kadın öğrenci sayısının azlığı nedeniyle kadın öğrencilerin düşüncelerini ifade edemedikleri, sosyalleşemedikleri, kadının karar verme ve temsil gücünün arttırılması gerektiği, yönetici kadınların yükselmesinin engellemelerinde görünmeyen engellerin, Erkekler tarafından konulan, kadın yöneticiler tarafından konulan, kraliçe arı sendromu olarak ifade edilen kadınların kendi kendilerine koydukları engeller olduğu, kadınlar birlikte olmaları ile daha yüksek sinerji elde edecekleri ve cam tavan engelini kıracakları, kadınların örgütlenmelerinin; eğitim seviyelerini yükseltmelerinin; farklı görevlere talip olmalarının; sempati ve kişisel bakıma özen göstermelerinin; objektif ve güvenilir ayrıca esnek olmalarının; kararlı, tutarlı, hırslı olmalarının diğer kadınları desteklemelerinin yararlı olacağı ifade edilmiştir.
Son söz olarak, son yıllarda 'kamu ve toplumun yararına' çalışmalarını sürdüren meslek odalarına iktidar ve kimi çevreler, 'işlemsizleştirme, etkisizleştirme, sindirme ve tasfiye' çabalarını sistematik biçimde sürdürmektedirler. Uygar ülke ölçütleri ve demokrasi ile bağdaşmayan, hukuka, Anayasa'ya ve ilgili yasalara açıkça aykırı olan gelişmeler, küresel sömürü, rant ve çıkar politikalarının yaşama geçirilmesi hedeflenmektedir.
Oysa meslek odaları, meslek ortamının ve demokrasinin olmazsa olmaz güvenceleridir. Onlara sahip çıkmak, yaşamımıza ve geleceğimize sahip çıkmak demektir.
Biz TMMOB'li kadınlar olarak örgütümüze, yaşamımıza ve geleceğimize sahip çıkarak 'Kadınlar Örgütlü TMMOB Daha Güçlü' diyoruz.