Çevre Koruma Derneği Zonguldak Şube yöneticileri, "31 Ekim Karadeniz Günü" dolayısıyla  Kordonboyunda yaptığı basın açıklamasında, Karadeniz'in tehlike altında olduğunu ve birlikte kurtarılması gerektiğini söyledi.
Yönetim Kurulu adına basın açıklamasını yapan Lale Karakulak, Macaristan'daki alüminyum fabrikası atık barajının patlaması sonucu çevreye yayılan zehirli atığın Karadeniz'i yok etmenin eşiğine getirdiğini belirterek şunları kaydetti:
"BALIK TÜRLERİ AZALIYOR"
"Yarı kapalı bir deniz olan Karadeniz, Türkiye ve çevresinde bulunan diğer ülkelerce çöplük ve fosseptik olarak kullanılıyor. Sahillerdeki çarpık, insana ve çevreye duyarsız yapılaşma, evsel ve endüstriyel lağım suları, tıbbi atıklar, çöpler ve bilinçsizce kullanılan tarım ilaç ve gübreleri yüzünden Karadeniz aşırı derecede kirlenmektedir. Aşırı ve yanlış kimyasal madde kullanımına dayalı tarım (gübre, ilaç), evlerde kullanılan kimyasal maddeler (deterjanlar, ambalaj atıkları, atık yağlar vb.), hiçbir arıtıma tabi tutulmayan endüstriyel atıklar (ağır metaller, petrol ve türevleri, kanserojen pek çok kimyasal) Karadeniz'in ekosistemini geri döndürülemez şekilde bozuyor.
Macaristan'daki alüminyum fabrikası atık barajının patlaması sonucu çevreye yayılan zehirli atık ve 'zehirli kızıl çamur' faciası Tuna Nehri aracılığı ile Karadeniz'e ulaşması tehlikesi ve pek çok dere ve nehirlere zehirli atıkların salıverilmesi Karadeniz'de tehlike arz ediyor. Mevcut kirlilik, Karadeniz'de yaşayan tüm balık türlerinin azalmasına ve bazı türlerin yok olmasına neden oluyor. Geçmişte avlanabilen 26 balık türünden sadece 4-5 balık türü yaşıyor. Balıkların azalması ve yok olmasında kirliliğin yanında kontrolsüz balık avcılığı da etkendir." "KARADENİZ'İN SÖMÜRÜL-MESİNE
İZİN VERİLMEMELİ"
"Karadeniz, dünyanın en yoğun petrol trafiğinin yükünü çekiyor. Petrolün kirlilik derecesi, Karadeniz'de kabul edilebilir değerlerin üzerindedir ve toplam kirliliğin yüzde 48'ini teşkil etmektedir ki, bu yılda yaklaşık olarak 110 bin ton petrolün Karadeniz'e atılmasının sonucudur. Karadeniz'in Türkiye kıyılarını kelepçe gibi saran Sinop-Sarp Sahil Yolu Karadenizliyi Karadeniz'den kopardığı gibi zaten çok gelişmemiş olan deniz turizmi olanağını tamamen yok etmiştir.
Hasta Karadeniz'in eski sağlığına, insanların denize kavuşabilmesi için Tuna Nehri ve diğer akarsuların getirdiği kirliliğe, boğazlardan geçen ve Karadeniz'i petrol yolu yapan tankerlere, gemi yapım bakım tesislerinin yarattığı kirliliğe, sanayi atıklarına, kıyı kentlerinin döktüğü çöplere, faili meçhul olmayan varillere, tarımda aşırı ve yanlış ilaç ve gübre kullanımına, akarsuların kirletilmesine, nükleer enerjiye, otoyolların yaptığı tahribata, doğayla uyumlu olamayan yatırımlara ve yerleşimlere dur diyelim, Karadeniz'i yaşanabilir kılarak çocuklarımıza devredelim.
Karadeniz'de yaşayanlar, kendilerine ait olan bu denizi kendilerine sorulmadan ekolojik ve ekonomik olarak sömürülmesine izin vermemelidir. Karadeniz bize babamızdan miras kalmamış, gelecek nesiller için emanet bırakılmıştır. Karadeniz bizim. Karadeniz'i kurtaralım ve geleceğimizi koruyalım."