Liseli öğrenciler, Madenci Anıtı’nda Uğur Mumcu’yu andı:

Gençlik Muhalefeti, Emek Gençliği, Solcu Gençler ve Liseli Genç Umut adlı toplulukların oluşturduğu bir grup öğrenci, Madenci Anıtı önünde bir araya gelerek, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’yu ölümünün 18’inci yılında anmak üzere basın açıklaması düzenlediler.
Ortak açıklamayı okuyan Ali Sencer Arslan, katliamın üzerinden 18 sene geçmesine rağmen hala faillerin bulunamayışının nedeninin dönemin iktidarı olduğunu belirterek, “Bir gidip bin geliyoruz. Ölümler bizi yıldıramıyor” dedi ve şu şekilde devam etti:
“KATİLLERİ BULSUNLAR”
“Bükülmez kalem Uğur Mumcu'yu anıyoruz. Türkiye tarihinde faili meçhuller olarak da bilinen bir dönemde suikasta kurban giden yazarımızı anıyoruz. Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942’de Kırşehir'de doğdu. 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikasta kurban gitti. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadığı, patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin süpürgeyle süpürüldüğü iddia edilmiştir. Mumcu'nun eşi Gürdal Mumcu'yu ziyaretleri sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başkan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, ‘Cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğunu’ belirterek adeta namus sözü verdiler. Suikastçi(ler) ve arkalarındaki güç(ler) Ocak 2011 itibariyle hala daha yüzde 100 net bir şekilde açığa çıkarılmadı. Suikastı, İslami Hareket Örgütü, İBDA-C gibi örgütler üstlendi. Suikastın arkasında MOSSAD'ın ve Kontrgerilla'nın olduğu da iddia edildi. 18 sene geçmesine rağmen hala aydınlatılamayan bu cinayetin zanlısı dönemin iktidarıdır. Ve günümüzdeki suçlusu ise AKP'dir. AKP işine geldiğinde ‘demokrasi’ der. Nerede sizin o ileri demokrasiniz? Nerede Uğur Mumcu'nun Hrant Dink'in, Abdi İpekçi'nin Metin Göktepe'nin katilleri? Neden bulmuyor, herkesi fişleyen dinleyen emniyet teşkilatınız? Bulsunlar faili meçhullerin katillerini…”
“KAVGAMIZLA YAŞIYORSUN”
“Uğur Mumcu, Sovyetler’in dağılmasından sonraki bir konuşmasında, ‘Sol yaşayacaktır. Sosyalizm yaşayacaktır’ demişti. Evet, Uğur yoldaş, yaşıyor. Solda yaşıyor, sosyalizmde. Bir gidip bin geliyoruz. Ölümler bizi yıldıramıyor. Ya da polisin şiddeti... Biz yarınlara koşuyoruz. Senin katillerinin üstüne gidiyoruz. Bu yolda bizi alıkoymak, caydırmak isteyenler oluyor. Yılmıyoruz. Yürüyoruz. Güneşi zapt etmeye yürüyoruz. Biliyoruz, ulaşacağız. Ulaşmak istediğin yarınlara, bu dava için verdiğin canın, akıttığın kanın boşa gitmeyecek. Yarınların temelini oluşturacak. Sen bu gençliğin gözde yazarlarındansın. Sen bu halkın usta gazetecilerindensin. Sen ölmedin Uğur yoldaş. Sen ölmedin, kavgamızda yaşıyorsun. Ateşimizi parlatıyor, öfkemizi bileyliyorsun. Bu faşist düzen senin gibileri öldürdü! Sandı ki, ‘tamamdır bitti, daha gelmez böyleleri.’ Yanılmadılar mı? Sonuna kadar yanıldılar. Sen gittin, ama biz geldik. Gençlik geldi. Ne Amerikan emperyalizmi, ne de 12 Eylül faşizmi yıldıramaz bizi. Sen bizimlesin. Aramızdasın. Yazıların, fikirlerin hepsi bizimle Uğur Yoldaş. Tüm karanlıklar sosyalizmin ışığıyla aydınlanacaktır.”
Öğrenciler, basın açıklamasının ardından olaysız bir şekilde dağıldılar.