İŞÇİ ÖLÜMLERİNİN SORUMLULARI: İstanbul Davutpaşa’da, Zonguldak Karadon’da ve Tersane, inşaat, tarım sektörü gibi bir çok alanda güvencesiz ve sigortasız çalıştırılan yüzlerce emekçinin ölümüne sebep olan AKP, bir kez daha emek düşmanı politikalarıyla, Ankara Ostim ve İvedik’te aynı  koşullarda çalıştırılan işçilerin ölümünün sorumlusudur. Bu işin tek suçlusu AKP hükümeti ve onun Çalışma Bakanıdır.BİLMEZDEN GELME ÇABALARI: Her türlü işletme ruhsatı belediyeler tarafından verilir, ruhsatı olmayanlar ise mühürlenerek kapatılır” gerçeği gizlenemeyecek kadar açıktır. Bilmezden gelme çabalarının bir anlamı yoktur. Dahası, bu işlerle ilgilenmek yerine, kendi vazifesi olmayan işler peşinde koşan Ankara Büyükşehir Belediyesi, patlamaların olduğu gün, görevi olmamasına rağmen Torba Yasa’yı protesto eden biz emekçilerin üzerine tazyikli su sıkan panzerlere, su taşımakla meşguldü. Çaycuma’daki KESK Bileşenleri demokratik hak ve talepler konusundaki ilkeli çıkışlarını sürdürüyorlar. Bileşenler bu kez yaptıkları açıklamada, iş kazalarına değinerek hesap sordular.
KESK Çaycuma Bileşenleri imzalı yazılı açıklama şöyle:
ÖLEN YİNE BİZ OLDUK
Bunlar yaşanmasın diye haykırmak istedik;  bizler Kızılay’da AKP’nin Polisinin gazı, tazyikli suyu ve faşist saldırısına maruz kalırken; Ostim’de denetimsizlik, kuralsızlık sonucu gerçekleşen patlama ile emekçi kardeşlerimiz, “İşçi Katliamı”na maruz kalmış, 20 arkadaşımız yaşamını yitirmiş, kırk arkadaşımız da yaralanmıştır.
AKP iktidarı, halkın değil, işverenin iktidarı olduğunu her fırsatta yaptığı icraatlarla, çıkardığı yasalarla ortaya koymuştur. En son meclise getirdiği Torba Yasa bunun en açık göstergesidir. Emekçileri güvencesizliğe mahkum eden, boğaz tokluğuna ve kölelik koşullarında çalıştırmayı reva gören AKP hükümetinin bu yasası, daha meclisten geçmeden patladı ve işçilerin yaşamına mal oldu.
Bu Torba Yasa’nın denetimsizliği getireceğini Meclistekilere haykırmaya geldiğimiz anda, üzerimize biber gazını ve gaz bombasını, kışın eksiye varan soğuğunda tazyikle suyunu yağdıran, AKP’nin gerçek yüzünü ortaya koyan, bir patlama yaşandı ve maalesef yine ölen biz olduk. İstanbul Davutpaşa’da, Zonguldak Karadon’da ve Tersane, inşaat, tarım sektörü gibi bir çok alanda güvencesiz ve sigortasız çalıştırılan yüzlerce emekçinin ölümüne sebep olan AKP, bir kez daha emek düşmanı politikalarıyla, Ankara Ostim ve İvedik’te aynı  koşullarda çalıştırılan işçilerin ölümünün sorumlusudur. Bu işin tek suçlusu AKP hükümeti ve onun Çalışma Bakanıdır.
Bu kazalarla ilgili olarak Çalışma Bakanının, patlamanın işçilerin hatasından kaynaklandığını tahmin ettiğini söylemesi, Torba Yasa ile ilgili kamuoyunu yanıltma çabalarının üstüne eklenen bir pervasızlıktır. Oysa yapılan araştırmalar sonucunda bu iki işyerinin de ruhsatsız çalıştığı tespit edilmiştir. Yaşanan bunca acı gerçeğe ilave olarak; “ Burayı denetleme yetkisi bizde değildir” diyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, işten sıyrılma “becerisini” sergilemeye çalışmaktadır.
KAYIT DIŞI ÇALIŞILIYOR
Ancak “Her türlü işletme ruhsatı belediyeler tarafından verilir, ruhsatı olmayanlar ise mühürlenerek kapatılır” gerçeği gizlenemeyecek kadar açıktır. Bilmezden gelme çabalarının bir anlamı yoktur. Dahası, bu işlerle ilgilenmek yerine, kendi vazifesi olmayan işler peşinde koşan Ankara Büyükşehir Belediyesi, patlamaların olduğu gün, görevi olmamasına rağmen Torba Yasa’yı protesto eden biz emekçilerin üzerine tazyikli su sıkan panzerlere, su taşımakla meşguldü.
İş kazaları en çok güvencesiz, sendikasız, sigortasız çalıştırmanın yaygın olduğu, denetimin yok sayıldığı işyerlerinde görülmektedir. Bu iş yerlerinin büyük çoğunluğu çalışanları işe alırken sendikaya üye olmayacaklarına ve sigorta istemeyeceklerine dair güvenceler isteyen,  iktidarla çok yakın ilişkiler içinde olan iş yeri sahipleridir.
Bu tür iş yerlerinde çalışma süresi neredeyse 15–16 saate varırken, iş güvencesi bulunmamaktadır. İşçilerin maaşlarının büyük bölümü çoğunlukla içerdedir. Sendikanın adının bile yasaklandığı bu tür iş yerleri hem kayıt dışı çalıştırmakta, hem de kayıt dışı üretim yapmaktadırlar.
Bugüne değin gerçekleşen iş kazalarında firmalar, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili gerekleri, maliyet unsuru olarak gördükleri için yaptıkları denetimler de işçi sağlığı açısından yeterli olmamaktadır. Çalışma Bakanlığı’na bağlı müfettişlerin yapması gereken denetimler, işverenin kendisine bırakılmıştır. Hal böyleyken bunca iş katliamlarının yaşandığı bu ülkede, Torba Yasa’yla birlikte denetim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı memurlara devredilmek isteniyor. Şimdiye kadar zaten yeterli olmayan iş yeri denetimleri bu yasayla tamamen ortadan kaldırılıyor.
AKP KİMLERE ÇALIŞIYOR?
Torba Yasanın getireceği şey, tam anlamıyla bir ‘toplu işçi katliamı’ olacaktır. Daha Torba Yasa çıkmadan Ankara Ostim’deki patlamada yaşananlar, bu felaketin ve ihmallerin yalnızca bir göstergesidir. Ostim’deki patlamanın yaşandığı işyeri sahipleri: "Biz ölen işçiler için duamızı ettik" diyerek işin içinden sıyrılacak denli kendilerini rahat hissetmektedir. Torba Yasanın kendilerine sağlayacağı olanakları şimdiden bu kadar rahat ifade etmeleri, AKP’nin kimlerin lehine çalıştığının açık bir göstergesidir.
Ostim’deki bu patlamalarda yaşamını yitiren işçilerin hiçbirinin sigortalı olmamasına karşın  Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın; “yanında sigortasız işçi çalıştırmak, bir insanın artık vicdanı ile ilgili bir değerlendirmedir” cevabı, AKP ve Bakanlarının ne denli işçi düşmanı-patron dostu olduğunun,  insan yaşamını ne denli önemsediklerinin yorumsuz ispatıdır. AKP, işçilerin, emekçilerin iş güvenliğini, Anayasanın, yasaların, uluslar arası sözleşmelerin değil, patronların vicdanına bırakılmak istendiği bir ülke yaratmak istemektedir.
Ama bilinmelidir ki, biz bu gidişata izin vermeyeceğiz. KESK olarak güvencesizliği, kuralsız ve denetimsiz çalışma yaşamını yaygınlaştıracak ve işçi katliamlarının önünü açacak olan Torba Yasa’ya karşı mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Bütün emekçiler ve halkla birlikte bu yıkıma karşı birleşik bir mücadeleyi yükseltme çabasından geri durmayacağız.  Ankara Ostim ve İvedik’de kaybettiğimiz işçi kardeşlerimize rahmet, ailelerine ve tüm halkımıza baş sağlığı, yaralı işçilerimize de acil şifalar diliyoruz.  Kaybettiğimiz işçi kardeşlerimiz başta olmak üzere, tüm emekçilerin gasp edilmek istenen haklarını korumak için direnme hakkımızı fiili meşru temelde sonuna kadar kullanacağımızı tüm kamuoyuna bildiririz.