Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü'ne ait Karadon Yeni Servis Kuyusu'nda 17 Mayıs'ta yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında, ocakta galeri açma işini yürüten taşeron firma Yapı-Tek'te çalışan 2'isi maden mühendisi 30 madenciden 28'inin cesedi çıkarılırken, 2'isine hala ulaşılamadı. 28 cenazeden kimlikleri tespit edilen 25'inin toprağa verilmesinin ardından, ölen madencilerden 28 yaşındaki Erdem Alkin'in ailesinin şüphesi üzerine yapılan DNA testinde 6 madencinin cenazelerinin karıştığı ortaya çıktı. Açılan mezarlardan çıkarılan cenazeler, gerçek ailelerine teslim edilirken, hastanedeki 3 madencinin de kimliklerinin tespit edilmesiyle 28 madencinin cenazesi toprağa verilmiş oldu.

GÖZÜYAŞLI EŞ İKİNCİ KEZ YIKILDI
Erdem Alkin'in cenazesini, eşi Engin Düzcük sanılması nedeniyle toprağa veren, mezarında dua edip Kuran okutan Hayriye Düzcük, DNA testi sonucunda kendi eşinin hala yer altında olduğu belirlenince ikinci kez yıkıldı. Hayriye Düzcük, Çaycuma ilçesine bağlı Saltukova Beldesi Sarıkum Mahallesi'ndeki evinde, kızları ilköğretim birinci sınıf öğrencisi 8 yaşındaki Beyza ve 2.5 yaşındaki Sıla ile 22 gündür eşinin bulunmasını bekliyor.  Eşinin asıl mesleğinin aşçılık olduğunu, uzun yıllar restoranlarda çalıştığını ve 2.5 yıl önce de Yapı-Tek firmasına aşçı olarak işe girdiğini söyleyen Hayriye Düzcük, firmanın, Gelik İşletme Müdürlüğü'nde işyerini kapatmasıyla eşinin işsiz kalma tehlikesi yaşadığını söyledi. Buranın yemekhanesinde çalışan diğer aşçı emekli olurken, eşinin firmanın teklifiyle maden ocağında iş başı yaptığını anlatan Hayriye Düzcük, "Firmanın hem Karadon'da, hem de Gelik'te işyeri vardı. Gelik'tekini kapatınca eşim bana, 'Beni ya işten atacaklar, ya da madene gönderecekler. Ben para için değil, sigorta için çalışıyorum. Hastaneye gittiğimiz zaman çocuklarımız maskara olmasın. Sigortamız olsun başka bir şey istemiyorum' diyordu. Sonra onu çağırdılar, madene soktular. Bana, 'Orası bambaşka bir dünya. Oraya girdiğin zaman her şey değişiyor' diyordu. Şirket 2 ayda bir para veriyordu. Ona bile razı oluyordu" diye konuştu.

"KEMİKLERİNE DE RAZIYIYIZ"
Eşinin bir an önce bulunmasını isterken gözyaşlarına boğulan Hayriye Düzcük, "22 gündür her gün haber bekliyoruz, telefon bekliyoruz. Hiç arayan yok. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Kemiklerini bulsak, dirisini bulmuş gibi sevineceğiz. Artık yeter, insan bir yerde dayanamıyor. Çocuklarım babalarını soruyorlar. Dilim varmıyor anlatmaya. Bulunamaması çok zor... O ölümden betermiş. Her gün, 'eşim bugün bulunacak' ümidiyle kalkıyorum. Diğer 28 kişi huzur içinde yatıyor, bizimkiler de yatsın istiyorum. İnşallah bulunur da yerine yerleşir. 'Bulundu' densin, uça uça almaya gideceğim. Allah'tan ümit kesilmez. Bir tek derdim bulunsun. Onu yerine yerleştireyim. Kemiklerine de razıyız. En azından bir mezarı olur" dedi.  Yanlış teşhis sonucu eşinin yerine bir başkasının defnedilmesinin de kendilerini çok üzdüğünü belirten Hayriye Düzcük, şunları söyledi: 
"Cenazesi oldu, Kur'an'ını okuttuk. Allah kimseyi böyle duruma düşürmesin. Ölüm iki kere yaşanır mı? Yaşanıyormuş. Allah'ın takdiri. Kızım Beyza, 'Anne, babamın mezarı orası değilmiş, babam nerede?' diyor. Küçük kızım Sıla, babasının terliğini görse, 'Babam nerede?' diye soruyor.
Artık bu ızdırap bitsin." Yer altındaki diğer işçi Dursun Kartal'ın eşi Gülizar Kartal da, Pamukkale Üniversitesi Makine Bölümü son sınıf öğrencisi oğlu 20 yaşındaki Turgut ve Namık Kemal Üniversitesi Bilgisayar Bölümü birinci sınıf öğrencisi 18 yaşındaki kızı Tülay Kartal ile birlikte eşinin bir an önce bulunmasını istiyor. Dursun Kartal'ın kayınpederi İbrahim Kartal'ın da, 1976'da TTK Karadon Müessesesi'ndeki eski maden ocağında göçük altında kalarak öldüğü öğrenildi.