GMİS Genel Başkanı Muslu, Bursa'da meydana gelen grizu faciası ile ilgili olarak çarpıcı açıklamalarda bulundu. Muslu, "Ne kadar gaz ölçümleri yapıldı, soracak muhatabı yok. Mutlaka bir yerde ihmal var" dedi.

Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ramis Muslu, Bursa'da meydana gelen ve 19 maden işçisinin göçük altında kalarak can verdiği facianın ihmalden kaynaklandığını iddia etti. Grizunun kendi kendisine patlamayacağını belirten Muslu, patlamadan sonra kurtarma çalışmalarına solunum ci-hazları ile müdahale edilerek yaralıların kurtarılabileceğini de ifade etti. 

SIKI DENETİM YAPILSIN

GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Bölge Çalışma Müdürlükleri'nin konunun üzerine gitmesini istedi. Ülke genelindeki tüm maden sahalarının ciddi anlamda denetlenmesini isteyen Muslu, şöyle konuştu: "Bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum. Ama sadece temennilerle bu işin önüne geçilmesi mümkün değil. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu konu üzerine ciddi şekilde gitmeli. Bölge Çalışma Müdürleri bu konu üzerine gitmeli. Sadece Bursa için değil. Ülkenin çeşitli illerinde maden sahaları ve ocakları var. Sendikalar olarak, buraların sıkı bir şekilde denetlenmesini talep ediyoruz. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine uygun hale getirmeden üretim yapılması, böyle zaman zaman kazalarla karşı karşıya getirebiliyor. Ama böyle vurdumduymazlıkla gidilirse son olmaz" dedi.

SORUMLULARIN ÜZERİNE GİDİLMELİ
Kastamonu'nun Küre ilçesindeki madende 2004 yılında meydana gelen yangında 19 işçinin yaşamını yitirdiği kazayı da hatırlatan Muslu, bu ocağın sorum lularının ortaya çıkarılması yerine ocağın kapatıldığını ifade etti. Kastamonu'da da böyle bir kaza olduğunu ve 19 işçinin öldüğünü anlatan Muslu, "Ocak kapatıldı. Biz sorumluların ortaya çıkarılması ve üzerine gidilmesini istiyoruz" diye konuştu.  

TEKNOLOJİ GELİŞTİ
Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda en büyük facianın 263 madencinin yaşamını yitirdiği 1992 yılındaki facia olduğunu belirten Muslu, o tarihten itibaren kurumda büyük bir grizunun yaşanmadığına da işaret etti. Gerekli tedbirlerin alınması nedeniyle bu tür büyük kazaların kurumdan uzak olduğunu anlatan Muslu, sözlerine şöyle devam etti: "1992 yılından itibaren TTK'da böyle kazalarla karşı karşıya kalmadık. Teknoloji gelişti. Yerin yüzlerce metre altını yer üstünde monitörlerle izleyebiliyorsun. Çalışma ortamlarına çekilen kablo ve cihazlarla metan gazını kontrol edebiliyorsun. İşe başlamadan iş güvenliği konusundaki kontrolleri yapabiliyorsun. Görevli nezaretçi ve emniyet servisi çalışanları oluyor. İşe başlamadan önce gaz ölçümleri yapılıyor."  

MUHATAP YOK
Bursa'daki faciada gaz ölçümlerinin yapılmamasından endişe duyduklarını belirten Muslu, bu ihmalin olup olmadığını öğrenme imkanının şu an olmadığını da ifade etti. Grizunun da kendi kendine patlamasının mümkün olmadığını anlatan Muslu, şunları söyledi: "Ama Bursa'daki kazada ne kadar gaz ölçümleri yapıldı. Soracak muhatabı yok. Çünkü 19 arkadaş da göçük altında. Grizu kendi kendine patlamaz. Mutlaka bir yerde ihmal var. Çalışma esnasında sızan metan gazı, oksijenle birleştiğinde yanıcı özelliğe sahip olur. Bunu da ya elektrik kablosundan çıkan kıvılcım ya kazmanın ucundan çıkan kıvılcım ya mortobikörün ucundan çıkacak bir kıvılcım yakar. Dinamit atarak, kömür gevşetilmek isteniyor. Dinamit atınca bu gaz patlayabilir."  

YAŞAM ŞANSI VERMİYOR
Patlamadan önce alınması gereken tedbirler olduğunu anlatan Muslu, sözlerine şöyle devam etti: "Gaz ölçümlerinin yapılması gerekirdi. Ölçüm, monitörler aracılığıyla olabilir ya da nezaretçileri yardımıyla Riken denilen cep telefonundan biraz daha büyük gaz ölçüm cihazları ile de yapılabilirdi. Gaz binde 1 oranında bile tespit edilse çalışma durdurulur. Çalışma ortamı düzenlenir."
Bursa'daki grizu patlamasında göçük altında kalan işçilere yaşam şansı vermediğini belirten Muslu, grizu ve sonrasında meydana gelebilecek tahribatları da şöyle anlattı: "Zaman zaman bir-iki tüpün yaptığı hasarı yer yüzünde görebiliyoruz. Onlarca tüpün bir anda patladığını düşünün. Bir de yer altında olduğunu düşündüğünüzde ne kadar tahribat vereceğini düşünmek bile zor. Metan gazının metreküp olarak havanın içerisinde bulunma oranına bağlıdır. Demek ki, Bursa'da da çok büyük bir grizu patlaması meydana geldi."

İNSANI ÖLDÜREBİLİR
Patlamadan sonra yanma meydana geldiğini anlatan Muslu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yanmalardan sonra da boğucu gaz dediğimiz karbonmonoksit gazı ortaya çıkıyor. Karbonmonoksit oksijeni tamamen ortadan kaldırır, bir teneffüsü bile insanı öldürülebilir. Son derece boğucu ve öldürücü bir gazdır. Bir teneffüste bile bir dakikadan az bir zaman bile yaşam şansı vermez. Buradan kurtulmak da ocağın havalandırma sistemiyle alakalı. Kozlu'da bin işçi ocağa girmiş, 263'ü yaşamını kaybetmişti. Patlamanın mey dana geldiği ocağın alt kotlarındaki arkadaşlarımız kurtuldu. Burada da kurtulmalar olabilir. Havanın a-kış yönü önemlidir. Öğrendiğimiz havanın bir taraftan giriyor diğer taraftan çıkıyor olmasıdır. Bu da ocak içerisinde temiz hava yok gibi olduğunu bize gösteriyor. Bu durumda kurtulma şansları gözükmüyor. Ocaklarımızda hava akımı, bu tür kazalara göredir."

İKİNCİ PATLAMA RİSKİ 
Bursa'da ikinci bir patlama riskinin de bulunduğunu belirten Muslu,"İkinci bir patlama, toz patlaması olabilir. Kömür tozunun bulunduğu ortamda havaya kalkmasıyla olabilir. Toz patlaması grizudan daha tehlikelidir" dedi.

TOZ PATLAMASI
Kozlu'da da grizudan sonra kömür tozu patlaması olduğunu hatırlatan Muslu, şunları söyledi: "Bu kadar arkadaşımızın ölmesi ve tahribatın yüksek olmasına da en büyük neden toz patlamasıdır. Genelde grizudan hemen sonra bu toz patlamaları olur. Şimdi olacağını tahmin etmiyorum. Grizunun şiddetiyle galerilere ana yollarda birikmiş olan kömür tozu, havayla birlikte uçuşuyor. Barutun uçuştuğunu ve patladığını düşünün. Şu an ikinci bir patlama olasılığı gözükmüyor. Bu patlamalar için de ana kartların üstünde su barajları oluşturuluyor. Su dolu barajlarla, tozun patlaması anında havayla temasını kesiliyor. Burada sorumluluk çalışma bakanlığında, üzerine gidilmelidir."

MALİYET HESABI YAPILMAZ
Bursa'daki kazada solunum cihazlarının bile bulunmadığını ve bunların bulunması halinde ise yaralı işçilere zamanında ulaşılabileceğini de ileri süren Muslu, genelde özel sektörün bu tür maliyeti pahalı olan donanım ve cihazları almaktan kaçındığını ifade etti. İnsan hayatının söz konusu olduğu yerde maliyet hesabının yapılmaması gerektiğini belirten Muslu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Patlamanın olduğu ocak, küçük işletme ve özel sektör. Bu tür solunum cihazları çok pahalı olması ve maliyet gerektirmesi nedeniyle özel sektör madenciliğinde pek alınmaz ve kullanılmaz. Mutlaka olması gerekir. Anında bu cihazlarla müdahale edilseydi, 1-2 arkadaş daha yaralı olarak kurtarılabilirdi. Kütahya'dan, Tunçbilek'ten giden ekipler müdahale etmiş. Madencilikte maliyet hesabı yapılmaz. Alınmayacak cihazlar değil, 5 tane de alsan anında müdahale edersin. Ama diğer taraftan da orayı havalandırman gerekir. Bu cihazlarla da belirli süre sonra çalışman mümkün olmaz."