ZONGULDAK KENT SEMPOZYUMU’nun  SONUÇ BİLDİRGESİNDE “KÜRESEL SERMAYE” VE “RANT ODAKLARINA” DİKKAT ÇEKİLDİ.

TMMOB Zonguldak İl Koordinasyon Kurulunca düzenlenen “Zonguldak Kent Sempozyumu’nun aldığı kararlar sonuç bildirgesi ile kamuoyuna duyuruldu.  Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ülkenin tüm kentlerinde kentsel sorunların tartışılması ve ortaklaşa çözüm önerilerinin oluşturulması amacıyla başlatılan çalışmalar Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği örgütlülüğü içinde kendilerine düşen görevi de gündeme getirdi.
TMMOB Zonguldak İl Koordinasyon Kurulunca düzenlenen “Zonguldak Kent Sempozyumu” nun yedi oturumda sunulan, yirmi altı bildiri ve bir panel ile gerçekleştirildi. Açıklanan sonuç bildirgesinde “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği örgütlülüğü içinde bizlere düşen görev, yıllardır mücadele ortamı içinde oluşan birikimlerimiz ile bugün kentlerimizi yaşanmaz hale getiren kentsel değerlerimizi küresel sermayenin ve rant odaklarının hizmetine sunan bu anlayışın durdurulması için mücadeleyi sürdürmektir” denildi.
Bildirgede “Çevreye, insana, sanata, tarihi ve kültürel değerlerine saygılı bir anlayışın hâkim olması için TMMOB örgütlülüğü üzerine düşeni kuşkusuz yerine getirecektir” vurgusu da yapıldı.
TMMOB Zonguldak İl Koordinasyon Kurulu’nu oluşturan TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Zonguldak Temsilciliği, TMMOB Harita Kadastro Mühendisleri Odası Zonguldak Temsilciliği, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Zonguldak Temsilciliği, TMMOB Mimarlar Odası Zonguldak Temsilciliği, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Zonguldak Temsilciliği, TMMOB Şehir Plancıları Odası Zonguldak Temsilciliği’nin hazırladığı sonuç bildirgesi şöyle:

*TTK Karadon Müessesesi’nde yerin 540 metre altında meydana gelen ve 30 madencimizin ölümü ile sonuçlanan grizu faciası, insan canını hiçe sayan, sadece kâra dayalı bir üretim sisteminin insanlık dışı yüzünü bir kez daha gösteriyordu. Bu kaza (!) özelleştirme, taşeronlaştırma uygulamalarıyla birleşen ihmalin nasıl felaketlere yol açacağını bizlere yaşayarak öğretti. Havzada sürdürülen taşeronlaştırma, özelleştirme uygulamalarının durdurulmasını, insanı merkeze alan güvenlikli bir çalışma ortamının sağlanması için tüm önlemlerin vakit geçirmeksizin alınmasını ve kurum yönetimine hükümet yandaşlarının değil de, madencilik sektöründe deneyimli, liyakatli insanların atanmasını talep ediyoruz.

*Neoliberal politikalardan Zonguldak’ın da nasibini aldığı ve bunun sonucunda kimliksizleşerek yaşanılabilir bir yer olmaktan hızla uzaklaştığı gerçeği oldu. Kentin sorunlarının alanlarında uzman kişilerce saptanıp önerilerinin tartışıldığı etkinliğe, kentin atanmış ya da seçilmiş yetkililerinin, teknik insanların, sivil toplum örgütlerinin ilgisinin yetersiz olması, ilerleyen süreçlerde de bilimsel gerçeklerden uzak kararlar alma anlayışının egemen olacağını gösteriyor.

*Zonguldak’ın geldiği noktada istihdam yaratan, göç alan kent olgusundan uzaklaşarak göç veren, hazine arazileri üzerinde plansız yerleşilen ve bu plansızlığa göz yumulan bir kent haline geldiğidir. Bunun sonucu olarak da kent sorunlarını bir türlü aşamıyor, tasman etkisinin planlamalarda göz ardı edilmesinin tehlikesini taşıyor. Dar alanlarda gelişmeye çabalayıp, yanlış planlama ve yerel yönetim kararlarıyla dikine azmanlaşan bir kent haline dönüşüyor.

*Yerel yönetimlerde ve kamu kurumlarında toplum ve kamu yararı yerine sermayenin çıkarlarına cevap veren yaklaşımların öne çıkarıldığını görüyoruz. İmar planlaması sürecinin bütünselliği göz ardı ediliyor, yerel inisiyatiflerin ve meslek odalarının planlama süreçlerine katılımı hiçe sayılıyor.

*Yerel yönetimler arsa üretme politikalarına öncelik vermeli, orman ve kıyı alanlarının işgali engellenmelidir.

*Çarpık ve düzensiz yapılaşma anlayışı öncelikle gecekondu alanlarında olmak üzere kentsel dönüşüm ihtiyacını ortaya çıkarmıştır ve acilen bu süreç planlanmalıdır.

*Zonguldak kentinin endüstriyel mirasına sahip çıkılması önemlidir. Türünün ülkedeki tek örneği olan bir madencilik şehrinin fiziksel ve sosyal altyapısı ile korunması, ülke değeri ve ekonomisi açısından gereklidir. Bu nedenle kent merkezinden başlayarak tüm havzada endüstri mirası değeri taşıyan her türlü öğe tespit edilip belgelendirme çalışmasının hızla başlatılması gerekmektedir. İçleri boşaltılarak yıkıma terk edilen bu değerlerimiz için Lavuar alanı ile başlayan koruma ve sahip çıkma bilincinin devamı sağlanmalıdır.

*Yol kenarlarının otopark olarak kullanılması yaya ve araç ulaşımını engelleyen bir diğer faktör olarak öne çıkmıştır. Yerel yönetimlerin otopark bedeli olarak aldığı payların, kentin otopark ihtiyacını karşılamak üzere kullanılması ve mevzuattaki otopark yönetmeliğine uyulması sorunların aşılması için önemlidir.

*Karayolu taşımacılığı dışında çevresel etkileri nispeten daha az olan alternatif taşıma sistemlerinin araştırılması, mevcut demir ve deniz yolu taşımacılığının canlandırılması gereklidir. Şehrin ulaşım araçlarından biri olan merdivenlerin standartlara uygun şekilde düzenlenip, estetik olarak yenilenmesi ve yayaların ihtiyacına cevap verecek şekilde tasarlanması sağlanmalıdır.

*Kömür ticareti yapan firmalar, ilgili yönetmelikler uyarınca, sıkı denetim altına alınmalı, binalar ısı yalıtım kurallarına göre inşa edilmeli ve bununla ilgili yasa ve yönetmeliklerin uygulanması mutlaka hayata geçirilmelidir. Bu amaçla bölgemizde uygulanabilir önemli alternatif ısıtma yöntemi olan mevcut termik elektrik santrallerinin atık ısıları ve suları ile bölgesel ısıtma uygulaması bir an önce devreye sokulmalıdır.

*Sel ve su baskınları kentin kaderi olmamalı, dere yatakları daraltılarak yapılan plansız istinat duvarları ve her türlü kaçak yapılaşmaların önüne geçilerek dere yatakları ıslah edilmelidir. Ayrıca orman alanlarında fındık ekim alanları yaratmak için ormanların tahrip edilmesinin ve bu bölgelerde suni gübre kullanımıyla yeraltı su kaynaklarının kirletilmesinin önüne geçilmelidir.

*Su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı ve ticarileştirilmesinin önüne geçilmelidir. Ayrıca %65’lere varan kent içi su kayıpları ve kaçak su kullanımı önlenmelidir.

*Filyos Vadisi Projesi, en ince ayrıntılar düşünülerek hazırlanmalıdır.TİOS Kenti kalıntılarının hemen yakınlarında kurulması düşünülen sanayi tesisleri ve onlara bağlı oluşacak kentleşme, doğaya, bölgenin endemik bitki örtüsüne ve antik TİOS’a zarar vermeyecek şekilde tasarlanmalıdır.

*Bilime ve hukuka aykırı, kentlilerin taleplerini göz ardı eden, toplumla paylaşılmadan, gerekli uzlaşılar sağlanmadan rant gruplarının çıkarları/talepleri doğrultusunda gerçekleştirilen tüm uygulamalar kentimize karşı işlenen suçlar olarak nitelendirilmelidir.