Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Zonguldak Sözcüsü Metin Kahveci, KESK'in 21 Aralık 2011 tarihinde yapacağı iş bırakma eylemine katılmayacaklarını açıkladı. Tüzel kişiliklerin yok sayıldığı kararların yanında  bulunmayacaklarını ifade eden Kahveci, açıklamasında şunları söyledi:
"EYLEM KARARININ ALINIŞ BİÇİMİ VE NEDENLERİNİ ANLAMAK İÇİN BİRAZ GERİYE GİTMEK GEREKİYOR"
"Bilindiği üzere KESK 21 Aralık 2011 tarihinde bir günlük iş bırakma eylemi kararı almıştır. Ülkemizin gündeminde yer alan her siyasi, ekonomik ve kültürel gelişme gibi KESK'in almış olduğu bu eylem kararı da konfederasyonumuz gündemine taşınmış ve 10 Aralık 2011 tarihinde toplanan Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuzda tartışılmıştır. Başkanlar kurulumuza katılan Konfederasyonumuz Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu üyeleri ile sendikalarımız MYK üyelerinin konuyla ilgili açıkladıkları görüşleri doğrultusunda Yönetim Kurulumuz tarafından üyelere bildirilmek üzere sendika genel merkezlerine aşağıdaki açıklamanın yapılması kararlaştırılmıştır. Buna göre; KESK'in 21 Aralık iş bırakma kararının alınış biçimi ve nedenlerini anlamak için biraz geriye gitmek gerekiyor. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa değişikliklerinde KESK, grevsiz ve göstermelik bir toplu sözleşme düzenine açıkça hayır dememiş hatta o zamanki genel başkanı basına yaptığı açıklamalarda, 'yetmez, ama evet' demek gerekir şeklinde beyanatlarda bulunmuştu. KESK içindeki bir grup ise siyasal çizgilerine paralel olarak oylamayı boykot ettiklerini belirtmişlerdi. Nihayet bu Anayasa değişiklikleri gerçekleşince 4688 sayılı yasaya göre 15 Ağustos 2011 tarihinde başlaması gereken toplu görüşmeler üç konfederasyonun hükümetle anlaşması sonucu yapılmamış ve kamuoyuna sonbaharda yapılacak yasa değişikliğinden sonra toplu sözleşme yapılacağı duyurulmuştu."
"KONFEDERASYONUMUZA
BÖYLE BİR ÇAĞRI YAPILMADI"
"Birleşik Kamu-İş olarak o süreçte Anayasa değişikliğinin gerçek bir toplu sözleşme düzeni içermediğini ve grev hakkımızı tanımadığını, buna rağmen evrensel hukuk ilkelerine dayanarak bu haklarımızın kullanımı için hemen en geniş sınıf birlikteliğini sağlayarak mücadele etmemiz gerektiğini söylemiş ve KESK de dahil bütün tarafları ortak eyleme çağırmıştık. Bu çağrımıza yanıt 1 Mayıs emek, mücadele ve dayanışma gününde arkadaşlarımıza taş ve sopalarla saldırı olarak verilmiştir. 15 Ağustos 2011 günü Birleşik Kamu-İş olarak tüm olumsuz koşullara rağmen güçlü bir eylem gerçekleştirip emekçilerin sendikal mücadelesini bir kez daha gündeme taşırken KESK hükümetin oyalamasına uyarak süreci diğer konfederasyonlarla karşılıklı ziyaret ve görüş alış verişiyle geçirmiş ama hiçbir zaman konfederasyonumuzu dikkate almamıştır. Gelinen noktada KESK diğer konfederasyonlar gibi Birleşik Kamu-İş'i de dikkate almayarak bir eylem kararı almıştır. Sınıf mücadelesini düşünen ve mücadelede kitleselliği isteyen bir anlayışın bu tür kararları almadan önce tüm emek örgütlerine çağrı yapması ve kararları ortaklaştırması gerekmez mi? Elbette gerekir. Ancak konfederasyonumuza böyle bir çağrı yapılmamıştır. Diğer yandan kamuoyuna yapılan açıklamalarda tüm emekçiler bu eyleme katılmaya davet edilmiştir. Bu her şeyden önce KESK'in dışındaki örgütlere saygısızlıktır."
"EMEK MÜCADELESİNDEN ÇOK SİYASİ KAYGILARIN ÖNE ÇIKARILDIĞI BİR EYLEME DESTEK VERMEYECEĞİZ"
"Konfederasyonumuz önümüzdeki dönemde Anayasa değişiklikleri, yasa değişiklikleri, bütçe uygulamaları ve toplu sözleşme gibi çok geniş eylem ve etkinliklere sahne olacak bir sürece girildiğinin farkındadır.
Bu süreçte çok etkin eylem ve mücadeleler örgütleyeceğimizden kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Bu süreç enine boyuna Başkanlar Kurulumuzda tartışılmış ve önümüzdeki dönemde sırasıyla açıklanacak bir dizi kararlar alınmıştır.
Oysa 21 Aralık tarihi KESK'in kendi öncelikleriyle örtüşen bir tarihtir. Birlikte örmediğimiz, emek mücadelesinden çok siyasi kaygıların öne çıkarıldığı bir eyleme destek vermemiz olanaklı değildir. Bu nedenle KESK'in aldığı eylem kararına katılmıyoruz. Bundan sonraki süreçte işçi sınıfının geniş birlikteliklerinin yakalandığı ve kararların birlikte alındığı her mücadele platformunda yer alacağımızı, ancak örgütümüzün ve tüzel kişiliğimizin yok sayıldığı kararların yanında  bulunamayacağımızı örgütümüzün bilmesini isteriz."