Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) Zonguldak İl Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Özyürek, genel bir açıklama yaparak, ülkenin üstünü kaplayan karabulutların dağıtılması gerektiğine dikkati çekti. Umutlarının karartıldığını görmeyen insanları uyarmaları gerektiğini ifade eden, Özyürek, kimsenin sesinin soluğunun çıkmadığını belirttiği yazılı açıklamasında şunları söyledi;        
DUYARSIZ VE TEPKİSİZ
BİR TOPLUM OLDUK
Gün geçmiyor ki, acı bir haberle sarsılmayalım. Yakılmak istenilen öğretmenlerimiz. Karakol baskınları asker ve polislerimizin sokak ortasında öldürülmesi… Ülkemiz yangın yerine döndü. Peki, hükümetin başı nerede? Anlaşılan yüzde 50 bunlarda tavan yapmış. Dünya lideri olmak 'Arap Baharı' şenliğinde gittiği bu ülkelerde adalet dağıtması Mısır'daki konuşmasında laiklikten söz etmesi 'Anayasanıza laikliği koyun' diyor. Yıllarca Türkiye'mizde neler söylediler. Laikliğin dinsizlik olduğunu hep işlettiler. Dinci İslamcı güruhun son ismi Sayın Recep Tayyip Erdoğan gittiği Arap Şenliği'nde, 'Laiklikten korkmayın' diyor. El insaf... Toplum olarak  tüm olup bitenleri seyrediyoruz. Sessizliğin yanında gülümsemeyi unuttuk. Umutlarımız paramparça olmamalı. Ülkemizin üstünü kaplayan kara kara bulutları dağıtmalıyız. Bunu toplum olarak başarmalıyız. Birlikte dayanışma ağlarını kurabilmeli. Bu esen fırtınayı tek adam diktasını cumhuriyetimizin temel ilkelerini tümden yıkıldığını ileri demokrasi özgürlük, eşitlik yalanlarının ardında işçilerin, emekçilerin, gençlerin, gelecek düşlerinin çalındığı ezilenlerin umutlarının karartıldığını görmeyenleri de uyarmalıyız. Ülkemiz çirkefle pınar suyu arasındaki karışıklık gibi olmamalı. Berrak pınar suyu gibi akmalıyız. Toplumumuzun değerler sisteminin altüst olduğu duyarsızlığın ve vurdumduymazlığın doruk noktasına ulaştığı bu günleri aşmalıyız. Ortak payda da birleşmeli, güzelim Türkiye'mizin tüm yetkilerini bir kişinin elinde toplandığı totaliter bir rejimin anaforuna sürüklendiğini görmeliyiz. Toplumumuzun değişik sınıf ya da katmanları kendi özgün izlencelerini dayatmak yerine ortak hedefe karşı güç ve eylem birliği ekseninde birlikte davranma özverisinde bulunmak durumundayız. Ülkemizde bu kadar haksızlıklar, bu kadar kan akıtılırken, masum insanlar ölürken kimse bir kenara çekilmemeli. Çünkü bu cumhuriyet kolay kurulmadı. Duyarsız ve tepkisiz bir toplum olduk. Kimsenin sesi soluğu çıkmıyor, salt izliyor. Aydınlarımız, gerçek solcular, bir gün bu dağınık havadan kurtulacak. Etnik kimlik üzerinden sözde sol siyaset yaptıklarını söyleyenler emek, sermaye çelişkisini ağızlarına almayan siyasetçilerden kurtulacaktır. Türk-Kürt emekçileri etnik kimliği değil eşit yurttaşlık kimliği ile sömürüye vahşi kapitalizmin taşeronlarına karşı demokratik mücadelesini verecektir. Hukukun üstünlüğü ilkesinin çiğnendiği bir toplumda ileri demokrasi masaldır. Salt askeri faşizmi değil, sivil faşizme de geçit vermezsek demokrasiyi temel hak ve özgürlükleri yaşam biçimi yapabilir. Umutlarımızı çoğaltabiliriz. Kardeşlik duygularımız gelişebilir. Şırnak'ta umut, Şemdinli'de sevgi dağıtabiliriz. Bereketli topraklarımızda akan ırmaklarımızın kokusu kanın değil, barış çiçeklerinin habercisi olmalı. İşte o zaman güleriz, işte o zaman mutlu oluruz. Bir köşeye sıkışmış, çivilenmiş bir toplum olmamalıyız. Toplumumuz korkuyla, kuşkuyla yaşamamalı. Işıltısız güz sabahlarında, güz gülleri yüreğimizin yatağı olsun.
Menekşelerle birlikte güneşin kucakladığı bir yaşam olsun. Devrimcilerde biat yoktur. Teslimiyet hiç yoktur. Başımız diktir. Çünkü biz bu cumhuriyeti çok sevdik. Karartılı yarınlara değil aydınlıklı yarınlara