Çevre konusundaki hukuk mücadelesi ile tanınan Av. Yakup Okumuşoğlu'na Kireçlik'e kurulmak istenen termik santral ile ilgili düşüncelerini sorduğumuzda, "Dünyanın her yerinde üniversiteye tahsis edilmiş bir alanın her iki yanına termik santral kurulmak istenmesi mizah konusu olur. Ama burası Türkiye" yanıtını aldık.

MUHTARLARIN BİLE HABERİ YOK:
Çed Yönetmeliğinde "ilgili halkın" en kolay ulaşacağı yerde halka bilgi verme toplantısının düzenlenmesi gerektiğine dair amir hüküm vardır. Buna rağmen ilgili halk olan Bayat Köyünde halka bilgi verme toplantısı yapılması gereken, Kandilli de yapılması çed yönetmeliğine doğrudan aykırıdır.

ÖRGÜTLENMELİ:
İlçede paneller, söyleşiler yapılmalı ve uzman akademisyenlerden  de yardım almalıyız. Elbette bütün bunların yapılması için kentin sivil toplum örgüt temsilcileri ile bir platform çerçevesinde toplanmak gerekiyor. Platform kendi içinden bir yürütme oluşturmalı, ve tamamen sivil toplum örgütlenmesi olarak gerekli girişimleri yapmaya yetkilendirilmelidir. Diğer yandan etkin bir çalışma yürütülebilmesi için bir bütçe oluşturmaya da ihtiyaç olup, gerekirse bu amaçla çeşitli organizasyonlar da yapılmalıdır.

ÖNCELİK DENİZ KENARI:
Ülkenin denize kıyısı olan her bir yeri için lisans alınmış 225 adet civarı termik santral projesi var. Yani sırf kömür burada olduğu için Ereğli tercih edilir değildir. Aksi halde geri kalan 225 termik santralin önemli bir bölümü neden hep deniz kıyılarına kurulmak istendiğini açıklayamazdık. Esas amaç, inşaa aşamasında santrallerin ekipmanlarının taşınabilmesi, inşaat sonrası ise ucuz ithal kömürün deniz yolu ile santrale ulaştırılabilmesindendir.  Bunun içinde deniz kenarında ve  öncelikle liman yapılabilecek alanlar seçiliyor. . Önce Köseağzı, sonra Kireçlik'in seçilmesinin nedenlerinden en önemli sebep bunlardır.

Çevre konusundaki duyarlılığı ile tanınan Kdz. Ereğli'nin  hukukçularından Av. Yakup Okumuşoğlu'na, kentin Kirçelik bölgesine kurulmak istenen termik santral konusunda bazı sorular yöneltti. Okumuşoğlu'da öncelikle bu duyarlılığı için teşekkür ettiğimiz ropörtajımızda, şu soruları yönelttik ve yanıtlarını da aldık.

Kdz. Ereğli'de tamamen bir sivil toplum oluşumu ile bu konularda mücadele edilebileceğini söyleyen ve Kandilli'deki toplantının da yer olarak yanlış olduğuna dikkat çeken Okumuşoğlu ile yaptığımız röportaj şöyle: 

SORU: Kandilli'de düzenlenen ve "halkı bilgilendirme" olan toplantılardaki açıklama ve konuşmaları nasıl buldunuz?
YANIT: Maalesef Çed Yönetmeliği sisteminde halkı bilgilendirmeye, projeyi gerçekleştirecek firmanın Çevre ve Orman Bakanlığı'na başvuru yapması üzerine, bir başvuru dosyası ile gelinmektedir. Başvuru dosyasında Çed Yönetmeliğine tabi faaliyetin ne olduğu, çok genel ifadelerle açıklanmakta ve bu şekilde başlayan sürecin hemen başında halka bilgi vermeye gelinmektedir. Sürecin en başında çed yapıcıları halka bilgi vermeye gelince; daha  çevresel etkiler çalışılmamış olduğundan, ne ekolojik değerlendirme yapılabilmekte, ne teknik detay verilebilmekte, ne de analizler yapılmış olmaktadır. Çoğu zaman kullanılacak teknoloji bile belli  olmadığından, bu kadar çok belirsizliğin olduğu sürecin daha en başında; halka bilgi verilmeye gelinmesi, idarenin çed sürecini bir formalite olarak işlettiğinin en bariz görüntüsüdür. Bu yüzden biz konu yargıya taşındığında en başta çed yönetmeliği sistemini eleştirmekteyiz. Çed Yönetmeliği sistemine göre sürdürülen sözde halka bilgi verme toplantılarında; halktan bilgi alınmaktadır. Halbuki bu toplantıların amacı projenin sosyal, çevresel etkileri hakkında halka bilgi vermektir. Bu sistem içerisinde çed yapıcıları henüz her hangi bir çevresel, sosyal  etkiyi çalışmamış olduklarından alana dair ve planlanan projeye dair 5-10 dakikalık bir sunum yapıp geri kalan sürede halkın  görüşlerini dinleyip gitmektedir. Bu hali ile uy-gulanan halka bilgi verme toplantıları; halka bilgi verme değil ama halktan bilgi alma, halkın tepkisini ölçme, halkın en çok hangi konu üzerinde durduğunu anlama ve neticede çed raporu hazırlanırken alınan tepkilerin yoğunlaştığı hususlar üzerinde daha çok durma, çeşitli tedbirler sıralanarak oluşan tepkileri pasifize amacına yönelinmiştir. Bu sistem çevresel etkileri değerlendirme felsefesine aykırı olduğu gibi esasen Çevre Kanunu'na da aykırıdır.

SORU: Kireçlik'te ZKÜ'ye tahsis edilen 46 dönümlük arazinin her iki yakasına iki ayrı termik santral yapılmak istenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
YANIT: Türkiye'de halen alan planlamaları yapılmamış olduğundan, neresinin tarım alanı, neresinin sanayi, turizm, konut alanı olarak kullanılacağı bilinmemektedir. Bu yüzden Türkiye'nin hemen her yerinde alanın özelliği ne olursa olsun isteyen istediğini yapabilmektedir. Aynı durum Kireçlik için de geçerli olup, alan planlaması esasına dayalı bir planlamayı hale yaşama geçiremediğimizden bir bakanlık alanı üniversiteye tahsis ederken, diğer bir bakanlık alanı enerji santraline tahsis edebilmektedir. Bir diğer bakanlık ise alanı turizm alanı olarak da ayırmış olabilir. Makro düzeyde planlamalar olmadığından ve diğer yandan devletin  kurumsal yapısındaki  iletişimsizlik işte  Kireçlik'de trajikomik bir hal almıştır.

SORU: Ballıca'daki bir eve 700 metre mesafede olduğu ifade edilen termik santrallerle ilgili bilgilendirme toplantısının Kandilli'de düzenlenmesi doğru mu?
YANIT: Çed Yönetmeliğinde "ilgili halkın" en kolay ulaşacağı yerde halka bilgi verme toplantısının düzenlenmesi gerektiğine dair amir hüküm vardır. Buna rağmen ilgili halk olan Bayat Köyünde halka bilgi verme toplantısı yapılması gereken, Kandilli de yapılması çed yönetmeliğine doğrudan aykırıdır. Muhtarlara ise tebligat yapılmamış,  toplantının yer ve saati bile duyurulmamıştır. Bu yönleri ile yapılan toplantı esasen çed yönetmeliğine aykırıdır.

SORU: Kireçlik'teki bu girişimin size göre sonucu ne olur?
YANIT: Dünyanın her yerinde üniversiteye tahsis edilmiş bir alanın her iki yanına termik santral kurulmak istenmesi mizah konusu olur. Ama burası Türkiye. Doğal Sit alanlarını bile enerji söz konusu olduğunda bir çırpıda kaldırabilmeyi düşünen, bir alan doğal sit alanı ilan edildiği için üzülebilen, hiddetlenen bir Çevre ve Orman Bakanı varken, termik arası üniversite için Çevre ve Orman Bakanlığı  pekala izin verebilir.

SORU: Neden ısrarla Karadeniz Ereğli'ye termik santral kurulmak isteniyor?
YANIT: Karadeniz Ereğli deniz kıyısında olduğundan söz konusu projeler var. Sadece Karadeniz Ereğli de değil Amasra da var. Ülkenin denize kıyısı olan her bir yeri için lisans alınmış 225 adet civarı termik santral projesi var. Yani sırf kömür burada olduğu için Ereğli tercih edilir değildir. Aksi halde geri kalan 225 termik santralin önemli bir bölümü neden hep deniz kıyılarına kurulmak istendiğini açıklayamazdık. Esas amaç, inşaa aşamasında santrallerin ekipmanlarının taşınabilmesi, inşaat sonrası ise ucuz ithal kömürün deniz yolu ile santrale ulaştırılabilmesindendir.  Bunun içinde deniz kenarında ve  öncelikle liman yapılabilecek alanlar seçiliyor.

Diğer yandan soğutma suyu için de suya ihtiyaç var. Anadolu'nun her yerinde tatlı sular; tarımsal sulama, içme veya kullanma suyu olarak kullanıldığından soğutma suyu olarak kullanabilecek kapasitede tatlı su bulmak çok zordur. Tatlı su kaynaklarının civarları genel olarak tarımsal alanları da içerdiğinden suyun paylaşımı konusunda çok daha çetin sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple de son zamanlarda soğutma suyunun denizden alınıp, denize verilmesi gibi bir çözüm ile, mümkün olan en düşük kotta ve denize yakın alanlar aranmaktadır.
Tahmin edileceği üzere soğutma suyu olarak denizden santrale su pompalanması ciddi enerji harcanmasına, dolayısı ile ciddi bir maliyete neden olacaktır. Dolayısı ile yüksek kotlardan kendi cazibesi ile santralin soğutma suyu  için kullanılabilecek bir akarsu bulunulamaz ise bu sefer soğutma suyunun denizden alınması gündeme gelmekte, ancak denizden suyun santrale pompalanması santral ne kadar  yüksek kotta ise o kadar çok enerji harcanmasına neden olmaktaki ,bu yüzden de santrali deniz ile hemen hemen aynı kota kurabilecekleri yerler tercih edilmektedir. Önce Köseağzı, sonra Kireçlik'in seçilmesinin nedenlerinden en önemli sebep bunlardır.

SORU: Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde şuanda herhangi bir termik santral yapımı var mı?
YANIT: Bu konu hakkında güncel bilgiye sahip değilim.

SORU: Avrupa'da en son yapılan termik santral hangi ülkede ve teknolojisi nedir?
YANIT: Bilemiyorum.

SORU: Kireçlik'te kurulmak istenen santralın herhangi bir ülkeden sökülüp getirilme olasılığı var mı?
YANIT: Bilemiyorum...

SORU: Kamuoyu bu tehlikeye karşı nasıl örgütlenmeli?
YANIT: Önce Termik santralin ne olduğunu halkımıza çok iyi anlatmalıyız. Bunun için ilçede paneller, söyleşiler yapılmalı ve uzman akademisyenlerden  de yardım almalıyız. Elbette bütün bunların yapılması için kentin sivil toplum örgüt temsilcileri ile bir platform çerçevesinde toplanmak gerekiyor. Platform kendi içinden bir yürütme oluşturmalı, ve tamamen sivil toplum örgütlenmesi olarak gerekli girişimleri yapmaya yetkilendirilmelidir. Diğer yandan etkin bir çalışma yürütülebilmesi için bir bütçe oluşturmaya da ihtiyaç olup, gerekirse bu amaçla çeşitli organizasyonlar da yapılmalıdır. Söz konusu platformun ülkenin diğer yörelerindeki benzer çalışmalar yapan platformları ile de iletişime geçmesi, karşılıklı bilgi alışverişi ve tecrübe aktarımın sağlanması ile hızla etkin bir platform haline gelmesi sağlanabilecektir.

SORU: Karadeniz'deki kanser olaylarındaki artışlar konusundaki görüşleriniz nelerdir?
YANIT: Çernobil sonrası  bu konu benimde ilgimi çekmiş olup, özellikle Kazım Koyuncu'nun vefatından sonra çeşitli illerdeki sivil toplum örgütleri ile bazı çalışmalar yapmak istemiştik. Devlet Hastanelerinden çernobil öncesi ve sonrası olmak üzere hasta başvurularına dair bir istatistik çıkartmak istemiş, ancak  hastanelerden çeşitli gerekçelerle bir sonuç alamadığımız için Çernobil öncesine göre Çernobil sonrasında anlamlı bir artış olup olmadığına dair sivil toplum olarak elimizde resmi kayıtlara dayalı bir bilgi yoktur. Ancak bu konuda Sağlık Bakanlığının bir araştırması olup, kanser vakalarının artışının  Çernobilden değil ama sigaradan olduğunu söylemişlerdir.