Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak İl Başkanlığı tarafından dün parti binasında referandumdan çıkan bazı sonuçlar değerlendirildi. CHP İl Başkanı Osman Yayla'nın yaptığı basın toplantısına, CHP Merkez İlçe Başkanı Tarık Coşkun, İlçe Başkanları ve İl Genel Meclisi üyeleri katıldı. Osman Yayla, son günlerde referandumda muhtarlara yapılan baskı polemiğine yanıt vererek, yapılan polemiklerin seviyesinin düşük olduğunu belirtti.
"HERKES BUNU İŞİNE
GELDİĞİ GİBİ ALGILADI"
"Seçimle alakalı çekirdek bir yönetim kadromuzu bir araya getirdik. '12 Eylül neticeleri niye böyle oldu, daha iyi nasıl olabilir?' sorularına cevap aradık. CHP mutlaka referandum seçimleri sonucu daha da güç kazanmıştır, artılarla çıkmıştır. Fakat bu çıtayı daha da nasıl yükseltebiliriz, bütün bu olguları beraber değerlendireceğiz. Bütün resmi sonuçlarımız bizde mevcut. Bunları bir bir ilçe bazında da, kentte ve kırsal bazda neler olmuş şeklinde önümüze koyacağız. Fikir alışverişinde bulunacağız. Ayrıca, 'Bundan sonraki dönem içerisinde neler yapabiliriz. Kırsalda, kentte ne olması lazım?' diye bir program hazırlayacağız. Hemen akabinde ilçeler kendi bölgelerinde genişletilmiş toplantılar yapacak. Daha sonra Zonguldak il bazında toplantılarımız olacak. 12 Eylül'de ve ondan önceki dönemde girdiğimiz seçim sathına bundan sonraki süreçte de devam edeceğiz. Son günlerde muhtar arkadaşlarımızın iktidar tarafından tehdit edilip-edilmediği konusunda bir takım yazılar çıktı. Herkes bunu kafasına göre yorumluyor. CHP bu konuda fikir beyan etmiştir. Ancak herkes bunu değişik algıladı ve ya algılamak istediği gibi algıladı. Tehdidin çeşitli türleri vardır. Tehdit kelimesini kullanan arkadaşlarımız fiili bir tehditten bahsetmediler. Zaten fiili bir tehdit mümkün değildir. Tehdit söylemlerine birebir şahit olmadım, ben kulaktan dolma duyduğum kadarıyla söylüyorum. Tehditler basında duyduğumuz gibiyse suç teşkil eder. Benim kendi gözümle şahit olduğum olaylar var. Vaatler ve tehditleri toplarsanız hepsi bir amaca bağlıdır. Kimi tehditle sakatlar, kimi vaatle sakatlar. Bunun çok çeşitli yolları vardır. İnsanlığa yakışmayan bu hareketlerden vazgeçmelidir."
"EN UFAK BİR BAKIŞ BİLE
TEHDİT SAYILIR"
"Böyle dönem içerisinde en ufak bir söz, küçük bir bakış, bir taahhüdün yerine getirilmeyiş söylemi bile tehdit sayılır. Su borusunu, kanalizasyon borusunu yolun kenarına koyup, 'işte borular burada, siz işinizi bilirsiniz' demek bile bir tehdittir. 'Hizmet gerekiyorsa, sizin de yapacağınız şeyler var' demek de bir tehdittir. Tehdidin onlarca çeşidini sayabiliriz. Bizim demek istediğimiz şudur: Keşke halkımız, seçmenimiz serbest iradesine göre oy kullanabilseydi. Demokraside de bu aranır. Arzuladığımız sadece buydu. Böyle bir ortam maalesef göremezsiniz. Serzenişimiz, şikayetimiz bundandır. Öyle ve ya böyle bir netice alındı ve bu neticeye saygılıyız. Biz bunları beyan ettik. Biz küçük hesaplar peşinde olmadık, olmayız. CHP seçmenine, vatandaşına en fazla değer veren bir partidir. Bunu hiç kimse unutmasın. Biz neticeyi objektif değerlendiririz. Yakınmalarımız hak ve hürriyet yönündedir. İradelerin sakatlandığı yönündedir. Herkesin serbest iradeyle oy kullanamaması nedeniyle şikayette bulunuyoruz. İnşallah bundan sonra bu olaylar olmaz, ya da en aza indirgenir. Çünkü bu seçmen hepimizin seçmenidir. Biz hepimiz bir halkız, neden birbirimize bu manevi baskıyı yapıyoruz. Bu yollara niye sapıyoruz? Bizim yadırgadığımız budur. O nedenle herkes bu tabirleri, bu deyimleri, serzenişleri işine geldiği gibi kullanmasın. Zaten vatandaşımız her şeyi çok iyi görüyor ve değerlendiriyor. Biz vatandaşımıza doğruları anlatmaya devam edeceğiz. Biz yalan söylemedik ve söylemeyeceğiz." Başkan Yayla, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık'ın toplantıya katılmayışını ise şöyle değerlendirdi;
"BİZ ATTIĞIMIZ HER
ADIMA DİKKAT EDİYORUZ"
"Bu toplantı İlçe Başkanları ve İl Genel Meclisi üyelerinin toplantısıdır. Herkes kendi bölgesinde toplantı yapacak. O toplantı içinde zaten belediye başkanları tüzük gereği olacak. Daha sonra il bazında genişletilmiş toplantı yapılacak. O toplantıda da tüzük gereği kimin olacağı belli oldu. Asla ve asla böyle bir çağrı ve ya vazgeçme gibi bir sebep yok. Niye olsun ki? Biz attığımız her adıma dikkat ediyoruz. Ben basını şahit tutup şunu söylüyorum; şimdiye kadar örgütlerimden bir tanesi, bu memleket için kaygılar duyan hiçbir vatandaşımızı incitecek söz söylemez. Duyan varsa bana söyleyebilir. Biz çok ince hesaplar yapıp öyle açıklamalar yapıyoruz. 'Hayır' oyu CHP'nindir, Demokrat Parti'nindir bunu halkımız değerlendirir. Bu memleketin geleceğinin projelendirilmesi ancak bu çatı altında olabilir. Ben hiçbir partiyi eleştirmiyor, 'yapamaz' demiyorum. Ama görünen köy kılavuz istemez. Hakikaten demokrat düşünen bütün halkımıza cumhuriyetçi, ulusalcı yapıdan yana olan, bugünden gelecekten kaygı duyan tüm vatandaşlarımıza bu çatı bize ait değil. Herkesi bu çatı altına çağırıyoruz. Bizim davamız memleket davasıdır. AKP'ye şimdiye kadar oy verilmiş. Ama halimiz belli.
Oy vermiş, ama bugünü görmüş, değerlendirmiş, gelecekten kaygı duyan tüm vatandaşlarımızı çağırıyoruz. Çünkü bu memleket meselesidir. Bu başka bir davaya benzemez. El ele sırt sırta verip demokratik bir mücadele verme sırası gelmiş ve geçmek üzeredir."