TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sözcüsü Erdoğan Kaymakçı, TTK üst yönetimine seslendi.

TMMOB Zonguldak İl Koordinasyon Kurulu Bileşenleri, KESK Şubeler Platformu ve Zonguldak Maden Mühendisleri Derneği,  TTK Genel Müdürlüğü önünde ortak bir basın açıklaması yaparak, TTK yönetimine tepki gösterdi. Ortak açıklamayı okuyan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sözcüsü Erdoğan Kaymakçı, 17 Mayıs 2010 tarihinde Karadon'da yaşanan maden kazasında ikisi maden mühendisi olmak üzere toplam 30 maden emekçisini TTK'nın kurtarmak için yeterli donanıma sahip olduğunu yineledi. Kaymakçı, açıklamasında şunları söyledi;
"TTK, MADENCİLERE ULAŞMAYI İLERİ
TEKNOLOJİ MARİFETİ OLARAK GÖRDÜ"
"Bilindiği gibi, 17 Mayıs 2010 tarihinde Karadon'da yaşanan maden kazasında ikisi maden mühendisi olmak üzere toplam 30 maden emekçisi yaşamını yitirmiştir. Hayatını kaybeden 2 işçiye ise hala ulaşılamadı. Kayıp madencilerimizin olabileceği tek yer Karadon Yeni Servis Kuyusu'nun dibidir. 300 kilometreye yakın yer altı açıklığında üretim faaliyetleri gerçekleştiren TTK, söz konusu kuyudaki suyun çekilmesini ve kuyu içindeki tahrip olan çelik yapıların temizlenerek kayıp madencilere ulaşılmasını nedense ileri teknoloji marifeti olarak görmüş ve yurt dışı ihalelere bıraktı. Diğer yandan, yarım yüzyıldan fazla zamandır kuyular işleten, kazısını yapan hatta kazı-proje-imalat-montaj hizmetleriyle derin yeraltı ihraç kuyusu süren TTK, tüm bunları göz ardı ederek patlama nedeniyle hasar gören kuyu onarımını da kuyu dibi temizliği ile birlikte düşünerek böyle bir yola başvurmuştur."
"İKİ KAZADA İNSANA VERİLEN
DEĞER ORTADA!"
"Öncelikle söylemek gerekir ki, kazanın meydana gelişi; TTK'nın madencilik faaliyetleri anlayışındaki zafiyetlerini ortaya çıkarmıştır. Benzer kazaların tekrar yaşanmaması için dersler çıkarılmalı ve yönetim eksiklikleri giderilmelidir. Kazanın üzerinden 170 gün geçmesine karşın henüz somut hiç bir gelişme sağlanamadı. Oysa Şili'deki bakır madeninde 5 Ağustos 2010 tarihinde meydana gelen göçük sonucu yüzeyden 680 metre derinde mahsur kalan 33 madenci, olaydan 70 gün sonra kurtarılmıştır. Oluş biçimiyle ve sonuçlarıyla iki iş kazası birbirinden çok farklı olup, buna göre değerlendirilmesi gerekir. Ancak, kaza sonrası kurtarma olayında ve insana verilen değer açısından bakıldığında farklılık bariz bir şekilde ortadadır. Birisinde devletin en üst makamı başta olmak üzere olay tüm kamuoyunca takip edilmiş, bütün bilimsel ve teknik olanaklar kullanılmıştır. Buna karşılık ülkemizdeki kazada kuyuda kalan iki işçinin naaşları unutulmuş, sanki sıradan bir iş yapılıyormuş gibi bürokratik ve ticari önceliklerle işlemler takip edilmeye çalışıldı, çalışılıyor."
"YOKSA ÜST YÖNETİM
MADENCİLİKTEN Mİ VAZGEÇTİNİZ?"
"Olayın bugüne kadar sonuçlandırılamaması ülkemiz için ciddi bir itibar kaybıdır. Bu gelişmeler kamu vicdanını rahatsız ediyor, başta maden mühendisleri olmak üzere tüm mühendis arkadaşlarımızı ve kurum çalışanlarını üzmekte ve ölen işçilerin yakınlarının acılarını daha da arttırıyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu; üretim kültürü, bilgi birikimi ve deneyimiyle yeraltındaki iki işçiye ulaşma olanağına ve yeteneğine sahiptir. Aynı zamanda asli görevi olan bu konunun, deneyimi ve referansı tartışmalı olan Çinli bir firmaya ihale edilmesi havzada çalışan mühendis, teknik eleman ve çalışanlara yapılan büyük bir haksızlıktır ve büyük bir ayıptır. Kurumun bu yaklaşımı kendine ve 160 yıllık Zonguldak madencilik birikimine güvensizlik midir? Yoksa üst yönetim madencilik yapmaktan mı vazgeçti? Yeraltı madenciliği ile olan herkes bilir ki, 2 madencimizin bulunduğu kuyu dibine -540'dan veya bir üst kottan müdahale edilebilir."
"KURUM, KOZLU KAZASINDA
NELER YAPABİLECEĞİNİ GÖSTERDİ"
"Kurum, iki işçiye ulaşma çalışmalarını kendisi yürütmeli ve acilen sonuçlandırmalıdır. Türkiye'nin en donanımlı tahlisiye ve kurtarma ekiplerinden birisine sahip olan kurum, 1992 Kozlu kazasında ve 1999 İzmit ve Düzce depremlerinde gerçekleştirdikleri kurtarma çalışmalarıyla neler yapabildiklerini herkese gösterdi. Madencilerin cesaretini, azim ve kararlılığını bilmeyenlere yakın tarihimizi dikkatle okumalarını tavsiye ediyoruz. Kurumun her türlü asli işini taşerona vererek üretim refleksinin kaybolmasına neden olan ve en sonunda cenazelerini çıkarma işini dahi ihale eden yetkililerin başını ellerinin arasına alıp nerede hata yaptıklarını düşünmeleri gerekir.
O kadar birikimin dağıtılarak bu günkü aciz duruma gelinmesinden sorumlu olan başta siyasi otorite olmak üzere tüm yöneticiler vicdani ve hukuki gereklilikleri yerine getirmelidir. Bu konuda Odamızın asli görevi olmamasına karşın kamusal sorumluluğumuz gereği, hiç bir karşılık beklemeksizin iki işçinin çıkarılması çalışmalarında, Maden Mühendisleri Odası olarak görev ve sorumluluk üstlenebileceğimizi belirtiyoruz.
Gelinen bu durumdan çok rahatsız olan ve çalışmaya katkı koymaya hazır deneyimli maden mühendisi ve diğer mühendis meslektaşlarımızın olduğunu da kamuoyuyla paylaşıyoruz." Öte yandan ortak basın açıklamasına imza atması beklenen GMİS'in son dakikada imzasını çektiği öğrenildi.