Zonguldak Eğitim İş Başkanı Metin Kahveci, Gaziantep'te düzenlenen açılış töreninde bir öğretmenin 'Şubatta atama bekliyoruz' söylemine karşın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini azarlamasını eleştirdi.
AKP'nin öğretmene verdiği değeri Başbakanın bu davranışıyla gösterdiğini ifade eden Kahveci, Bir eğitimci çok zor durumda kalmadığı müddetçe böyle bir açılış törenini fırsat bilerek ülkeyi yöneten bir başbakandan kolay, kolay bir talepte bulunmaz, bulunamaz. Meslek etiği gereği bunu yapmaz yapamaz. Şık olmaz bunu bilir ve yapmaz. Ama ne yazık ki meslektaşımız o kadar zor durumda kalmış olacak ki,  başbakanımıza sıkıntısını ve talebini ifade etmek zorunda kalması işsizliğin yarattığı bir travmadır dedi.
Kahveci açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
Başbakanımız Gaziantep'te düzenlenen açılış törenlerinde yaptığı konuşma esnasında atanamayan bir öğretmenin işsizliğin yarattığı bunalım ve stresin sonucunda başbakana Şubatta atama bekliyoruz söylemini belirtmesinin karşılığında başbakandan azar işitmesi AKP'nin öğretmene verdiği değeri göstermektedir.  Bir eğitimci çok zor durumda kalmadığı müddetçe böyle bir açılış törenini fırsat bilerek ülkeyi yöneten bir başbakandan kolay, kolay bir talepte bulunmaz, bulunamaz. Meslek etiği gereği bunu yapmaz yapamaz. Şık olmaz bunu bilir ve yapmaz. Ama ne yazık ki meslektaşımız o kadar zor durumda kalmış olacak ki,  başbakanımıza sıkıntısını ve talebini ifade etmek zorunda kalması işsizliğin yarattığı bir travmadır. İşsizliğin ne kadar kötü durum olduğunu sadece ve sadece işsiz kalanlar bileceğine göre böyle makul bir istek karşısında başbakanımız hoş görülü olması gerekirken insan mimarı olan öğretmenliğin toplum nazarında azarlanması kabul edilecek bir davranış değildir. Kınıyoruz.  Başbakanın öğretmenimize azarlayıcı ya da küçümseyici, bir başka deyişle sizin oyunuza ihtiyacım yok demesi ( senin oyun senin olsun, senin oyundan ne olur anlamına gelecek) öğretmenine verdiği değeri bir kez daha ortaya koymaktadır. Öğretmenin toplum gözünde horlanması, küçük düşürülmesi,  ''Bir milleti millet yapan, bir ulusu bir ulus yapan  ve onu değerleri ile yetiştiren  yalnız ve yalnız ancak  öğretmelerdir'' diyen  ulu önderi  de  rencide etmektedir.  AKP iktidarı, ülkeyi yönettiği 2002 yılından beri öğretmeni veliler döver, azarlar, öğrenciler döver öldürür, şantaj yapar, bakanımız cami önlerinde yem bekleyen güvercinlere benzetir,  kahvede pişti oynarlar der,  çalışmıyorlar söyler, başbakanımız çalışma saatlerinde ve tatil günlerini diğer kamu çalışanlarıyla kıyaslayarak aramızı açar bir başka deyişle çok tatil yapıyorlar diyerek kavram kargaşası yaratarak öğretmenliğin toplumdaki statüsünü yok etmektedir. Öğretmenin statüsünü yok etmek eğitimi de yok etmek demektir. İşte ülkemizde öğretmene verilen değer maalesef budur.  Bu değer eğitime yansıdığına göre çağdaş bir toplumu hiç kimse beklemesin. Öğretmenlerin birlik ve beraberlikten yoksun olmalarından  (öğretmenleri bir araya getirmeyen iş birlikçiler, emperyalizme yardakçılık yapanlar) yararlanan hükümet saldırılarını gelecek yıllarda daha şiddetle yapacaktır. Eğitimcilerin gelecekleri konusunda siyasi,  kısır, ideolojik çekişmeleri bir tarafa bırakarak çıkar ve menfaatleri konusunda müşterek adım atmak zorundadır. Aksi takdirde yönetenler tarafından çok kötü bir durumlara doğru eğitimciler sürüklenecektir. Yalakalığın, yandaşlığın, siyasi duruşların(yönetenlere karşı birlikte olma) , bencilliğin öğretmen dünyasına hiçbir faydası olmayacaktır. Eğitim İş 19 Ocakta 2013 tarihinde Ankara Tandoğan Kızılay hattında karda, kışta yürüyerek öğretmenliğin onur ve statünü haykırmamız gelecek büyük tehlikelere karşı bir tepkiydi. Eğitim İş olarak atanması yapılmayan öğretmenlerimize, çağdaş eğitim sistemine(ulusal) cumhuriyet değer yargılarına öğretmenin onur ve statüsüne her yerde sahip çıkmaya devam edecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.