KESK’e bağlı Eğitim-Sen Zonguldak Şube Başkanı Orhan Yılmaz, Bakanlık tarafından öğretmen atamalarının ertelenmesine tepki gösterdi.

Şube Başkanı Yılmaz, “AKP’nin ÖSYM ile arasındaki sıkıntıyı çözme iradesi atamaların ertelendiğini açıklayan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun, ‘Bu durumun sorumlusu ÖSYM’dir’ söyleminde yatıyor. ÖSYM’nin günah keçisi ilan edilerek kurumların içindeki artık ayyuka çıkan cemaat yapılanması örtülmeye çalışılıyor” dedi.

Yılmaz, atamalarda belirsizlik ortaya çıksa da, bu durumun Türkiye’nin öğretmen ihtiyacının giderek arttığı gerçeğini değiştirmediğini belirterek, şunları söyledi;

“300 BİN ÖĞRETMEN ÇÖKÜNTÜ İÇİNDE”

“Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 31 Ağustos 2010 tarihinde yapılması planlanan 30 bin öğretmen ataması, 2010 KPSS’de yaşanan kopya iddialarının boyutları ve sıralamada yapacağı değişiklikler düşünülerek ileri bir tarihe ertelenmiş ve Devlet Denetleme Kurulu ile Ankara Cumhuriyet Savcılığınca inceleme başlatılmıştır. Çoğu birbiriyle akraba bazı kişilerin neredeyse hiç yanlış yapmadan sınavda başarılı olmuş olmasının kamuoyunda tartışılmaya başlanması KPSS’ye giren yüz binlerce kişiyi ve ailelerini tedirgin etmektedir. İddiaları daha önce yalanlayan YÖK ve ÖSYM, KPSS sınavında yaşananlara yönelik tepkilerin ve kuşkuların artmasının ardından soruların sızdırılmış olabileceğini kabul etmiş bunun üzerine Bakanlık tarafından öğretmen atamaları ertelenmiştir. Sendikamız kopya iddialarının ilk gündeme geldiği andan itibaren konunun bütün boyutlarıyla araştırılmasını istemiş, konu ile ilgili olarak Eğitim-Sen Genel Merkezi’nin yapmış olduğu açıklamalar üzerine Ankara Cumhuriyet Savcılığı önce bilgilerimize başvurmuş, ardından açıklamalarımızı suç duyurusu kabul ederek konu ile ilgili soruşturma başlatmıştır. KPSS’de soruların daha önceden sızdırılması ve tartışmaların özellikle eğitim bilimleri testi üzerinden sürdürülmesi, öğretmen olarak atanmayı bekleyen ve sayıları 300 bini aşan işsiz öğretmenin içinde bulundukları çöküntü kaygı vericidir. KPSS’ye yönelik iddialar, öğretmen atamalarında belirsizlik ortaya çıkarmış olsa da, bu durum Türkiye’nin öğretmen ihtiyacının giderek arttığı gerçeğini değiştirmemektedir.”

“KONTENJANLARIN DAĞILIMINDA DA DENGESİZLİK VAR”

“Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi verilerine göre 142 bin öğretmen açığı bulunmasına rağmen, yıllardır ihtiyacın çok altında öğretmen alımı yapma politikası ısrarla sürdürülmektedir. Bu konuda AKP’nin kendine bağlı kurumlar yaratma konusundaki dayanılmaz isteğini ‘önce kurumu tartışılır hale getirme, sonra da kurumları yandaş durumuna sokma ‘ gerçeğini görmezden gelemeyiz. AKP’nin ÖSYM ile arasındaki sıkıntıyı çözme iradesi atamaların ertelendiğini açıklayan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun ‘bu durumun sorumlusu ÖSYM’dir’ söyleminde yatmaktadır. ÖSYM’nin günah keçisi ilan edilerek kurumların içindeki artık ayyuka çıkan cemaat yapılanması örtülmeye çalışılmaktadır. Bugüne kadar, uygulandığı pilot bölgelerde dahi baştan iflas eden aile hekimliği projesi halkımıza ‘her yurttaşın aile hekimi olacak’ diye yutturulmadı mı? Sosyal Sigortaların açıkları kapanacak denilirken sözü edilen açıklar katmerleşmedi mi? Çok uzağa gitmeye gerek yok, düne kadar 12 Eylül darbecileri önünde esas duruşta bekleyenler halkın cuntacılara karşı olan tepkisini nasıl oya dönüştürebiliriz mantığı ile bugün halkoylaması aracılığıyla kendilerine yandaş kurum yaratma düşüncelerini örtmeye çalışmaktadırlar. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bugüne kadar yapılan öğretmen atamalarının eğitim sisteminin ihtiyaçlarını gözetmeden uzak olduğu açıktır. Ataması yapılması düşünülen öğretmen sayısı bir savsaklama olmamakla birlikte özellikle resim, müzik ve beden eğitimi branşlarında ve kimi mesleki alanlarda yeterince atama yapılmayarak bu alanlardan mezun olan öğretmenler mağdur edilmiştir. Atama yapılması planlanan alanlarla ilgili olarak açıklanan kontenjanların dağılımında görülen dengesizlik bir diğer dikkat çekici noktadır.

“EĞİTİM EMEKÇİLERİ KADROLU ÇALIŞTIRILMAK ZORUNDADIR”

“Öğretmen açığını kapatacak yeterli atamanın yapılmaması eğitimin niteliğini düşürürken aynı zamanda sayıları 350 bini geçen işsiz öğretmenleri işsizliğe, umutsuzluğa ve düşük ücretle, iş güvencesinden yoksun olarak, sözleşmeli ya da ücretli olarak çalışmaya itmektedir. Sözleşmeli, ücretli vb adlar altında gerçekleştirilen öğretmenlik uygulamaları öğretmenlerin iş güvencesinden yoksun, düşük ücretlerle çalışması anlamına gelmekte ve bu durum eğitimin niteliğinin daha da kötüleşmesine neden olmaktadır. Öğretmenlik mesleği düzenlilik, süreklilik ve belli bir uzmanlık gerektirir. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerin mevcut çalışma koşulları ile öğrencilere ve genel olarak eğitim sistemine faydalı olabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle sadece sözleşmeli öğretmenler değil, güvencesiz çalıştırılan bütün öğretmenler ve  diğer eğitim emekçileri kadrolu ve iş güvencesine sahip olarak çalıştırılmak zorundadır. Eğitim Sen, yıllardır kadrolu atanmayı bekleyen, ataması yapılmadığı için inşaatlarda işçilik, pazarcılık, güvenlik görevlisi vb geçici işlerde çalışmaya mahkûm edilen işsiz öğretmenlerimizin mücadelesinin her zaman yanında olmuştur. Türkiye’nin öğretmen ihtiyacı, atama yapılması planlanan öğretmen sayısının çok üzerindedir. Öğretmen atamalarının ertelenmesine neden olan KPSS’ye yönelik iddialar bütün yönleriyle araştırılmalı, sorun yeni mağduriyetler yaratılmadan çözülmeli. Eğitim sisteminin daha fazla yara almaması için en kısa sürede gerçek ihtiyaç kadar öğretmen ataması yapılmalıdır. İşsiz öğretmenlerin ve dersleri boş geçen öğrencilerimizin mağdur edilmesine daha fazla göz yumulmamalı.”