Türkiye Komünist Partisi Zonguldak İl Başkanı Sami Baykurt, Anayasa değişikliği planının yargıyı ele geçirmeyi amaçladığını öne sürdü.

AKP kurmaylarının kapı kapı dolaşarak, başta siyasi partiler, sendika ve odalar olmak üzere tüm kamuoyunu iknaya çalıştığına dikkat çeken Türkiye Komünist Partisi Zonguldak İl Başkanı Sami Baykurt,  "Anayasa Değişikliği Paketi" onlar ne derse desin, "Yargıyı ele geçirme planı"ndan başka bir şey değil. Zaten şimdiye kadar 90 kez yapılan düzenlemelerle yamalı bohçaya çevrilmiş, demokrasiyi teğet geçen bir anayasa değiştirilecekse, bu değişikliğin demokratik ve ve özgürlükçü olması beklenir ve değişiklik temelden başlar. AKP'nin paketinde ise yeni düzenlemenin ana temasının yargının yapısını esaslı bir biçimde ve de kendi istekleri doğrultusunda, adlı adınca "yandaş yargı"ya dönüştürmek olduğu açık.Bu kadar kapsamlı bir değişiklikte sadece 7 maddeye ilişkin düzenlemenin yargı ile doğrudan ya da dolaylı bir ilişkisinin olmaması bunun net göstergesi" dedi.
Baykurt yazılı açıklamasına şöyle devam etti:
AKP yargı denetiminden kaçmanın yolunu, yargıyı sadece şekli incelemelerde bulunan bir "noterlik" makamına dönüştürmekte aramaktadır. AKP, iktidara geldikleri ilk günden beri, hiç haz etmediği "kamu yararı" kavramını yargı alanının dışına çıkarmak için önemli bir adım daha atıyor. Yargının özelleştirmeler, zamlar, imar planı değişiklikleri gibi konularda verdiği iptal kararlarının rant dağıtımı işlevini bozduğu ve AKP'nin hızını kestiği için yargının "tu kaka" ilan edildiğini ise bilmeyen yok artık. Taslağın ağırlığı Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısına ilişkin değişiklik önerileri ile Danıştay'ın yetkilerinin sınırlandırılmasında. Hedef, AKP'nin ihtiyaçlarını gidermek için, yazılan maddelerin arasına ustaca serpiştirilmiş birkaç küçük düzenleme ile paketin geçirilerek, yargının teslim alınması. Kapatma davalarının açılmasının Meclis kararına bırakılarak, idarenin işlemlerinin kapatma davasına dayanarak yapılamaması çok önemli bir nokta. AKP bir yandan Meclis kararı ile yasamaya bir yargı görevi yükleyerek "kuvvetler birliği" yönünde bir adım atmakla kalmıyor, bürokratları aracılığıyla yapacağı her türlü eylem ve işlevden de sorumsuz olmayı sağlama almış oluyor. "Parti kapatma"nın güçleşmesi" gibi pek demokratik çağrışımları olan bu adım, aslında anayasal düzenin bir pati tarafından "kansız" bir biçimde rafa kaldırılabilmesine, yani sivil darbeye de pekala zemin hazırlıyor.
Anayasa'nın 10. maddesine "pozitif ayrımcılığa" kapı aralayacak düzenlemeler eklenirken, devlete çocukların, yaşlıların ve engellilerin korunmasına yönelik bir yükümlülük de getirilmiyor. "Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği"nde yapılan değişiklikle 45 işi tehlikeli ve ağır iş statüsünden çıkartarak çocuk emeğinin sömürülmesine yeni olanaklar açan AKP iktidarının şimdi iki cümle bir başlıkla çocuk hakları savunucusu olduğunu kabul etmek mümkün mü peki ? Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahip olacak ama, grev hakları almayacak? Böyle buyuruyor, 2008 Nisan'ında , "Brüksel'de sendikal özgürlükleri kısıtlayan yasaları bir an önce değiştireceğiz." diyen başbakan.Şaka gibi değil mi?öngörülen değişiklikler arasında 90. madde de yok zaten.Yani örgütlenme özgürlüğü?İyi de örgütlenme özgürlüğü yoksa, hangi değişimden/demokrasiden söz ediyorsunuz diye sormazlar mı adama.
Biliyorum, biz demokratlığımızı gösterdik, 15. maddeyi yürürlükten kaldırıyoruz, daha ne olsun diyeceklerdir. Çok ucuz yol bulmuşsunuz beyler,  kimse yutmaz bunu. zira o dönem yürürlükte bulunan yasalara göre zaman aşımına uğramış olan 12 eylül döneminde işlenen suçlar teknik olarak "teknik" olarak artık dava konusu edilecek durumda değil. Bu konuda daha önce bankaların içlerinin boşaltılması üzerine yapılan türden yasal düzenlemeler yapılmadıkça sanık lehine olan hükmün uygulanması ilkesi gereğince mevcut yasalar zaten Kenan Evren ve diğer darbeciler hakkında uygulanmayacaktır. Uyanıklık edip, hani o hiç aklınızdan çıkartmadığınız "türban serbestisi" için Anayasa Mahkemesi' ne bireysel başvuru hakkı yolunu açarken bunlar hiç mi aklınıza gelmedi yoksa? Görüyorsunuz ya beyler, güneş balçıkla sınanmıyor. Siz ne kadar göz boyamaya, gerçekleri saklamaya çalışırsanız çalışın "yargıyı ele geçirme planınız" elinizde patlayacak, göreceksiniz."halka soralım" sloganını ön plana çıkartarak yaşamayı etkisizleştirmek, HSYK' ya Adalet Bakanı' nın üye olması gibi öneri sunarak yürütmenin gölgesini yargıya doğru uzatma planlarını da bu halk yutmayacaktır.