Şehir Plancısı Kamuran Ayyıldız, sel baskınlarının kader olamayacağını bildirdi.


Kdz. Ereğli’de Şehir Plancısı Kamuran Ayyıldız yazılı bir açıklama yaparak, son günlerde vatandaşların can ve mal güvenliğini tehdit eden sel olaylarına dikkat çekti. Ayyıldız, “Her gün bir başka kentimizde yaşanan sellerde ortaya çıkan can ve mal kayıpları, tesadüf ya da kader değil, planlamayı dışlamanın doğal sonucudur” dedi.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar’dan gönderilen uyarılı açıklamayı kamuoyuna ileten Ayyıldız  “Ülkemizde planlamaya verilen değerin azalması, planların keyfi biçimde değiştirilmesi, kentlerin plan kararlarına göre değil belediye yönetimlerinin arzusuna göre şekillenmesi, plan kararlarının altyapı hesaplarına değil, salt elde edilecek rantların hesabına dayandırılır hale gelmesi, yaşanan can kayıplarının başlıca nedenidir” gerçeğine dikkat çekti.

Yazılı açıklama şu şekilde:

“Ülkemizde planlama genel olarak dışlanırken, salt kentsel rantları yandaşlara aktarma aracı olarak "planlama yetkileri" hatırlandıkça, kentlerimizde yaşayanların "kışın içemedikleri suda yazın boğulması" sürüp gidecektir.
Ülkemiz kentlerinde yağan her yağmur sonrasında, bir can daha sel sularında yaşamını yitirirken, kentlerde planlamayı öne çıkaracak düzenlemeleri yapması gereken, önlemleri geliştirmesi gereken TBMM her gün yeni bir planlama karşıtı karara imza atmaktadır. Son yıllarda TBMM‘de kabul edilerek yasalaşan ve planlamayı ilgilendiren her düzenleme ile "kent planlama" bir adım daha gerilerken, kentlerimiz bira daha çıkmaza sürüklenmektedir.
Planlamayı ilgilendiren konularda yapılan yasal düzenlemelerle Türkiye ters yönde çağ atlamakta, gerilemektedir.
Son bir hafta içinde kabul edilen "Maden Kanunu", "Belediye Kanunu" değişiklikleriyle, son iki günde TBMM‘de görüşülerek kabul edilen "Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun" da vatandaşların anayasal haklarının yanı sıra sahip olduğumuz doğal değerleri ortadan kaldırmayı kolaylaştıran, kentlerde karmaşayı arttıracak "planlama karşıtı" bir içeriğe sahiptir.
Düzenlemeyle "Duble Yollar", duble yolsuzlukların sahnesine dönüşecektir.
"Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı"nın 15‘nci maddesiyle ülkemizdeki tüm karayollarının "erişme kontrollü yol" haline getirilmesinin, özelleştirilmesinin ve ücretli hale getirilmesinin önü açılmaktadır. Mevcut karayollarının "erişme kontrollü" hale getirilerek özelleştirilmesi, kamusal değerlerin satılarak elden çıkarılmasında gelinen en uç noktalardan biridir. Yapılacak özelleştirmelerle duble yollar, duble yolsuzlukların sahnesine dönüşecektir.
Yeni Yasa ile karayoluna cepheli mülk sahibi vatandaşların tüm hakları, özelleştirmeye kurban edilmektedir.
Yasa‘nın 16‘ncı ve 17‘nci maddeleriyle, karayollarına cepheli taşınmazı, işyeri bulunan vatandaşlar, yolun erişme kontrollü hale getirilmesiyle karayoluna giriş-çıkış haklarını yitirmektedir. Yapılan düzenlemeyle karayollarına cepheli taşınmazlarında var olan haklarını yitiren vatandaşların, Anayasa‘nın 36‘ncı ve 125‘nci maddesine aykırı biçimde "hak arama hürriyeti" ve "yargı yoluna başvurma" hakları da kısıtlanmaktadır.
Planlama dışlanırken, "devlet eliyle gecekondu" yapımı yasalaştırılmaktadır.
Tasarının 18‘nci maddesiyle "devlet eliyle gecekondu" yapımı yasallaştırılırken, plansız, projesiz ve ruhsatsız yapılaşmanın önü açılmakta, tümüyle deprem bölgesinde yer alan ülkemizde, yapı güvenliği ortadan kaldırılmakta, Türkiye‘nin ters yönde "çağ atlaması" hızlandırılmaktadır.
Karayolu çevresinde belediyelerin planlama yetkilerine el konulurken, tel elde toplanması gereken planlama yetkilerinin bonkörce dağıtımı sürmekte, özel planlama yetkisine sahip onlarca kuruma bir ekleme daha yapılarak Ulaştırma Bakanlığı‘na da imar planı onama yetkisi verilmektedir.
Tasarının 19‘ncu maddesiyle, karayollarının geçtiği yerlerde planların revize edilmesi için belediyelere 60 gün süre verilirken, yasal olarak (Kamu İhale Kanunu, Belediye Kanunu ve İmar Kanunu‘nda var olan süreler dikkate alındığında) bu kadar süre içinde planların revizyonunun gerçekleştirilmesi olanaksız olduğundan, karayoluna cepheli yerleşmelerde belediyelerin imar planı onama yetkilerinin Karayolları Genel Müdürlüğü‘nün eline geçmesi sağlanmaktadır.
Yapılan talihsiz düzenleme, "Deli Dumrul Yasası" olarak tarihteki özel yerini alacaktır.
Tasarının 19‘ncu maddesinin 6‘ncı fıkrasıyla; kentlerde yaşayanların ihtiyacı olan yol, otopark, yeşil alan ve eğitim tesisleri gibi sosyal ve teknik altyapı tesislerinin gerçekleştirilmesi için İmar Kanunu‘nun 18‘nci maddesi uyarınca vatandaşlardan bedelsiz alınan % 40‘lık "düzenleme ortaklık payı" içine, özelleştirilerek ücretli hale getirilebilecek olan karayolu da katılmaktadır.
Bu haliyle düzenleme, bir yandan planların uygulanmasını zorlaştırır ve belediyeleri altından kalkamayacakları bir kamulaştırma yükünün altına sokarken, diğer yandan vatandaşları bedelsiz terk ettikleri yollardan "bedel ödeyerek" geçmek zorunda bırakacak ve "Deli Dumrul Yasası" olarak tarihteki yerini alacaktır.
Korunması gereken doğal değerlerimiz, özelleştirilecek karayolları için feda edilmektedir.
Tasarının 28‘nci maddesiyle, orman ve mera alanlarının yanı sıra "milli parklar" gibi her koşulda korunması gereken alanlar, özelleştirilecek karayollarının işletmesini alacak firmaların insafına terk edilmekte, korunacak alanlarda yol yapımı ve bakımı amacıyla açılacak malzeme ocaklarına feda edilmektedir.
Özel şirketlere ceza kesme ve kestikleri cezayı vatandaştan tahsil etme yetkisi getirilmekte, cezalar da özelleştirilmektedir.
Tasarının 30‘ncu maddesinde yapılan düzenlemeyle, özelleştirilen karayollarından "ücret ödemeden" geçenlerin cezalandırılması ve cezanın tahsilâtına ilişkin yetki, kesilen cezanın % 40‘ı karşılığında özel şirketlere devredilmekte, önemli kamusal kaynaklardan biri olan cezalar da özel firmalara devredilmektedir.
Unutulmamalıdır, yaz gününde sel suyunda boğulmak kader değil, yapılan yanlışların doğal sonucudur. Bu nedenledir ki, TMMOB Şehir Plancıları Odası olarak, hükümetimizi izlemekte olduğu planlama karşıtı çizgiden bir an önce uzaklaşmaya, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından düzenlenen ve bir yıl boyunca, onlarca uzmanın katılımıyla gerçekleşen "Kentleşme Şurası" kararlarına uygun davranmaya davet ediyoruz”