“Bizim Gençler”in konuğu Aykut Ateş Kdz. Ereğli’yi gereken şekilde tanıtamadığımıza dikkat çekti.

 

*İnsan yaşı ilerledikçe elindeki imkânlar doğrultusunda hayallerini küçültebiliyor ya da hayal kurmayı bile unutabiliyor. Ben hayallerim doğrultusunda yaşantımı değiştirerek mutlu olmaya çabalayanlardanım. Belki de bu yüzden Albert Einstein’ın “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir” sözü asılı ofis duvarımda…

 

*Yaşanan krizden sonra Erdemir’in de yaptığı düzenlemelerle, geçmişteki burada var olan yaşam şartları ve ekonomik kalkınma yok olmuş durumda. Sadece çalışanların değil, paralarını harcadıkları dükkânların ve onların iş yaptıkları diğer insanların da alım güçleri azalmış ve düzenleri bozulmuş durumda. İşçilerin ağırlıklı olduğu bir yer olmasından dolayı diğer yönlerde de üretimin az olduğu bir yer Ereğli. Kimsenin bu günler için bir B planına gereksinimi olmamış, “bir gün Erdemir’e bir şey olsa ya da olduğu yerden kaldırsalar, ben de böyle yaparım” durumunu kimse aklının bir kenarında düşünmemiş.

 

*Sınavlara girip üniversite mezunu başarılı gençler olabilirler ancak bunlardan öte, önce kendileri, sonra çevreleri için doğru bir birey olmak için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor. Goodman’ın dediği gibi “Eğer problemin çözümünün bir parçası olamıyorsanız, o halde problemin bir parçasısınız “. Sorunların farkına varsınlar ve çözümün parçası olmak için çaba sarf etsinler.

 

 

AYKUT ATEŞ KİMDİR?

 

1980 Ereğli doğumluyum. İlkokulu Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda, orta ve lise eğitimimi Kdz. Ereğli Anadolu Lisesi´nde tamamladıktan sonra 1998’de Uludağ Üniversite Matematik Bölümünü kazanarak Bursa’da yaşamaya başladım. Bir yandan üniversitede eğitimimi sürdürürken bir yandan da bilişim sektöründe faaliyet gösteren farklı şirketlerde, farklı unvanlarda çalıştım. Geçtiğimiz sene Ereğli’ye gelerek Aykut ATES Creative Studio adındaki şirketimi açtım. Firmalara kurumsal çalışmalarında ve internetteki projelerinde danışmanlık hizmeti veriyorum.

 

 

Bölgemizdeki gençleri tanıtmayı amaçlayan “Bizim Gençler” yazı dizimizin bu bölümünde bir tasarımcının görüşlerini sizlere aktaracağız.

Bu genç  arkadaşımız da, siyasetteki yaşlılığa dikkat çekerken “Türkiye’de milletvekili olma yaşı 25 olmasına rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisindeki yaş ortalaması 54 civarında…” dedi.

Doğru da dedi çünkü.

Değişen ve gelişen dünyada, ülkemizdeki genç nüfusun oranı; bizlere Avrupa Birliği’nin kapılarını açıp açmama konusunda bitmeyen bir değerlendirme (!) sendromu yaşayan Avrupa ülkelerini de endişelendiriyor.

Türkiye genç bir nüfusa sahip ama, gerek genelde ve gerekse de yerelde siyaseti yaşlılar yapıyor ve oturdukları koltukları da bırakmamak için her türlü antidemokratik uygulamayı da ne gariptir demokrasi adına yapıyor.

Biz; “Bizim Gençler”i konuşturmaya devam edeceğiz.

Geleceğize yön verecek gençlerimizin de sesi olmayı sürdüreceğiz.

Bugünkü bölümümüzde Aykut Ateş isimli gencimizi sizlere tanıtıyoruz. Aykut Ateş’e bizim sorularımız ve aldığımız yanıtlar da şöyle:

 

*HAYALLERİNİZ İLE BUGÜN ARASINDA NE FARKLAR VAR.

İnsanların inandıkları hayalleri gerçekleştirebildikleri sürece çok daha mutlu olacakları fikrini benimsemiş durumdayım ben.. Yaşam her ne kadar çok uzunmuş gibi görünse de içinde bulunduğumuz süre, gerçekten göz açıp kapayana kadar kısa. Bu nedenle her anı elimizden geldiğince dolu dolu geçirmemiz gerekiyor. Bu sürede karşılaştığımız olumsuzlukların aksine hayallerimiz doğrultusunda kısa ve uzun vadeli hedeflerle kendimizi motive etmemiz her zaman en doğrusu bekli de.. İnsan yaşı ilerledikçe elindeki imkânlar doğrultusunda hayallerini küçültebiliyor ya da hayal kurmayı bile unutabiliyor. Ben hayallerim doğrultusunda yaşantımı değiştirerek mutlu olmaya çabalayanlardanım. Belki de bu yüzden Albert Einstein’ın “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir” sözü asılı ofis duvarımda… Herkesin yapabileceği bir şey değil belki de ama matematik bölümünü bitirsem de, hayallerimde bu olmadığı ve yaratıcılık yönümün de etkisiyle 10 yıldır tasarımcı olarak 300den fazla internet sitesi tasarladım.

 

*HOBİLERİNİZ VE FOBİLERİNİZ NELERDİR?

Televizyon karşısında vakit geçirmeyi pek seven biri değilim. Genellikle yabancı dizileri (Lost, Fringe, House Md.vb.) takip ediyorum. Fotoğrafçılıkla ilgileniyorum. Fırsat buldukça karakalem resim yapıyorum. Keşfedilmemiş yerleri gezmeyi ve özgürce seyahat etmeyi seviyorum.

 

*KARADENİZ EREĞLİ’Yİ GÖZLEMLEDİĞİNİZDE; SOSYAL, EKONOMİK VE KÜLTÜREL AÇIDAN NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

10 yıldan fazla süredir Ereğli’den uzaktım. Senede birkaç kez gelsem de elimden geldiğince yaşananları ve gelişmeleri takip etme imkânı buldum. Geçen seneden itibaren her şeyi daha net bir biçimde gördüm ve bu süreçte görüştüğüm kişilerden yaşadıklarını öğrenme imkânım da oldu. Ekonomik açıdan Erdemir’in etkisinde bir yer Ereğli. Yaşanan krizden sonra Erdemir’in de yaptığı düzenlemelerle, geçmişteki burada var olan yaşam şartları ve ekonomik kalkınma yok olmuş durumda. Sadece çalışanların değil, paralarını harcadıkları dükkânların ve onların iş yaptıkları diğer insanların da alım güçleri azalmış ve düzenleri bozulmuş durumda. İşçilerin ağırlıklı olduğu bir yer olmasından dolayı diğer yönlerde de üretimin az olduğu bir yer Ereğli. Kimsenin bu günler için bir B planına gereksinimi olmamış, “bir gün Erdemir’e bir şey olsa ya da olduğu yerden kaldırsalar, ben de böyle yaparım” durumunu kimse aklının bir kenarında düşünmemiş. Elbette bölgedeki tersaneler de üretimde pay sahibi ancak onlar da şu anki krizden muzdarip durumdalar. Bu nedenle günümüz şartlarında da bu şekilde etkilenmiş durumda herkes. Bu anlattıklarım Ereğli’yi elbette ki kültürel açıdan da etkiliyor ancak bu konuda sahip olduğu imkânların yetersiz olması daha büyük bir etken belki de. Mevcut tiyatro salonlarından biri çoğu zaman dışarıdan etkinliklere kapalı, diğeri de yıllardan beri sahip olduğu şartları koruduğu için oldukça yetersiz durumda. Bu nedenle gelen oyunları ailenizle izlemeniz için yaşam şartlarınızın normalin üzerinde olması gerekiyor. Bazı sanat kollarında, halk müziği ve sanat müziği konserlerinin, bireysel tiyatroların etkinliklerinin olması çok güzel ama onların masraflarının karşılanabilmesi için mutlaka daha büyük salonlara, etkinlik alanlarına sahip olması lazım Ereğli’nin. Düşünsenize ay içerisinde iki etkinlikten fazla etkinliğin gerçekleşmesi sürpriz olabiliyor çoğu zaman. Ben de bir sosyal sorumluluk projesi olarak www.ereglideyasam.com internet projesi ile Ereğli’yi her yönüyle tanıtarak, gerçekleşen kültürel ve sanatsal etkinlikleri bu site üzerinden duyurarak; gerek Ereğli’de yaşayanların gerekse Ereğli sevenler için kendime düşen görevi yerine getirmeye çalışıyorum.

 

*GENÇLERİN BU ÜLKEDE VE EREĞLİ DE SÖZ SAHİBİ OLDUĞUNA İNANIYOR MUSUNUZ? İNANMIYORSANIZ, NASIL OLMASINI İSTERSİNİZ?

Elbette Türkiye’nin bazı platformlarında gençlere önemli görevler ve yetkiler verilerek kayda değer çalışmalar gerçekleşiyor. Marka değeri yüksek şirketler bu durumun öneminin farkında olduğu için gençleri bu konuda motive ediyor ve destek veriyor. Coca-Cola’nın Hayata Artı Gençlik Programı bunlardan biri örneğin.. Ama ülke geneli için bu konu ile ilgili konuşmanın hali hazırda yersiz olduğu kanısındayım. Üniversitelerde yüzlerce genç yetişirken onları en donanımlı zamanlarında doğru şekilde kullanabilmek için ülke politikalarımızın düzenlenmesi gerekiyor. Genç nüfustan oluşan bir ülke isek ona göre adımlar, projeler üretmeliyiz. Aynı şekilde Ereğli için de bunları söyleyebiliriz. Elbette ki yerel yönetimlerde yer alan bazı arkadaşlarımız olabilir. Ancak farklı projelerle bu sayıları vizyonu geniş ve eğitimli gençlerle arttırarak daha dinamik ve hızlı şeyler üretmeniz mümkün olabilir.

 

*SİZE GÖRE LİDERLİK NASIL OLMALI. ÖRNEK ALDIĞINIZ LİDER VAR MI?

ATATÜRK geliyor, liderlik dendiğinde ilk aklıma… Bence lider olan kişi, başındaki takımı iyi yönetebilecek, iletişimi kuvvetli, motive etmesini bilen, ileri görüşlü ve kritik zamanlarda önemli kararlar alabilecek karakterde olmalı. Ben de kendi sektörümdeki ya da Türkiye’deki başarılı kişileri takip etmeye çalışıyorum. Hatta fırsat buldukça hayat hikâyelerini de okumaya çalışıyorum.

 

*GENÇLERE YAŞAMDA BAŞARILI OLMALARI YÖNÜNDE NE GİBİ ÖNERİNİZ VAR?

Türkiye’de “genç” olmak gerçekten zor… Daha henüz çocukluğunuzu, gençliğimizi yaşayamadan hayatımızda büyük önem(!) teşkil ettiği söylenen sınavlara hazırlanmak için yoğun bir tempoda çalışıyoruz. Sokakta oynamadan, hayal etmeden, sevdiğimiz şeyleri keşfedemeden, istediğimiz gibi sevemeden büyük adamlar oluyoruz. Elbette ki şartlar böyle olunca ben de öncelikle eğitimlerini mutlaka tamamlamalarını tavsiye ediyorum. Bununla birlikte eğitimlerine devam ederken, ilerideki gerekli olacak ön tecrübe için kendi meslekleri ile ilgili yerlerde staj yaparak yada part time çalışarak kendilerini yetiştirmeleri gerekiyor. Sınavlara girip üniversite mezunu başarılı gençler olabilirler ancak bunlardan öte, önce kendileri, sonra çevreleri için doğru bir birey olmak için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor. Goodman’ın dediği gibi “Eğer problemin çözümünün bir parçası olamıyorsanız, o halde problemin bir parçasısınız “. Sorunların farkına varsınlar ve çözümün parçası olmak için çaba sarf etsinler.

 

 

 

*SİZE GÖRE; BÜYÜKLER GENÇLERİN YETİŞMESİNE VE SORUMLULUK ALMASINA ÖNCÜLÜK YAPIYOR MU?

Kesinlikle! Gençlerin yetişme sürecinde ailede gördükleri eğitiminin, örgün eğitim kadar etkisi olduğuna inanıyorum. Özellikle bireyin sorumluluk almasında en büyük etken ebeveynler. Evde ne görürse, ailesinde kimi örnek alıyorsa, karakteri de o yönde gelişiyor ve ileriki yaşantısında da çoğu zaman onları devam ettiriyor.

 

*YAŞLILARIN SİYASETTEKİ EGEMENLİĞİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Türkiye’de milletvekili olma yaşı 25 olmasına rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisindeki yaş ortalaması 54 civarında… Düşünsenize bunların kaç tanesi yenilikleri takip edebilen, ileri görüşlü olabilecek vizyon ve kapasiteye sahip olabilir? Var olan tüm gerçekliğe rağmen hala, bu özelliklere sahip, kendini yetiştirmiş, vizyon sahibi gençlerin mecliste yer almalarının ülkemizin geleceği açısından önemli başarılara imza atacaklarına inanıyorum ben.

 

*SİYASET İLE İLGİLENİYOR MUSUNUZ? İLGİLENMİYORSANIZ SEBEBİ NEDİR?

Birçoğumuz gibi benim de bir siyasi görüşüm var elbette. Ancak çok fazla ilgilendiğimi söyleyemem. Genelde somut sonuçlar elde edebileceğimiz platformlarda yer almayı tercih ediyorum.

 

*SİZCE SİYASET KAÇ YAŞINA KADAR YAPILMALI? VE SİYASETİN DUR NOKTASI NEDİR?

Bir insan ülkesi için yararlı projeler ve sonuçlar üretebildiği sürece siyasette aktif görev almalı. Bunun yanında gelecek nesilleri de düşünerek zamanı geldiğinde yerini yeni insanlara devredebilmeli. Sanırım o mevkilerin sahip olduğu unvan ve yetkilere sahip olanlar, ellerinden geldiğince oranın tadını çıkarmaya çalışıyor. Çoğu zaman bırakmak yerine yeni geleceklerin önlerini de tıkamak için çaba sarf ediyorlar. 30 yıldan beri ülkenin başında olduğunu ve içinde bulunduğumuz durumu düşünürsek, bu şekilde olmadığı gayet açıkça görünmekte…

 

 

*EN SON OKUDUĞUNUZ KİTABIN ADI NEDİR? YILDA KAÇ KİTAP OKUYORSUNUZ?

En son Elif Şafak’ın “Aşk” kitabını okudum. Bu sıralar da iş adamı M.Emin Karagülle’nin hayatından anıları içeren “70 Cent Uğruna” adındaki kitabı bitirmek üzereyim. Genelde işim gereği bilgisayar başında çok fazla zaman geçirdiğim için açıkçası pek kitap okumaya fırsatım olmuyor. Hoşuma giden bir kitap olduğunda da mutlaka okumaya çalışıyorum

 

 

 

*KARADENİZ EREĞLİ’DE VE ÇEVRENİZDEKİ YEREL YÖNETİMLERDEN BEKLENTİLERİNİZ NEDİR?

Görüyoruz ki yerel yönetimler Ereğli’deki olması gereken bazı şeyleri zaten elinden geldiğince gerçekleştiriyor. Altyapı ve asfalt çalışmaları, köprülerin yenilenmesi, kaldırımların düzenlenmesi ve çevre tanzimi gibi çalışmalar sene içerisinde muntazaman gerçekleşiyor. Dolayısıyla görsel olarak şehrin düzenlenmesi doğrultusunda sahip olduğu dış görünüm ile Ereğli, dışından gelen insanların buraya hayran kalmadan gitmemelerine yol açıyor.

 

Bütün bunlar bir yana Ereğli’nin çağdaş ve kültürel anlamda gelişmiş bir yer olabilmesi için burada yaşayan insanların eğitim ve kültür seviyelerinin, olaylara karşı bakış açılarının geliştirmesi için çalışmalarının arttırılması gerekiyor. Bu da ancak Ereğli’de yaşayan insanlara sunulan kültürel ve sanatsal faaliyetlerin sayısının artmasıyla mümkün olacaktır. Bu tarz etkinliklerin gerçekleştiği alanlar arttığı sürece daha çağdaş, daha açık görüşlü bir toplum olabileceğimizi düşünüyorum.

 

Özellikle gençlerin kişisel gelişiminde önemli pay sağlayan projelerin hayata geçirilmesi gerçekten önemli. Lise çağına gelene kadar, gençlerin vakit geçirebilecekleri, kendilerini yetiştirebilecekleri alanlar eksik Ereğli’de. Örneğin, genç sporcuların yetişebileceği, herkesin kullanabileceği bir spor salonları yok Ereğli’de.. Tiyatro, Bale yada Müzik ile uğraşabilecekleri bir yer yok..  İleriye dönük burada yaşayacak gelecek nesillerin daha iyi yetişmesi konusu ele alınarak, bu denli önemli projelerin gerçekleşmesinin doğru olacağını düşünüyorum.

 

*MESLEK ODASI VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ NEDİR?

Meslek Odası ve Sivil toplum örgütleri doğru yönetildikleri ve çalıştıkları süreçte hem bulundukları şehre hem de üyelerine önemli katkıları olabilecek kuruluşlar. Ama ne yazık ki Türkiye’deki örnekleri bu konuda pek başarılı değil. Çalışmalarım sırasında Ereğli’de 212 tane sivil toplum örgütü olduğunu öğrendim. Eskiye nazaran hantal yada başka amaçlarla kullanılanların azaldığını da öğrendim. Düşünsenize her kurumdan 5 kişi toplanıp bir projede yer alsa ve yıllık aidatlarını bu proje için bağışlasalar neler olabilir?  Ben de Ereğli’de Kdz. Ereğli Anadolu Lisesi Mezunlar Derneği(KEALMED)’nde zaman zaman faal görevler üstleniyorum.

 

 

 

*FESTİVAL DEYİNCE AKLINIZA İLK ÖNCE NE GELİYOR?

Festivaller yaşadığınız yerleri, ülkenizdeki ya da diğer ülkelerdeki insanlara tanıtma sürecinde  büyük rol oynayan etkinlikler.. Özellikle sahip olduğunuz tarihi geçmişi, doğal zenginlikleri ve kentinize özel simgeleri anlatabileceğiniz güzel bir fırsat bekli de.. Bursa’da yaşarken Osmanlı Çileği Festivali nedeniyle Ereğli’nin ismini daha hoş ansak da, şimdilerde Sevgi Barış Dostluk Festivali” onun yerini aldı. İsim değişikliği ve sahip olduğu anlam nedeniyle, daha geniş bir kitleye hitap etmek amacı güdüldüğünden daha çok çalışmamız gerektiğini ve bunun gibi önemli etkinliklere ev sahipliği yapmamızın doğru olduğu kanısındayım. Ne yazık ki hala Ereğli’yi tam anlamıyla tanıtamıyoruz ve sansasyonel haberler ile duyuruldukça daha da komik duruma düştüğümüzü düşünüyorum.

 

*MUTLULUĞU TARİF EDER MİSİNİZ?

Gülümseyen ve ışıl ışıl bakan gözler…

 

*SİZE GÖRE AŞK VAR MI? VAR İSE NASIL BİRŞEY?

“Aşk; herhangi bir akşam, güzel bir tiyatro oyunu için elinizdeki fazla biletini karşındakine hediye etmek ve aylar sonra onunla tekrar karşılaşıp birbirinizi sevdiğini söylemektir..”  

 

*SAYDAMLIK VE KATILIMCILIKTAN ANLADIĞINIZ NEDİR?

Saydamlık dendiğinde aklıma şeffaflık, her şeyin göz önünde ve alenen ortada olması geliyor. Katılımcılık denince ise bireylerin söz sahibi olduğu ortamlarda özgürce yer almaları, kendilerini ifade etmeleri geliyor. Sözü geçen iki konu da özellikle Türkiye’deki işleyişteki en büyük eksikliklerden ikisi belki de...

 

*ELİNİZDE BİR FIRÇA OLSA VE EREĞLİ’NİN YÜZ YIL SONRASININ TABLOSUNU YAPABİLME HAK VE YETKİSİNE SAHİP OLSANIZ. NASIL BİR TABLO YAPARSINIZ?

Denizine girebildiğimiz, ormanlarında daha çok vakit geçirebildiğimiz, çevre ve doğanın olabildiğince korunabildiği yaşam alanlarının var olduğu, daha modern daha çağdaş bir kentten ziyade; daha eğitimli insanların var olduğu, kültür ve sanatla, sporla uğraşabilecekleri ortamlarının bulunduğu, insanların nesiller boyu huzur içinde yaşamlarını sürdürebildiği bir Ereğli’yi yansıtan bir tablo yapmak isterdim.