Türkiye Kamu-Sen İl Temsilciliği'nce, Türkiye Kamu-Sen'e bağlı sendikaların yönetim kurulu üyelerine bir kahvaltı verildi. Yeni Öğretmenevi'nde verilen kahvaltıya; Türk Büro-Sen Şube Başkanı Kadir Bacıoğlu, Türk Enerji-Sen Şube Başkanı Selami Yoğurtçu, Diyanet-Sen Şube Başkanı Halil Korkmaz, Türk Eğitim-Sen Şube Yönetim Kurulu üyeleri ve İlçe temsilcileri katıldı.
Kahvaltı sonrası bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Zonguldak Şube Başkanı Salih Alemdar, yeni anayasadaki düzenlemelerde memura verilen toplu sözleşme hakkının ILO normlarına uygun olmadığını belirtti.
Alemdar, konuşmasında şunları söyledi;
"MEMURLARIN MÜCADELESİ
TAMAMIYLA YOK OLUYOR"
"Ülkenin daha fazla demokratikleşmesi, basta sendikalar olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarının etkinliğinin artırılması ve karar alma sürecine dâhil edilmesi, çağımız yönetişim anlayışının bir gereği olarak karşımıza çıkıyor. Son yıllarda siyasi iradenin eli güçlü olmasına rağmen örgütlenme özgürlüğünün önünü açacak düzenlemeler konusunda isteksiz, tutarsız ve olumsuz tavrı arzu edilen gelişmenin sağlanmamasına neden olmaktadır. Türkiye Kamu-Sen'in kuruluşundan günümüze kadar 12 hükümet ve 15 farklı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı görev almasına rağmen ülkemizde hala daha İLO normlarında bir 'Memur Sendikaları Yasası' çalışma hayatına geçirilmemiştir. 12 Eylül 2010 tarihindeki referandum sonucu kabul edilen anayasa değişikliği maddeleri içerisinde memura verilen sözde toplu sözleşme hakkı; içerisinde grev hakkı olmayışı ve uyuşmazlık tespitinde yargıya taşınmayışı ILO normlarına uygun olmadığının tespitidir. Yıllardır tartışma konusu olan 4688 yasadaki 'toplu görüşme'den vazgeçilirken; getirilen yeni düzenleme ile memurların bu alandaki mücadele zemini tamamıyla yok oluyor ve bu konuda yeniden tartışma süreci başlıyor."
"SENDİKALAR SESLERİNİ
KISITLI DUYURABİLİYOR"
"Bir ülkede sendikalar tabana dayalı, demokratik ve ne kadar güçlü olursalar, o ülkede sosyal adaletsizlikler o ölçüde azalır, çalışanlar arasındaki huzur ve barış ortamı o ölçüde artar, istikrar o ölçüde ivme kazanır. Sendikal çalışmaları her fırsatta baltalamak isteyen iktidarlar; kimi zaman baskı, kimi zaman sürgün, kimi zaman tehdit ve kıyımlarla memurlara balans ayarı yapmaktadır. Siyasi iktidarların memurlara yaptığı balans ayarı tutmazsa; iktidarların başvurduğu ikinci yol yönetmelik, genelge ve yasa değişiklikleridir. İktidarların balans ayarı, yönetmelik, genelge ve yasa değişikleri hamlesine sendikaların verdiği hukuksal mücadelesi anında karşılık görüyor ve sendikalar, sendikacılar anında abluka altına alınıyor. Yıllardır kamu görevlilerine getirilen sendikal kısıtlamalar grev yasağı ILO sözleşmelerine taban tabana zıttır. 4688 sayılı yasaya göre siyasi irade tarafından göz markajına alınır hale gelen sendikalar, seslerini kısıtlı bir alanda duyurabilmekte, dolayısıyla memurlar haklarına tam anlamıyla sahip çıkamamaktadır."
"HÜKÜMETLER ÇALIŞANLARIN
HAKLARINA İPOTEK KOYUYOR"
"Sendikal haklarda grev ve toplu sözleşme haklarının olmaması sendikaların elini kolunu bağlamakta, sendikal birlikleri aşındırmaktadır. Hareket alanının kısıtlanması sebebiyle çalışma hakkı, ücret hakkı, sosyal güvenlik hakkı gibi hakları yeterince arayamayan sendikalar, bugün hak ihlaliyle karşı karşıyadırlar. Hükümetler yıllardır ne hikmetse çalışanların haklarına ipotek koymakta, çalışanlarla toplu sözleşme pazarlığına oturmaktan çekinmektedir. Her defasında sendikal ve demokratik haklar adına lâfebeliği yapanlar, süslü söylemlerde bulunanlar, demokrasi bekçisi kesilenler çalışanlar ve memurlar haklarını arayınca ortalıktan kayıp olur giderler. Biz biliyoruz ki; Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, iş barışının sağlanması, çalışanların taleplerinin karşılanması, toplumda huzur ve güven ortamının oluşması, toplumsal mutabakatın gerçekleştirilmesi ILO normlarında bir yasaya bağlıdır. Siyaset nasıl direnirse dirensin, nasıl ayak sürerse sürsün Türkiye Kamu-Sen bundan sonra da ILO normlarında bir sendika yasasından asla vazgeçmeden mücadelesine yılmadan, korkmadan devam edecek."