'25 Kasım "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü' nedeniyle AK Parti İl Yönetimi'nde bir mesaj yayınlandı. 

AK Parti İl Yönetimi adına Görkebay Aras mesajda şunları söyledi;

"Demokrasi kelimesinin kaynağı ve demokrasi düşüncesinin çıktığı yer olarak bilinen batı uygarlıkları, antik yunan ve roma gibi uygarlıklarda; kadınlar acınası durumda idiler, kölelerle aynı statüde tutulur, alınıp, satılır, her türlü aşağılanmaya maruz kalırlardı, tıpkı İslamiyet Öncesi Cahiliye Dönemi Arap Yarımadasında olduğu gibi. Fransız Filozofu Proudhonun: Kadın başka mahluktur, çünkü o, noksandır. Hem tabîatıîcâbı, hem adâlet icabı o, erkeğin üçte birine bile denk değildir, sözleri de tarihi süreçte Batının kadına verdiği değerin somut birer örnekleridir. Oysa Türkler tarih sahnesine çıktıkları andan itibaren kadını gerçek şeref ve hürmetine kavuşturmuş İslamiyetle fersah fersah yol almasına neden olmuşlardır. Peygamber efendimiz kadına verdiği ve verilmesi gereken değeri şu hadis-i şeriflerle bizlere iletmiştir. Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh'tan korkunuz zira siz onları Allâh'ın bir emâneti olarak aldınız, onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları Dövmeyin, fenâ söz söylemeyin" Gazi Mustafa Kemal ise atalarından aldığı feyzle Kadına verilen değer noktasında  pek çok ilke imza atmış  şanlı tarihimize rağmen kadına karşı şiddet tüm Dünya'da var olduğu gibi bizim ülkemizde de yaşanmaktadır.Ancak gerek Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, gerek kurmayları ve gerekse bizler-Türkiye'nin dört bir tarafındaki teşkilat mensupları- bu şiddete sessiz kalamıyor ve bunun önlenmesi için ,gerçekleşmişse sonrasındaki rehabilite aşaması için gerekli yasal tüm alt yapıyı hazırlayarak bu yaranın artık kapanması için var gücümüzle çalışıyoruz. Başbakanımızın Zulme rıza zulümdür cümlesi kadına karşı şiddete sessiz kalmanın vehametini göstermesi açısından önemlidir.
Cumhuriyet tarihinde  kadına karşı şiddeti önleme noktasında atılan tüm adımlar Ak Parti İktidarında atılmıştır. Bu konuda tevazu gösteremeyiz, mütevazi olamayız kimse kusura bakmasın. Bizler parti olarak Miting-demeç-yürüyüş partisi değil İcraat Partisi olduğumuzu defaatle gösterdik ve ispatladık. Başbakanımız, bakanlarımız, vekillerimiz ve bizler teşkilat mensupları yarayı kaşımaya değil tamamen iyileştirmeye yönelik devrim niteliğinde adımlar attık. Şiddete uğrayan kadınlarımıza hizmet vermek üzere, Alo 183 hattını kurduk. Nüfusu 50.000'i geçen belediyelere Kadın Sığınma Evi açma zorunluluğu getirdik.  İstanbul'da imzalan sözleşme, ''Kadına yönelik şiddet'', ''aile içi şiddet'', ''Kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet'', ''kadın'' kavramlarını tanımlıyor. Sözleşme, taraflara, zorla gerçekleştirilen evlilikler, psikolojik şiddet, taciz, fiziksel şiddet, tecavüz dahil olmak üzere cinsel şiddet, zorla kürtaj ve kısırlaştırma, kadın sünneti, sözde namus adına işlenen suçların cezalandırılmasına yönelik gerekli hukuki ve diğer önlemleri alması konusunda yükümlülük getiriyor. Sözleşme, uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyor.
8 Mart 2012 tarihinde, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanununu çıkardık. Yeterli mi? Elbette değil.  Ancak sadece demeç vermekle, gerçekliği muallakta olan istatiksel rakamlar verip popülizm yaparak bir yere varılmayacağının bilincinde olan bizler bu tür büyük reformlara devam edeceğiz, Türkiyemizin kıymetlisi kadınlarımız bunları hak ediyor. Sadece özel günlerde medyanın karşısına geçip şiddeti kınıyoruz demekle yetinmiyor o şiddetin yaşanmaması için ne gerekiyorsa taşın altına elimizi koyarak gerçekleştiriyoruz."