Eğitim Sen Alaplı Şube Temsilcisi Mehmet Salcı,  2009 2010 eğitim öğretim yılının I. Döneminin sorunlarla bittiğine dikkat çekti.
Salcı tarafından yapılan basın açıklamasında eğitimdeki sıkıntılara dikkat çekildi. Eğitimin temel sorunlarının çözülmesi, eğitimin niteliğinin artması, eğitim emekçilerinin yaşam düzeyinin yükseltilmesi noktasında olumlu adımların atılmadığını vurgulayan Mehmet Salcı, bugüne kadar eğitim emekçilerinin, öğrencilerin ve velilerin talepleri duymazlıktan gelindiğini belirtti.  Maddi sorunlardan kendini soyutlayamayan öğretmen sınıfta da verimli olamaz diyen Eğitim Sen Alaplı temsilcisi Mehmet Salcı yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Alaplı'da ve ülkemizde büyük sorunlarla başlayan 2009-2010 Eğitim Öğretim yılının I.dönemi yarın sona ermektedir. Eğitim ve öğretime gönülden bağlı eğitim emekçileri değerli öğretmenlerimiz tüm olumsuzluklara rağmen kendilerine emanet edilen yavrulara çağdaş eğitim ve öğretim vermenin mücadelesini yapmışlardır. II. dönemde de aynı mücadeleye bıkmadan, usanmadan devam edeceklerinden şüphemiz yoktur. Öğretmenlerimizin sınıfta başarılı bir mücadele verebilmesi için kafasının sadece eğitime odaklanması gerekir. Maddi sorunlardan kendini soyutlayamayan öğretmen sınıfta da verimli olamaz diye düşünüyoruz. Son bir yıldır yoğun bir şekilde yaşanan kriz süreci, toplumun tüm kesimlerini olduğu gibi eğitimde bilim emekçilerini de derinden etkilemiştir. Bugün kredi ve kredi kartı borcu bulunmayan eğitim emekçisi bulmak neredeyse imkânsızdır. Son bir yıl içinde, çok sayıda okula öğretmenlerin kredi borçları yüzünden icra tebligatlarının yapıldığı bilinmektedir. Öğretmenler borç batağından kurtulmaya çalışırken, hizmetli, memur ve diğer eğitim emekçilerinin durumu ise daha vahimdir. Bugün eğitim emekçilerinin önemli bir bölümü bırakalım "insanca yasamayı" ay sonunu getirebilmek için ek is yapmak zorunda bırakılmıştır. Yukarıdaki tabloda AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne eğitim emekçilerinin aldığı ortalama maaşlar ve dört kişilik bir ailenin gıda kira, ulaşım, yakacak, elektrik, su, haberleşme, giyim, eğitim, sağlık, iletişim, kültür gibi temel ihtiyaçlarını karşılaması için yapması gereken ortalama harcama miktarları gösterilmektedir. Tablodan da görüldüğü gibi eğitim emekçilerinin aldığı maaşlar, sadece 2002 yılında dört kişilik bir ailenin yapması gereken harcamaların yarısını karşılayabilecek düzeyde olmuştur. 2002 yılında bir eğitim emekçisi aldığı maaş ile aylık giderlerinin %52'sini karşılayabiliyorken, 2002 yılının Kasım ayında iktidara gelen AKP iktidarının ilk yılından bugüne tüm halkımız gibi eğitim emekçileri de "gün yüzü" görmemiştir. Bir eğitim emekçisi 2009 yılında toplam harcamalarının ancak % 46'sini karşılayabilmektedir. Sadece son on yıldaki öğretmen maaşlarını ve o yıllara ait yoksulluk sınırını karsılaştırdığımızda son on yılın 7 yılında maaşların yoksulluk sınırının yarısının da altında kaldığı görülmektedir. Bugün ortalama öğretmen maaşı 1.200 TL, 4 kişilik bir ailenin zorunlu giderleri ise 2.590 TL'dir. Bir eğitim emekçisinin ortalama maaşı, yoksulluk sınırının yarısına bile ulaşmamış olması ülkemizde eğitime ve eğitim emekçilerine ne kadar değer verildiğini açıkça göstermektedir. Eğitim emekçilerinin aylık satın alma gücü her geçen gün azalmakta, yoksullaşma süreci giderek hızlanmaktadır. Yüz binlerce eğitim emekçisini yoksulluğun ve açlığın kıskacına alan, mesleğine karsı küstüren mevcut ayrımcı uygulamalara karsı, bilimsel, demokratik, nitelikli bir eğitim yaratmak için, tüm eğitim emekçilerini ekonomik ve sosyal açıdan doyuran bir alternatif yaratılmadığı sürece, eğitimde yaşanan sorunların artarak devam edeceği unutulmamalıdır. Çözüm açıktır; eğitim ve bilim emekçilerine insanca yasayabilecekleri, kendilerini yenileyerek daha nitelikli hizmet verebilecekleri çalışma ve yasama koşulları yaratılmalı, bunun için de basta maaşlar olmak üzere mesleki ve özlük hakları açısından insan onuruna yaraşır bir düzeye yükseltilmelidir. Değerli Veliler, sizler de okula giden çocuklarınızın başarısı için onlar kadar heyecanlı bir çalışma sergilediniz. Çocuklarınızın bugün sizlere getireceği karneler başarınızı yansıtacaktır. Çocuklarınızın başarısını ya da başarısızlığını başkalarıyla değil kendileriyle kıyaslayınız. Zira her çocuğun kendine özgü bir algılama süreci vardır. Sevgili Öğrenciler, biliyoruz, sizler de çok çalıştınız, çok yorucu bir maratondan sonra tatili hak ettiniz. Karnelerinizdeki kırık notlarınız varsa bunlar sizi üzmemeli, aksine başarı için kamçılamalıdır. Azimli çalışmalarınızla II. dönemde daha iyi bir karne alacağınızı unutmamalısınız.16 günlük tatilde bol bol dinleniniz. Ülkemizin en önemli sorunu olan eğitime gönül veren tüm emekçilere, sevgili Öğrencilere, değerli velilerimize başarı, mutluluk ve sağlık dolu aydınlık yarınlar dileriz. Hepinize iyi tatiller."