* MEB'in 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında 6 ve 7. sınıflarda kademeli olarak Seviye Belirleme Sınavı'nı kaldıracak olmasını Eğitim-İş Sendikası Kdz.Ereğli Temsilciliği değerlendirdi.

* Dershane sayısının liselerin sayısını geçtiği bir ülkede kaliteli ve eşit bir eğitimden söz etmenin imkanı kalmadığını belirten Eğitim-İş Sendikası Kdz.Ereğli Temsilcisi Cengiz Başaran, ekonomik gücü olanın eğitimi satın aldığını ve bunun da bakanlık eliyle desteklendiğini vurgulayarak, "Eğitim sistemimiz kendini yok etmek üzeredir" dedi.

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Kdz.Ereğli Temsilcisi Cengiz Başaran, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun düzenlediği basın toplantısı ile 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında Seviye Belirleme Sınavı'nın 6 ve 7. sınıflarda kademeli olarak kaldırılması ile ilgili atılan adımları değerlendirdi.
Eğitim sistemine getirdiği her yeniliği olumlu bir gelişme gibi sunulduğunu belirten Başaran, Milli Eğitim Bakanlığının üç yıl içinde başarısızlığa uğrayan büyük projesi Seviye Belirleme Sınavı'nı feshetmesini "başladığı noktaya geri dönmüştür" sözleri ile değerlendirdi. Ortaya çıkan bilançonun ise, sayıları 4 bini geçen dershaneler, velilerin bu dershanelere harcadıkları 16,7 milyar TL ve kafası karışık, geleceğinden endişe duyan yaklaşık 15 milyon öğrenci olduğunu belirten Başaran yaptığı yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi: YOKSUN BIRAKMIYOR MU?
"Eğitim hakkını satın alınabilir ya da alınamaz bir metaya dönüştüren bakanlık, ilköğretime kadar indirgenmiş dershane ve özel ders odaklı eğitim sisteminde hasarlar yaratıyor oluşunu, 'sistemi değerlendirme ve değerlendirme sonuçlarına göre hareket etmek' olarak açıklarken, hesaba katmadığı bir şeyle yüzleşmekten kaçınmıyor mu? Sistemi ölçeyim derken, velinin cebini, öğrencinin emeğini göz ardı eden bu anlayış, çocuğu daha yolun başındayken, önüne koyduğu sosyal ve ekonomik dezavantajlarla kendi geleceğini belirleme hakkından yoksun bırakmıyor mu?
OLUMLU YANLARI NELER?
Teknolojik ve enformatik altyapıyı ölçmeden, öğretmenlerin yeterliliklerini ve niceliklerini değerlendirmeden, bölge ve okul bazında fırsat eşitliğini gözetmeden yaratılan SBS sisteminin Sayın Çubukçu'nun sözünü ettiği olumlu yanları nelerdir, bunları son derece merak ediyoruz. Gelinen noktada SBS sınavının kaldırılmasını gönül rahatlığıyla olumlu bir gelişme olarak değerlendirmeyi çok isterdik, ancak Sayın Çubukçu'nun sistemin başarısızlığını 'hızla değişen dünyadaki dinamik sistemlerin doğasına ve sözüm ona sorgulayan yönetim anlayışlarına indirgemesi, bu durumu tam bir fiyasko ve yenilgi olarak ortaya koymaktadır. Bu savunma biçiminin karakterlerini biz 'soyan yönetim anlayışı, vur-kaç taktiği ile deneme tahtasına döndürülen eğitim sistemi ve ayaküstü karar mekanizmaları' olarak tercüme ediyoruz.Ortaöğretime giden yolda sınav sayısını 3'ten bire düşüren aynı anlayış, liseleri birbirine dönüştürmekle, yüksek öğretime giden yolda sınav sayısını artırma yoluna gitmekle kendi içinde çelişkili kararlar almakta; emek, ilgi ve zaman kaybına sebep olmaktadır.
BİR BÜTÜN İÇERİSİNDE
DEĞERLENDİRİLMELİ
Eğitim-İş olarak bakanlığı eğitim sistemini, alınan bir kararın sistemin diğer aşamalarını da ne yönde etkileyeceğini göz önünde bulundurarak bir bütün içerisinde değerlendirmeye çağırıyoruz. SBS ya da ismi her ne olursa olsun, öğrencinin eğitim yaşamını ve geleceğini çok aşamalı olarak okul dışı kaynaklara ve alanlara bölmek zorunda bırakacak sınavlar ve uygulamalar, sadece ekonomik kaynakları ve yetişmekte olan neslin enerjisini tüketmektedir. Sınava odaklı, sosyal ve etik eğitim politikalarını dışlayan, öğrenciyi okuldan uzaklaştırıp, velinin kazancını dershaneye peşkeş çeken anlayış terk edilmeli; eğitim emekçisinin ve öğrencinin emeğinin karşılığı teslim edilmelidir"