TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Zonguldak İl Temsilcisi Tuğrul Dereli, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, gıdaya dair insanların aklına gelen en çarpıcı konunun açlık olduğunu ifade etti.
Halkın gıdaya ulaşabilirliğinin korunarak artırılması gerektiğine dikkati çeken Dereli, şunları söyledi;
 Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı(FAO) tahminlerine göre dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 13'ü kronik açlıkla mücadele ediyor. Yaklaşık 1 milyar aç insan var yeryüzünde. Son dönemde Somali'de yaşananlar sorunun alabileceği boyutlar aşçısından son derece çarpıcı. Açlık en çok çocukları, belli coğrafyalardaki çocukları vuruyor. Aç çocukların yüzde 70'i Asya bölgesinde, yüzde 26'sı Afrika kıtasında. Oysa biliyoruz ki; son 60 yılda 4 milyar dolayında artan dünya nüfusu, çevre sorunları ve iklim değişikliği gibi birçok olumsuz etmene rağmen hala dünyada üretilen gıda bu nüfusu besleyebilecek durumda. Dünyadaki tarımsal üretim 30 yıl öncesine göre kişi başına yüzde 17 daha fazla enerji üretiyor, Peki o zaman sorun nerede? Ne yapmalıyız ki, açlığı engelleyelim? Açlığa karşı kalıcı çözümün yardımlarda ya da hibelerde olmadığı açıktır. Açlığın temel nedeni; uygulanan ekonomik ve politik sistemlerin sonucu olarak ortaya çıkan yoksulluk ve adaletsiz dağıtımdır. Gıda insan hayatı için vazgeçilmez bir ihtiyaç ve gıdaya ulaşım bir insanlık hakkı olmasına rağmen, gıda serbest piyasa koşullarında ticarete konu olan bir metadır. Üstelik gittikçe artan fiyatlara satılan bir meta... FAO verilerine göre; 2005-2008 yılları arasında dünya temel gıda fiyatları son 30 yıllık süre zarfındaki en yüksek seviyelerine fırladı. Bununla birlikte,  fiyatlar 2008 Haziranında zirveye çıktıktan sonra aniden – altı aylık bir süre zarfında yüzde 33 düşüş göstererek- dibe vurdu. Fiyatlardaki bu ani düşüş ve dibe vuruş çok uzun sürmedi. 2010 yılında tahıl fiyatları hızla fırladı ve yüzde 50 oranında bir artış kaydetti. 2011 yılının ilk aylarında hızlı tırmanışını sürdürdü. İktisatçılar, gıda fiyatlarındaki ani iniş çıkışların büyük bir ihtimalle kalıcı olacağı düşüncesindeler. Gıda fiyatlarındaki ani yükselişler, özellikle kalkınmakta, gelişmekte olan ülkelerdeki gıda güvenliğine çok büyük ve ciddi bir tehdit oluşturmakta, en büyük zararı ise fakir ve korunmasız durumda olanlar görüyor.
TARIM SEKTÖRLERİNE DAHA ÇOK
YATIRIM YAPILMASI GEREKİYOR
Dünya Bankası verilerine göre, 2010-2011 yıllarında gıda fiyatlarında kaydedilen artışlar neredeyse 70 milyon kişiyi yokluğa, fakirliğe ve açlığa mahkûm ettiğini göstermektedir. Hızlı büyüyen ekonomilerde talep tırmandığı, dünyada nüfus arttığı, biyo-yakıt üretimi özendirildiği, tarımsal alanların başka amaçlar için kullanıldığı, iklim değişikliği etkileri arttığı sürece dünya gıda fiyatları da artacaktır. Gıdadaki fiyat artışları, BM'nin milenyum Kalkınma Hedefleri arasında yer alan "açların sayısını 2015 yılına kadar yarı yarıya azaltma" sözünün tutulmasının imkansızlığını bir kez daha ortaya koyuyor. Gerçekte, yoksul ülkelerin krizleri kendi başlarına aşabilmeleri için tarım sektörlerine daha fazla yatırım yapılması ve tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması gerekmektedir. Fiyat dalgalanmaları ve artışları yüzünden çiftçilerin gelirinde meydana gelen istikrarsızlık, çiftçilerin gıda üretim kararlarını ve tüketicileri olumsuz etkiliyor. Etkilemeye devam edecektir. Bu olumsuzluk ise çocukların, anne karnından itibaren hayatlarının ilk aylarında temel gıda maddelerini almalarını engelleyecek, gelecekte sağlıklı birer birey olma şanslarını ellerinden alacaktır. Tüketiciler için gıda fiyatlarını artıran ya da çiftçilerin eline geçen geliri düşüren kısa dönemli dalgalanmaların bir başka sonucu; üretim araçlarının satılması şeklindedir. Hayatını tarımda idame etmeye çalışan küçük üreticilerin çoğu üretim araçlarının el değiştirmesi ve gelir yoksunluğu nedeniyle tarımı terk ediyor. Tarımsal üretimden uzaklaşan üretici, şehirlerde tüketici haline geliyor. Şehirlerde ortaya çıkan yoksulluk ve üretim araçlarının el değiştirmesiyle oluşan bölüşüm adaletsizliği toplumlarda açlığın ortaya çıkışını hızlandırıyor.